~ Lucy ~ 10:15 ~
Eylem Abla hepimize tek tek sarıldıktan sonra geriye çekildi. Belli etmemeye çalışsak da hepimizin gözleri dolmuştu. Eylem Abla, Kahviş'le tanıştığımız günden beri yanımızdaydı ve benim için Juvia-nee ile aynı konumdaydı. O hepimize ablalık yapmıştı, moralimiz bozuk olduğunda istisnasız düzelene dek uğraşmıştı, bir zaferimiz olduğunda bir anne edasıyla hepimizi tebrik etmiş ve kutlamalara çıkartmıştı. İnsanın onun için bir şeyler başarası geliyordu, o üzülünce teselli edesi geliyordu. Hayatım boyunca Eylem Abla'yı bir kere ağlarken görmüştüm. Onda da annesinin ölüm haberini almıştı. Yemin ediyorum mutlu etmek için kıçımızı yırtmıştık. O kötü oldukça biz daha da üzülmüştük ve en kısa zamanda eskiye dönmesi için uğraşmıştık.
O bizim bir parçamız gibiydi ve yanımızda olduğunda her şeyden fazla huzur veriyordu. Özellikle benim için ölen ailemin yerini tutabilmeyi çok iyi becerirdi. Onlar gibi rahatlatırdı.
Şimdi gidecek olması hüzün veriyordu. "Dikkat et kendine." diye mırıldandığımda gözlerini devirdi. "Ay amma evham yaptınız ha, dün Kahviş de öyleydi. Yemin ediyorum çakacağım ağzınızın ortasına bir tane." diye söylenmesiyle güldüm. "Sen sus koca karı."
"Ay diyene bak.. Kız kurusu!"
"Eylem Abla gidiyor ve sen ona laf mı atıyorsun Lucy?" diye seslendi bana Milady. Misaki ise "Cık cık." sesleri çıkartıyordu. Tekrar yanına gidip sıkıca sarıldım. Milady ve Misaki de sarılınca bir grup kucaklaşmasına dönmüştü. Tam Kahviş'e gelmesi için seslenecekken güçlü bir ağlayış sesi lafları ağzıma tıkmıştı. Yarı ağlar yarı çığlık atar vaziyette gelip üstümüze atladı.
Eylem Abla kahkahalarla gülüyordu. "Şu koca bebeğe ben gelene dek sahip çıkın, anlaştık mı? Altı üstü beş günlüğüne gidiyorum, şu haspanın yaptığına bak ya..."
Eylem Abla ile Kahviş küçüklüklerinden beri bir kez olsun ayrılmamıştı. Kahviş'in bu kadar zoruna giden bu olsa gerekti.
Uçağın son anonsu yapılınca ayrıldık. Eylem Abla valizinin sapından tutarak uzaklaşırken bize el salladı. "Beş güncük kendinize mukayyet olun! Döndüğümde sizi yarı ölü bir halde bulmak istemiyorum! Sağlıklı beslenin! Uyku düzeninizi bozmayın! Hepinizi kontrol-"
"Anladık Eylem Abla!" diye bağırdık bir ağızdan. Önce şaşırdı, ardından burukça gülümsedi. "Yolun açık olsun!" diye bağırdığımızda Kahviş elini çantama atıp su şişemi çıkardı. "Ne yapıyorsun?" dememle şişe kapağını açıp suyu Eylem Abla'nın arkasından dökmesi bir olmuştu. Bütün şişeyi.
Kaşlarımı çattım. "Neden böyle bir şey yaptın?" Omuz silkti. "Gelenektir."
Ne yapacağını kararlaştıramamış bir grup öğrenci havaalanının ortasında dikiliyorduk. "Ee, şimdi ne yapıyoruz? Eve mi gidiyoruz?" diye sordu Misaki. Milady gergince eliyle oynamaya başladı. "Önce bir kafeye otursak, bir şeyleri belirlememiz lazım." Misaki ile göz göze geldik. Neyi belirleyecektik? Yine de bozuntuya vermeden onu onayladık.
Bir kafeye oturup hepimiz latte söyledik. Milady o sırada bir kağıt bir tane de kalem çıkardı. Konuşmaya başlamadan önce rahatlamak için elini masaya vuruyordu. "Biliyorsunuz ki önümüzdeki ay üniversite sınavları var ve biz çalışmak adı altında tek bir harekette bulunmadık. Bunun için bu son bir ayda hızlandırılmış kursa girmemiz lazım. Gerçi Lucy ve Misaki'nin istediği bölümler yani yazarlık ve... Misaki üniversite okumayacaktı dimi?" diye baygınca elindeki kalemi bıraktı. Misaki ise gergince gülüyordu. Misaki lise hayatı boyunca liseler arası kız futbol maçlarında takım kaptanı olmuştu ve bir sürü takımdan dolu dolu teklif almıştı. Şimdi lise bitince ise onlardan birisine katılmayı planlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Masalı |Texting-NaLu| -TAMAMLANDI-
FanfictionOkulun genç kızın üstüne yarattığı sıkıcı etkiyle genç kız eve girer girmez çantasını bir kenara fırlatmıştı. Derin bir nefes aldı. Bir sosyal hikaye platformu olan Wattpad'de paylaştığı hikayeye gelen yorumlar telefonu titreştirerek kendini belli e...