36. Bölüm

1.4K 60 6
                                    

Arkadaşlar, bölümlerin geç gelmesinden şikayetçisiniz biliyorum. Ben de üzgünüm ama bu aralar özel hayatım hiç de planladığım gibi gitmiyor. Moralim çok bozuk. Söylemeyecektim ama artık söyleyeyim madem, kitap artık final yapacak. Ne zaman, tam olarak ben de bilmiyorum. Belki 3, belki 5, belki de 10 bölüm sonra. Ama artık yavaş yavaş toparlamaya çalışıyorum. Şimdiden vedalaşmaya hazır olun diye söylemek istedim.

İyi okumalar...

Uykumu almışlığın verdiği rahatlıkla gözlerimi açarken yerimden doğruldum. Komidinin üzerinde duran telefonumdan saate baktığımda neredeyse ona geldiğini gördüm. Okul kapandığından beri neredeyse her gün bu saatlerde uyanıyordum. Üstelik kendi isteğimle. Bu gerçekten mükemmel bir şeydi.

Bugünlerde Özgürün hasta olması dışında her şey o kadar güzel gidiyordu ki, nazar değecek diye korkuyordum. Babam Özgürle tanıştığından beri daha rahat davranıyordu. Akşam eve giriş saatlerimde biraz daha esneme yapmıştı. Bir aydır Özgürle istediğimiz birçok yere gidebiliyorduk. Babamın tek şartı eve gideceğimiz zamanlarda yalnız kalmamamızdı o da zaten Özgürün büyükannesi sayesinde pek olmuyordu.

Özgür üç gündür hasta olduğu için uyanıp kahvaltımı yaptıktan sonra ona gidiyordum ve yemeğini hazırlıyordum. Onu yalnız bırakmadığım ve ilgilendiğim için büyükannenin gözüne biraz da olsa girmiştim. E tabi Özgür ve babamın da baskılarıyla kıyafetlerime de biraz daha -onların tabiriyle- çeki düzen verdiğim için eskisi kadar takılmıyordu bana. En azından beni sevmediğini düşünmüyordum. Ezgi ve çocuklar da sağolsunlar beni ona anlatıp duruyorlardı. Onların hakkını da yememek lazımdı tabi.

Yatağımdan kalkıp düzelttikten sonra odanın havalanması için pencereyi açtım. Banyoma girip aynadaki yansımama bakınca istemsizce gülümsedim. Uyurken ne oluyordu bana, gerçekten anlamıyorum. Hayır sabah kalktığımda her şey yattığım gibi kalıyordu ama saçlarım nasıl bu kadar dağılabiliyordu?

Saçlarımı dağınık bir topuz yaptıktan sonra suyu ayarlayıp yüzümü yıkadım. Havluyla kurulandıktan sonra banyodan çıkıp geri odama girdim. Özgürün durumu dünden beri daha iyiydi ama bugün de ona gidecektim. Havalarında soğuk olmasının etkisiyle elbise, etek tarzı şeyler giyinemiyordum ve bu da Özgürün fazlasıyla hoşuna gidiyordu.

Dolabımdan sevgilimin hoşuna gidecek haki yeşili balıkçı yaka kazağımı ve siyah dar paça pantolonumu çıkardım. Üzerimdeki pijamalarımı çıkardıktan sonra diğerlerini giyinip aynanın karşısına geçtim. Özgür saçlarımı açık sevdiği için maşayla uçlarını şekillendirip salık bıraktım. Kirpiklerime rimel sürdükten sonra son kez kendime bakıp aynanın karşısından çekildim.

Siyah çantama cüzdanımı ve telefonumu da koyduktan sonra pencereyi kapatıp odamdan çıktım. Merdivenleri indikten sonra mutfağa geçtim. Kimsenin olmadığını görünce bir de salona bakıp evde kimsenin olmadığına kesinlik kazandırdım. Anlaşılan bugün erken çıkmışlardı. Ben de o zaman sevgilimle birlikte kahvaltı yaparım. Portmantodan siyah topuklu botlarımı alıp giydikten sonra haki yeşili, kalçalarımı kapatan montumu alıp üzerime geçirdim. Bu aralar haki yeşiline takmıştım. Gerçekten hoş bir renkti.

Evden çıktıktan sonra anahtarımla kapıyı kilitleyip asansörü çağırdım. Özgür sayesinde artık tek başıma da asansöre binebiliyordum. Bir ay boyunca ne yapıp edip beni asansöre alıştırmıştı. Asansör gelince binip hemen sıfıra bastım. Bir an önce sevdiceğime gitmek istiyordum.

Asansörden çıktıktan sonra apartmandan da çıkıp Özgürün evine doğru yürümeye başladım. Allahtan evlerimiz yakındı da arabamın olmaması sıkıntı olmuyordu. Yolun karşısındaki pastaneye gözüm çarpınca dikkatlice karşıya geçip pastaneye girdim.

Adını Sen Koy 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin