3. Bölüm

1.8K 76 8
                                    

İnsanın hayatında sürekli dönüm noktaları vardır. Bebeklerin 1 yaşları, çocukların ilkokula başlamaları, ergenlerin liseye başlamaları ve gençlerin üniversiteye başlamaları diye devam eden bir sürü şey.

Bir yaşına giren her bebekten yürümesini ve konuşmasını bekler aileleri. Kimse onun ne düşündüğünü önemsemez. O belki hala yerde sürünmek ister ama ailesi zorla kaldırıp yürümeye zorlar.

İlkokula başlayan çocuk daha oyunlara, arkadaşlıklara yeni yeni alışmışken bir anda okul hayatının içine bırakılır. Ondan öyle şeyler beklenir ki... Henüz kendisi buna hazır olmamasına rağmen.

Liseye başlayan ergenden ise onun için en zor şey istenir. Ders çalışması. Çalışıp bir üniversite kazanması. Ailenin yaptığı baskıyla ergenliğin verdiği cesaret, tabiri caizse delilik, birleşince ilerideki hayatında pişman olacağı bir çok şey yapabilir.

Ve üniversiteye başlayan veya başlayacak olan genç. Öyle bir baskı altındadır ki... Sanki o sınavdan bir şey kazanamadan çıkınca ailesini de kaybedecekmiş gibi hisseder.

Bebeklik dönemimi hatırlamıyorum ama çocukluğumdan itibaren bu baskıların hiçbirini yaşamadım desem yeridir. İlkokula başladığımda hemen okul içine atılmadım. Dışarıda oynamayı da bırakmadım. Zamanı geldiğinde tabiki ödevlerimi de yaptım.

Liseye başladığımda da ailem beni hiçbir zaman ders çalışmaya zorlamadı. Ergence bir çok davranışıma büyüyene kadar anlayış gösterdi. Ders çalışmaya zorlamadılar ama çalışırsam neler olur, çalışmazsam neler olur, bunları açıkladılar ve beni kendi kararımla baş başa bıraktılar.

Üniversite sınavını kazanamazsam ailemin beni bırakacağı hissine hiç kapılmadım. Ailem sürekli beni destekledi. Hiç bir şeyin insan canından daha kıymetli olmadığını görmeme yardımcı oldu.

Ama şuan son sınavıma gireceğim okulun girişinde dururken kendimi öyle bir baskı altında hissediyordum ki. Sanki ailemin söylediği onca söz bir anda uçup gitmişti. Çözdüğüm onca test, bildiğim onca bilgi boşa gitmişti.

"Hadi güzelim" dedi babam omzumu okşayıp. "Sen annenin kızısın. Onun gibi hırslı ve çalışkan. Yapacaksın."

"Ya yapamazsam" diye mırıldandım gözlerim dolarken.

"Şşş" dedi ellerini yanaklarıma koyup. "Sakın. Önce şu yapamazsam stresini at üstünden. Dünyanın sonu değil. Öncekileri nasıl yaptıysan, bunu da yapacaksın. Yaparsanda bizim kızımız olacaksın, yapamazsan da."

"Emeklerimin boşa gitmesini istemiyorum."

"Gitmeyecek birtanem" dedi annem bana gülümseyip. "Biz sana güveniyoruz. Sende kendine güven."

"Hadi ama" diye homurdandı abim. "Benim kardeşim bu kadar korkak olamaz."

"Umut" dedi annemle babam aynı anda ama ben gülümseyerek ona sarıldım.

"Seni seviyorum" diye mırıldandım.

"Hadi" dedi omuzlarımdan tutup geri çekti. "Git ve halt et şu sınavı."

"Yapacağım" dedim kendime çeki düzen verirken. Hepsine tekrardan sarılıp içeri girdim. Kontrolden geçtikten sonra sınıfımı bulup sırama oturdum. En arkada oturuyordum.

Sınıfta gözlerimi gezdirince herkesin farklı davranışlar gösterdiğini gördüm. Kimi stresten bacağını sallıyor, kimi tırnaklarını yiyor, kimi başını masaya koymuş uyukluyor, kimi elindeki kalemi sallıyor... Daha bir sürü hareket. Ben ise onları izliyorum.

Sınıftaki gözetmenler soru kitapçıklarını dağıtmaya başladıklarında düşünmekten vazgeçtim. Hiçbir şeyin sonu değil. Annem ve babam ne olursa olsun beni sevmeye devam edecekler. Hayatım kaldığı yerden devam edecek.

Adını Sen Koy 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin