6.0

333 37 56
                                    

~ Natsu ~

Güneş alabildiğine parlıyor, çevresindeki her şeyin aydınlanmasını sağlıyordu. Arkadan bana da bütün sıcaklığıyla destek çıkıyor, gergin yüzüme bir tebessümün eklenmesine sebep oluyordu. Karşısında dikildiğim boy aynasında kendimi iyiden iyiye inceledim. Normalde alışık olmadığım bu ciddiyet bile, buluşacağım kişiyi düşündükçe kayboluyordu. Onun için resmi de olurdum şaklaban da. Sadece ikimizin de yüzündeki şu tebessüm silinmesin,o  bana yeterdi.

Ciddiyetten kastım da beyaz gömlek ve siyah pantolondu. Üstüne de siyah ceketi almayı düşünsem de elindeki mısırları kafama atacakmış gibi duran bir Kahviş'ten yediğim azardan sonra vazgeçmiştim. Bana demişti ki...

-Flashback-

Elim bir anda içgüdüsel olarak kulaklarıma gitti. Bu ciyak ciyak çığlıklar karşısında insanın elinde olmuyordu. "Kahviş, ne yapıyorsun?" diye sordum hiddetle. Bir yandan da yalvararak susmasını istiyordum.  Ciyaklamaları bir süre sonra kahkahaya dönüştü. Gülmekten nefes alamaz raddeye gelmişti.

"Kaçak FBI ajanlarına benziyorsun gerizekalı. Tamam okuduğun özel okulun müdürünün torunu falan ama bu ne lan inek yalamışa dönmüş tipin. Salak!" diyip hunharca gülmeye devam etti.

-Flashback Son- 

Yediğim onca 'Gerizekâlı' 'Salak' 'Aptal' ithamlarından sonra en azından siyah ceketi bırakmakta karar kılmıştım. Evet, o kadarını becerebilmiştim.

Haince güldüm. Ama kimse beni kravatımdan vazgeçirememişti. Ah, canım kravatım.

Elimle üstümdeki son bir kez düzelttim. Genzimi temizledim. Kahviş bu halime tekrar gözlerini devirdi. "Gören de sanacak ki Etuiopa Kraliçesi'nin huzuruna çıkıyorsun." diyerek homurdandım. Cevap olarak sadece "Lan saçmalama Kraliçe'nin huzuruna çıkarken hazırlanayım?" dedim. Sadece göz devirdi. Hem de ne devirme.

~ Lucy ~

Üstümdeki beyaz elbiseye bir göz attım. Normalde ben salaş takılırdım.  Üstüme bu elbise hangi ara, nasıl geçmişti anlam veremiyordum. Ama arkamda haince sırıtan Misaki, Milady, Lisanna ve Levy dörtlüsü bu sorunun cevabını anlamasam daha iyi olacağını ifade ediyorlardı. Aslında elbise hoştu. Bembeyazdı. Sağ alt köşesinde Bir daldan fışkıran mavinin tonlarında çiçekler vardı. Saçımı salmıştım. 

Normal tarzım; yırtık pantolon, bol üstler, saçım tepeden toplu (yağdan bok götürse bile) idi. Şimdiki halime bakınca hem kendime yabancı kalıyor, hem de eksikmiş gibi -dahasına ihtiyaç varmış gibi- hissediyordum. Bunu fazla takmamaya çalıştım. Umarım Natsu'nun yanında fazla ciddi kalmazdım. Sahi, o bu randevuyu ne kadar ciddiye alıyordu acaba? Sevgili olarak ilk buluşmamızdı sonuçta. Derin bir nefes aldım. Kendimi elbisenin yeterli olduğuna dair ikna ettim. Etrafımda şöyle bir döndükten sonra kızların da onaylayan bakışlarını almıştım. Levy gülerek sarıldı bana. "Hadi ama, geç kalacaksın artık." Derin bir nefes aldım. "Bana şans dileyin. Umarım işleri batırmam." 

"İnan bana Natsu varken bunu senin yapman imkansız." diyerek omzumu sıvazladı Lisanna. Gayet mutluydu, ancak erkek tarafı olduğu bir şekilde belli oluyordu. Küçüklük arkadaşı nihayetinde, normaldir diye düşünüyordum. Haklıydım da. Onun Kahviş'e olan bakışları ve tavrından sonra başak türlüsünü düşünmem imkansızdı. 

"O zaman çıktım ben." diyerek hepsine el salladım.Elbiseme benzer modeller taşıyan çantamı aldım. Arkamdan çılgınlar gibi el sallayarak evi göçerten Misaki ve Milady'den bahsetme gereği görmüyordum bile. 

Evden çıkarken beyaz babetlerimi giydim. Natsu'da benimle aynı anda dışarı çıkıyordu. Birbirimizi fark edince şapşalca gülümsedik. Bir anda bütün sinirlerim hissizleşmiş, bilinçsizce ilerliyormuşum gibi hissediyordum. Hargeon bize daha yakın olduğu için orada buluşmaya karar vermiştik. Ama tabii evimizin karşılıklı olduğu ve beraber gitmemiz gerekeceği gerçeğini unutuvermiştik. 

Ejder Masalı |Texting-NaLu| -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin