4.8

915 72 127
                                    

~ Cuma 06:56 ~

"Pşt Natsu. " Uyurken sürekli hareket halinde olmamdan ötürü çok terlemiştim ve bu yüzden alnıma yapışan saçlarım canımı sıkıyordu.

Natsu'nun odasına bir toka ümidiyle göz gezdirdim. Annesinin ailedeki tek bayan olduğunu ve birkaç yıl önce öldüğünü hesaba katarsak bu evde bir toka bulmam pek olası değildi. Yine de bir ümit...

"Hm? " Yattığım yer yatağından kalkarak kendi yatağında camış gibi yayılmış Natsu'ya baktım. Tepki olarak mırıldansa bile büyük olasılık yaptığı bilinçsizce bir hareketti ve ben rüyasında ejderhalarla dünyayı işgal ettiğinden emindim.

Bunu sadece yüzündeki piç gülüşe bakarak bile çıkarabilirdim.

Bu sefer boynuma yapışan saçlarımı geriye savurdum. Su gibi terlemiştim ve Tanrı'nın unuttuğu bu bölgedeki tek yerleşim binasında bir toka dahi yoktu!

Ve ben ciddi bir şekilde saçımı toplamadan kıçımı kaldırmazdım o yataktan.

Sekerek Natsu'nun yatağının başlığına yakın sandığa çömeldim. Ufak bir şeydi ve takı kutusu gibi bir havası vardı. Çapa şeklindeki kilidini kaldırıp kapağı açtığımda bir anlığına bocaladım.

Kutuya oldukça hoş bir parfüm sıkılmıştı. Kokusu aşağı yukarı kiraz çiçeklerini andırıyordu. Kırmızı perdeyle sandığın ahşap kısımları kaplanmış, perdenin üstüne de bir yığın eşya yayılmıştı.

Elimi eşyaların arasına attığımda bir fotoğraf elime geldi. Fotoğrafı kaldırıp baktım.

Saçını pembeye boyatmamış ve şu anki halinden oldukça daha genç İgneel-san, liseyi yeni bitirmiş gibi bir hali,  havası,  olan Zeref ve bir kadının önündeki en fazla on beş yaşındaymış gibi duran Natsu.

Nefesimi tuttum. Kadının büyüleyici bir havası vardı. Uzun siyah, ince saçları omuzlarından dökülüyor, gülüşü gamzelerini ortaya çıkartıyordu. Siyah, neşeyle cıvıldayan gözleri de cabasıydı.

Annesi.

Fotoğrafı aldığım gibi geri koydum. Ellerim az önceki fark ediş anımın etkisiyle titriyor ve üstümde bir yutkunma isteği doğuruyordu.

Tokayı görünce rahatlayarak onu kaptım. Mavi, ufak inci süslemeli bir lastik tokaydı. Sandığın kapağını tokayı alır almaz kapattım. Tokayı hızlıca saçlarıma geçirdim.

Sadece bir seferliğine. Çok özür dilerim Bayan Dragneel. Bir gün bende tokalarımdan birini sizin mezarınıza bırakacağım ama şu anda cidden bu tokaya ihtiyacım var.

İlk iş olarak hızlıca yer yatağını topladım. Ardından kahvaltı yapıp hızlıca hastaneye gitmek için Natsu'yu sarsmaya başladım.

"Natsu, uyan! "

"Nii-chan ayıcıklı donlarımın ilk çıkanı çekmecede." diyerek kıçını döndü.

"Natsu ben abin değilim! Uyan! "

"Ama ben senin babanım, mwhahahah! " diyerek bu sefer iyice başını yastığa gömdü.

Beyaz çarşafı iki elimle birden kavradım. Tüm gücümle asıldım. Natsu'nun bedeni büyük bir gürültüyle yatağın kenarına düşerken sırıtıyordum.

"CANIMA KASTIN MI VAR BE KADIN!"

"Hayır ama uyansaydın böyle olmazdı. "

"Saat kaç-" Gözleri duvar saatiyle buluşunca kocaman oldular. "LUCY SAAT DAHA SABAHIN YEDİSİ! "

Ejder Masalı |Texting-NaLu| -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin