20. Bölüm

1.5K 66 3
                                    

Bazen anlamadan, dinlemeden, bildiğimiz gibi davranırız. Sonucunu düşünmeden, o an sadece istediğimizi yaparız. Yaptıktan sonra belki pişman, belki de mutlu oluruz ama bunu o an düşünmeyiz.

Bazen de bir şeyleri anlamadan, dinlemeden, hareket etmek istemeyiz. Önce neler olduğunu anlamaya çalışırız. Sonucunda ortaya çıkacak olan yanlış anlaşılmalardan korkarız. Çünkü yanlış anlaşılmaların telafisi olmadığını biliriz.

Şu an öyle bir durumdayım ki, hangisini yapacağımı bilmiyorum. Anlamaya çalışıyorum ama mantıklı hiçbir şey gelmiyor aklıma. Kızın saçlarından tutup sürüklemek istiyorum ama sonucunun ne olacağını bilmiyorum.

"Kim gelmiş?" diyen Özgürün sesiyle kendime geldim ve bakışlarımı kızdan ayırıp Özgüre çevirdim. Üstünde hiçbir şey olmayan bir Özgür. Yani altında eşofman vardı ama üzerinde hiçbir şey yoktu. İnsan bir tişört giyer. Buraya geleceğimi biliyordu. Eve bir kız almış olsa bile geleceğimi bildiği için ben gelene kadar göndermesi gerekirdi. Saçmalıyorsun Deniz, önce bir dinle.

"Ben geldim hayatım" dedim gülümsemeye çalışarak. Kıza bir kez daha bakınca Özgür elimden tutup içeri çekti.

"Tanıştınız mı?" diye sorunca tekrardan kıza baktım. Gülümseyerek bana bakıyordu. Başını olumsuz anlamda sallayıp bana elini uzattı.

"Yeliz ben."

"Deniz" dedim ben de elimi uzatıp sıkarken. Özgür kapıyı kapattıktan sonra kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Salona doğru yürürken saçlarımın arasına küçük bir öpücük kondurdu.

"Kardeşime öldürecekmiş gibi bakmaktan vazgeç, kıskanç" diye fısıldadı kulağıma doğru. Kızı görünce büyüyen gözlerim şimdi daha fazla büyümüştü. Kardeşim mi dedi o? Bildiğimiz kardeş. Allahım, neler düşünmüştüm ben öyle?

Oturma odasına girince Özgürle birlikte ikili koltuğa oturduk. Yeliz de karşımıza oturup gülümseyerek bize bakmaya başladı. Ne yapayım yani? Böyle güzel bir kızı kim sevgilisinin evinde görse yanlış anlardı.

"Ee ben bir çay koyayım" deyip ayaklandı tekrardan. O kapıdan çıktığı gibi dirseğimle Özgürün karnına vurdum.

"Niye söylemiyorsun kardeşim bende diye? Ya yanlış anlayıp kıza kötü bir şey yapsaydım" dedim sinirle. O ise hala sırıtarak bana bakıyordu.

"Kıskanınca daha güzel oluyorsun, ondan" dedi alayla. Bir kez daha karnına vurunca üstünde bir şey olmadığı aklıma geldi. Gözlerimi kırpıştırıp başka yöne çevirdim. "Utandın mı sen? Dur bakayım."

"N-ne alaka? Neden utanacakmışım?" dedim alayla. Çenemden tutup kendisine çevirince gülümseyen suratıyla karşılaştım.

"Bence de utanacak bir şey yok" dedi yanağımı okşarken. Birden bacağımda bir el hissedince gözlerim istemsizce oraya kaydı. "Daha kaç kere söylemem gerekiyor acaba?"

"Neyi?"

"Şu lanet elbiseleri giymemen gerektiğini" derken bacağımdaki baskısı artmıştı. Elini bacağımdan itip ondan biraz uzaklaştım.

"Handelerdeydim. Onun elbisesi."

"Eminim Handenin düzgün kıyafetleri vardır" dedi sinirle. Gözlerimi devirip umursamazca omuz silktim. "Bana omuz silkme kızım. Bu ne lan? Devamı unutulmuş gibi."

"Sen de evde başkası varken çıplak geziyorsun" dedim sinirle. Çatılan kaşları biraz olsun düzelip üzerine baktı.

"Çıplak olmamı istiyorsan olabilir güzelim ama şuan sadece üzerimde tişört yok."

Adını Sen Koy 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin