~ 09:05 ~ Lucy ~
Gergince dudaklarımı kemirdim. Şu anda, bütün bir okul; kınayan, meraklı bakışlarını üstüme odaklamıştı ve ben gerginlikten kendi kalp atışım dışında hiçbir sesi duymamaya başlamıştım neredeyse.
Takdim edilmemin üzerinden geçen suskun birkaç saniye, şimdiden göreceğim tepkinin aşağı yukarı habercisiydi.
Tam pes edip, sahneden inecekken duyduğum alkış sesleri olduğum yere çiviledi. Alkış sesleri giderek bütün salonu kaplıyordu ama başladığı nokta yüzüme buruk bir tebessüm yerleşmesine neden olmuştu.
Şu anda beni alkışlıyor ve destek oluyor oluşu bana kızmadığını düşündürterek mutlu olmama sebep olurken duyduğum alkış sesleri ilerlemem için gerekli ihtiyacı karşılıyordu.
Gergin bedenimi mikrofonun önünde durdurdum. Genzimi temizleyip dudaklarımı yaladım.
"Herkese merhab-" Mikrofondan gelen bir cızırtı tüm salonu kaplayıp herkesin elleriyle kulaklarını kapamasına neden olunca tedirginliğim çoğaldı.
Aptalcaydı düşüncem en başından beri. Sanki cidden şu geçen üç yılı temizleyebilecekmişim gibi... Salakça bir şekilde salakça hayallerimin peşinden koştum ve varımı yoğumu kurtuluşum olarak belirlediğim bu güne endeksledim. Şimdi elime geçen ne? Heyecandan konuşamayan ve derdini izah edemeyen bir adet ben.
Eğer şimdi bu insanları kaçırırsam bir daha asla eski halime dönemezdim. Polise haklı olduğumu kanıtlamış olabilirdik belki ama halk? Kamuoyu? Önyargılar? Ben çoktan zihinlerinde para avcısı bir cadıydım. Bu nasıl değişecekti ki?
Değişmeyecekti. Bu kürsüye ritüel için bile olsa çıkmam aptallıktı. Asla değişmeyecek kaderime bir maskaralık daha sunmuştum sadece.
Gözlerim yanmaya, vücudum ağlayacağımı belirtircesine ısınmaya başladı. Sahneyi terk etmeliydim. Hem de hemen.
"Lucy?.." Bakışlarım fısıltının geldiği yöne döndüğünde bana en ön koltuklardan tedirgin bakışlar atan Misaki, Milady ve Kahviş'i gördüm. Bakışlarım biraz yukarıya kaydığında Natsu'nun ne olduğunu kavramaya çalışırcasına beni incelediğini fark ettim. Ona baktığımı fark edince hafifçe gülümsedi ve eliyle devam etmemi işaret etti.
O bambaşkaydı... Kalbimdeki uğursuz düşünceler onunla bakıştığım süreçte susarken bakışlarım tekrar yukarıya kaydı. Milano bir eliyle artık iyice belli olan karnını tutarak hopluyor ve bana el sallıyordu. Abim kollarını kavuşturmuştu. Çöktüğüm yerden ellerimi tutarak ayağa kaldırdığı bir gülüş bahşetti bana. Ablam ise en arkadan beni inceliyordu. Dudaklarını oynatarak konuşmaya başladı. Ne dediğini takip etmeye çalışırken kaşlarımı çattım.
'Ya şimdi. Ya da hiç. '
Gerçekten öyleydi. Ne kadar aptaldım ki elime geçen böyle bir şansı susarak harcıyordum. Genzimi temizleyerek yumruklarımı sıktım. Bakışlarım salonun ortasına odaklandı.
Natsu'nun da salonun ortasında dikiliyor oluşu tabii ki işime geliyordu. Ondan herkesten farklı bir hava geliyordu. O baktığında, herkesten farklı bakıyordu. Ve beni rahatlatıyordu açıkçası bu. Ona bakmak bile dizlerimin bağının çözülmesine, kalbimin heyecandan dört nala dönmesine sebep olur ve durduk yere heyecanlandırırdı. Ama şimdi değil. Şimdi rahatlatıyor, sakinleştiriyor, tam karşımda olsa bile yanımdaymış da bana sarılıyormuş gibi varlığını hissettiriyordu.
Ne deniyordu buna? Aşk mı hoşlantı mı? Her neyse bu ritüel bittiğinde onu da bir açıklığa kavuşturacaktım.
Cesaretimi son bir kez daha çağırdım. Onun o kükreyen ve atılgan doğasına ihtiyacım vardı şu anda. Ama bırak gelmesini ve ileri atılmayı, zangır zangır titreyen kollarıma mani olamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Masalı |Texting-NaLu| -TAMAMLANDI-
FanfictionOkulun genç kızın üstüne yarattığı sıkıcı etkiyle genç kız eve girer girmez çantasını bir kenara fırlatmıştı. Derin bir nefes aldı. Bir sosyal hikaye platformu olan Wattpad'de paylaştığı hikayeye gelen yorumlar telefonu titreştirerek kendini belli e...