~ Lucy ~
"Natsu, hayır. Yarışmayı böyle kazanamazsın." İki saattir Natsu'nun bacak arasından halkayı attırarak direklere tutturmaya çalışmasını izliyordum. Tüm okul ahalisiyle beraber. Bu denediği yirmi üçüncü halkaydı.
Yavaşça yanına eğildim. "Natsu, daha normal şekillerle de kazanabilirsin. "
"Daha normal şekiller bana zaferin hazzını tattıramaz."
Hazırcevaplığı karşısında gözlerimi devirdim. Bu sırada Natsu halkayı bacaklarının arasından fırlatmıştı. Beni şaşırtarak direklerden birine dolanmıştı halka. Gözlerim şaşkınlıkla büyürken Natsu bana doğru dönüp sırıttı. "Gördün mü? İşte bu gerçek zafer."
Ellerimden tutup ayağa kaldırdı. "Tabii bunda şans meleğimin de etkisi yok değil." diye mırıldandı. Ben daha cevap veremeden saçlarıma bir öpücük kondurdu. Gözlerimin kapanmasına sebep olmuştu. Mayışmanın etkisiyle kendimi yavaş yavaş Natsu'nun güven veren kollarına bıraktım. "Gel, diğerlerinin yanına gidelim. " diye mırıldandı.
Peşinden çekiştirerek diğerlerinin yanına götürdü beni. Hepsi kendi kafasında takılıyordu.
"Bu akşam birimizin evinde toplanalım mı? " diye sordu Erza. Bakışlarını üstümüzde tek tek gezdirdi. En çok ben ve Kahvişlerin üzerinde oyalandı. "Böylece herkes birbirini daha iyi tanımış olur."
"Tabii ya yengeyi tanıyacağız biz de, yenge! "
Duyduğum şeyle şoka girmiş bir şekilde gruba döndüm. Hepsinin yüzünde bir piç sırıtışı vardı.
Duyduğum şeyle tam kızarıp bozarmaya başlıyordum ki Natsu beni kendine çekti. "Tabii yenge diyeceksiniz oğlum, ne diyeceksiniz başka borazan mı? "
Ha?
"Seviyor musun dövüyor musun belli değil Natsu ya!"
Natsu söylememe karşılık kocaman gülümsedi. Sonra ellerimi daha sıkı kavrayıp diğerlerine döndü. "Hadi bu şu festivaldeki bütün her şeyi deneyelim!"
"Aye! "
Öncelikle koşar adımlarla film salonuna gittik. Salona döndürülen sınıf kapkaranlıktı ve tahtaya bir film yansıtılmıştı. Eski bir filmdi galiba, siyah beyazdı. Öndeki boş koltuklara kurulup denk geldiğimiz savaş sahnelerini izlemeye başladık. Etrafımıza kurulan ekibe Natsu fısıldadı. "Şimdi yavaşça koltukların üstünde sürünerek odanın diğer tarafındaki kapıya ulaşacağız. Ancak dikkat ediniz askerlerim, bu salondaki kimseyi rahatsız etme-"
"Azıcık sessiz olun! " diye bir söylecenin ardından kafamıza kısa bir süreliğine patlamış mısır yağdı. Natsu kısa bir süre duraksadı. "Ya da boşverin. Tam gaz ileri! " diye hönkürerek koltukların üstünde zıplayarak ilerlemeye başladı. Tam ana karakterin ölüm sahnesine denk gelmiş filmi kocaman bedeniyle kesen Natsu az buçuk küfürün hedefi olmamıştı. Patlamış mısır adama dönmüştü.
Grayler "Gerizekalı" diye söylenerek onu takip etmeye başlayınca ben de peşlerine takıldım. İnsanlar bize bu sefer küfrederek ayaklanmıştı. Alelacele son üyeleri olan benle beraber dışarıya fırladıklarında salon kapısını ardımızdan kapattık. Fazla gaza gelmiş bazı insanlar kapıya toslamıştı. Gajeel kıs kıs gülerek "Koşun!" diye bağırdı.
Juvia-nee "Nereye gidiyoruz? " diye sordu. Cevap olarak Gray "Hiçbir fikrim yok! " dedi.
Zeki çocuk. Aramızda Natsu dışında nereye gittiğimizi bilen ve yaptıklarımıza akıl sır erdirebilen birisi olduğunu zannetmiyordum.
"Trambolinlere! " diye bağıran Natsu bu tezimi doğrulamış oldu.
Gajeel, Natsu'ya " Çocuk muyuz biz? " diye sorunca Natsu "On sekiz yaşının altındaki herkes çocuktur! " cevabını verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Masalı |Texting-NaLu| -TAMAMLANDI-
FanfictionOkulun genç kızın üstüne yarattığı sıkıcı etkiyle genç kız eve girer girmez çantasını bir kenara fırlatmıştı. Derin bir nefes aldı. Bir sosyal hikaye platformu olan Wattpad'de paylaştığı hikayeye gelen yorumlar telefonu titreştirerek kendini belli e...