30. Bölüm

1.7K 75 11
                                    

Uykumun en güzel bölümünde çalan telefonumun sesiyle homurdanarak gözlerimi araladım. Bu evde, bir sabahta kendi isteğimle kalkamayacak mıyım ben ya?

Gözlerimi açmadan komodinin üzerindeki telefonuma uzanmaya çalıştım. Tam alacağım sırada yere düşmesiyle sinirle gözlerimi açıp telefonumu yerden aldım. Bir uyutmadınız yani. Özgürün aradığını görünce hemen telefonu cevapladım.

"Kapatıyordum artık" dedi açar açmaz. Huysuz. Gene tersinden kalktı kesin.

"Uyuyordum" dedim yataktan kalkıp pikeyi katlarken.

"Ooo sen bu uykuculukla işi unut. Saat onbire geliyor kızım" demesiyle duvardaki saate bakıp gözlerimi belerttim.

"Çüş, o kadar saat uyumuş muyum ya?" dedim kendi kendime. "Ayrıca ben senin kızın değilim."

"Tamam, güzelim. Yarım saate orda olurum, yeter mi?"

"Yeter, görüşürüz" dedim ve bir şey demesine fırsat vermeden telefonu yüzüne kapattım. Telefonu yatağıma bırakıp hızlıca banyoya girdim ve rutin işleri hallettim. Dolabımın karşısına geçip kıyafetlerimi incelemeye başladım.

Haki yeşili gömleğimi ve koyu kot dar paça pantolonumu çıkardım. Pijamalarımı çıkarıp hızlıca üzerimi giydim. Aynanın karşısına geçip maşayı pirize taktım. Rimel sürüp ve eyeliner çektikten sonra kırmızı rujumu da sürüp makyajımı tamamladım.

Saçlarımının uçlarını hafif dalgalandırdıktan sonra da hazırdım. Bugün hava biraz serin olduğu için üzerime de krem rengi kolları geniş kalçalarımı kapatan bir hırka aldım. Ne koyu ne açık tonda olan kahverengi çantamın içine eşyalarımı tıkadıktan sonra topuklu açık ayakkabılarımı giydip odadan çıktım.

Saat bu kadar geç olduğuna göre bizimkiler çoktan işe gitmiş olmalıydılar. Mutfağa girip çantamı masaya bırakırken gördüğüm notu elime aldım.

Çok güzel uyuyordun, uyandırmak istemedik. Şirkette biraz işimiz olduğu için gitmek zorunda kaldık. Akşam yemeğine evde ol. Seni seviyoruz. -Annen ve Baban.

Gülümseyerek notu geri yerine bıraktım ve dolaptan bir elma alıp güzelce yıkadıktan sonra koca bir ısırık aldım. Saate baktığımda yarım saatin geçmiş olduğunu görüp hızlıca çantamı ve evin anahtarını alıp evden çıktım. Kapıyı kilitledikten sonra hızlıca merdivenlerden indim.

Her zamanki yerinde beni beklediğini görünce gülümseyerek hemen arabanın yanına gittim ve arabaya bindim.

"Biliyorum gene geç kaldım ama midemin bulanmaması için bir elma alayım istedim" derken çatılı kaşlarını düzeltip hafifçe gülümsedi.

"Güzel olmuşsun."

"Teşekkür ederim" dedim ve uzanıp yanağından öptüm. "Ve günaydın."

"Günaydın" dedi. Alnıma küçük bir öpücük kondurup geri çekildi ve yüzünü buruşturdu. "Ve şu ruju sil."

"Ama neden?"

"Çünkü kırmızı ve dudaklarını olduğundan daha dolgun gösteriyor" dedi. Önümdeki torpidoya uzanıp ıslak mendil çıkardı. Tartışmamak için bir şey demeden alıp hafifçe sildim. "Hepsini."

"Biraz kalsın bari" dedim rengini iyice soldurduktan sonra.

"Kalmasın yavrum, kalmasın. Ben senin dudaklarının rengini de tadını da seviyorum" dedi göz kırpıp.

"Uyuz" diye mırıldanıp geri kalanı da sildim. Nerden vuracağını iyi biliyordu, pislik herif. Boynumdan tutup kendisine çektikten sonra alnıma derin bir öpücük daha kondurdu ve geri çekilip arabayı çalıştırdı. Ne kadar öküz olsa da seviyordum onu, hem de çok.

Adını Sen Koy 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin