26. Bölüm

1.5K 69 4
                                    

Çalan telefonuma lanetler okuyarak gözlerimi açmadan telefonumu aramaya başladım. Sabah sabah kimdi bu arayan şimdi? Telefonun yere düşme sesi gelince gözlerimi açıp telefonumu yerden kaldırdım. Önce bir şey olmuş mu diye kontrol ettikten sonra sinirle telefonu açtım.

"Ne var?"

"Opss. Tersinden kalktın herhalde?" Barışın sesini duyunca biraz yumuşamıştım ama fazla taviz vermeye niyetim yoktu.

"Senin yüzünden erken kalktım, bu da yetmezmiş gibi telefonumu düşürdüm."

"Erken dediğin saat, neredeyse onbire geliyor ve telefonunu düşürmende ben nasıl suçlu duruma düşüyorum acaba?"

"Of neyse" dedim yatağımın başlığına yaslanıp. "Neden aradın?"

"Hiç. Öylesine. Sesini duymak istedim" diye geveledi. Yalana gel. Barış bu zamana kadar sesimi duymak için hiç aramadı beni.

"Tabi. Şimdi gerçek sebebini öğrenelim" dedim alayla. Sıkıntıyla bir nefes alıp verdi.

"Kızım sen bir haftadır kiminle takılıyorsun orda?" diye sordu daha fazla beklemeden. Asıl karın ağrısı çıktı ortaya beyefendinin.

"Bizimkilerle, kiminle olacak?"

"Erkek kim?" diye sorunca kaşlarımı çattım. Bu nerden biliyordu ya?

"Sen Bursada falan mısın?"

"Hayır."

"Özgür beni takip ediyor demi?" dedim sinirle. Ah! Tabi ya. Bir haftadır Bursadaydım ve o da burda olmasına ve konuşmak istemesine rağmen bir kere karşıma çıkmadı.

"Seninle konuş..."

"Konuşmak isteseydi yanıma gelirdi. Konuşmak falan istemiyor o" dedim. Sabah sabah sinirlerimi hoplatmayı başarmışlardı yani. "Söyle o arkadaşına beni takip etmeyi bıraksın."

"Onun olmaması demek herkesle takılabileceğin anlamına gelmiyor, küçük hanım" diye tısladı dişlerinin arasından. "Kim o herif?"

"Arkadaşım sadece. Anlatmıştım sana da, Özkan."

"Gevşek gevşek hareketler yapmasın. Getirtme beni oraya" dedi kabadayılar gibi. Gözlerimi devirip nefesimi dışarı bıraktım.

"He Barış, he. Hadi görüşürüz" dedim ve başka bir şey demesine izin vermeden yüzüne kapattım. Şuraya bak ya resmen birlik kurmuşlar. Ama yok öyle kolay yoldan bana ulaşmak Özgür Bey. Uğraş bakalım.

Yerimden kalkıp yatağımı topladım. Banyoya girip kısa bir duş aldıktan sonra saçlarımı kurutmadan tarayıp topuz yaptım. Dolabımın karşısına geçip eşyalarıma bakmaya başladım. Fazla düşünmeden sıfır kollu beyaz, çizgili elbisemi çıkardım. Belime bağlamak için de kırmızı siyah kareli gömleğimi çıkardım. Eşyalarımı yatağımın üzerine bıraktıktan sonra saçlarımı açıp dağıttım. Daha sonra maşa yapmaya karar verip biraz kuruttuktan sonra saçlarımı yapmaya başladım.

Saçlarımla işim bittikten sonra pijamalarımı çıkarıp elbiseyi giydim. Uzun kelebek modelli kolyemi de taktıktan sonra kirpiklerime rimel sürüp makyajımı da tamamlamış oldum. Dolaptaki boydan aynanın karşısına geçip gömleği de belime bağladım ve son kez kendimi inceledim. Güzel olmuştum. Uzun zaman sonra ilk defa kendime bu kadar vakit ayırmıştım. Ayrıldığımız bir aydan fazla oluyordu ama hala etkisinden kurtulamamıştım. Yine de Bursa ve çocuklar bana iyi gelmişti. En azından kafamı onlarla dağıtabiliyordum.

Siyah küçük çantamın içine telefonumu ve cüzdanımı koyduktan sonra odadan çıktım. Mutfaktan gelen seslerle çantamı portmantoya bırakıp oraya yöneldim.

Adını Sen Koy 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin