1.8

1.3K 135 544
                                    

-BÖLÜM SONU GÜNCELLENDİ -

Abi. Bölüme başlamadan bir duyuru yapmak istiyorum;

Aranızda Kahviş'i kız sananlar varmış. Olabilir pek normal bir ismi yok çocuğun kdjckdjf

Kahviş erkek ama *-*

Ve bu bölümde olaylara çok hızlı girdim galiba dkxndk Hiuhehihe ฅ'ω'ฅ

Bu emojiyi sefiyom kdjdkrjr

Neyse fazla uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyım ~

~ Cuma 21:13 ~

Gözlüklerini arka koltuklardan birisine fırlatarak arabadan indi. Siyah saçları dikelmiş, mavi gözleri her zamanki alaylı tınısıyla parlıyordu. Üstünde kot bir ceket,  siyah t-shirt ve mavi bir pantolon vardı.

"Seni ne kadar özlediğimizi anlatamam Oyau. Bende artık kimi pataklayabilirim diye kara kara düşünüyordum. " Milady alayla kollarını kavuşturdu. Oyau göz devirdi.

"Bakın sizinle hiçbir alıp veremediğim yok. Sadece yardımcı olmak için buradayım. "

"Neden? " diye mırıldandım. Ellerim yumruk olmuş,  dişimi sıkıyordum.

"Bak bu sana anlatacağım bir konu değil ama Juvia-nee ile konuştuk bun-"

"Ona Juvia-nee demeye hakkın olduğunu mu sanıyorsun? Ne zaman konuştunuz?! "

Gözlerini yere indirdi. "Çarşamba. Hastanede ayrı bir posta dayak yediğimi öğrenince beni ziyarete geldi. " Yumruklarını sıktı. "O sakura kafalı herif kim, en ufak bir fikrim yok ama onu bir gün görürsem belasını sikeceğim! "

Ben ise ilk dediği cümleye takılı kalmıştım. Ablam, bizimle çakma yeniyıla bu yüzden mi katılmamıştı?

Sinirle sıktığım yumruğumu Oyau'ya doğru salladım. Tek hareketiyle bileğimden kavramıştı.

Kaşlarını çattı. "Kes şunu. Ablanla anlaştık. Bundan sonra karşınızda sana ve hikayelerine hayran Oyau olacağım. O gün sınıftan çıkmadan önce ne konuştuğumuzu hatırlıyor musun? "

Sinir krizi geçirip okul sırasını kırdığım günden bahsediyordu.

"Ben yıllar boyunca ablana haksızlık ettim. Yalan yanlış bildiklerimle suçladım. Biliyorum bunun telafisi oldukça zor,  hatta belki hiç olmayacak. Ama bundan sonra Juvia-nee'nin hatrına köpeğin bile olabilirim. Ama şimdi sizi Magnolia'ya götürmem gerekiyor,  değil mi? "

Milady gözlerini kıstı. "Nereden biliyorsun? " Oyau hafifçe güldü. "Şey... Kantinde pek sessizce konuştuğunuz söylenemezdi. "

"Ama oraya trenle gideceğimizi söylemiştik. Sen tüm gün Lucy'yi mi dikizledin? "

Oyau duyduğu şeyle irkilerek bileğimi bıraktı. Hakket niye tutuyordu hala?

Kızararak bakışlarını başka yöne çevirdi. "Ş-şey.. O konuda... "

"Lan kimin umrunda? Şükürler olsun bir araba! Yürüyün askerlerim! " diyerek Kahviş arka kapıya yöneldi. "Larala şaşaşa şansım, şansım çok yaşa!" diye bağırıyordu. Misaki'de yumruğunu havaya kaldırarak onu takip etti.

Oyau gözlerini devirerek ön taraftaki kapıyı açtı. Hafifçe reverans yapmıştı.

O üçlünün nasıl bunu bu kadar kolay hazzettiğini anlayamamıştım. Yine de Kahviş haklıydı. Kıçı kırık bir mevsimin kıç donduran gecesinde üç saat yürümektense araba harika olurdu.

Ejder Masalı |Texting-NaLu| -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin