2. Bölüm

2.1K 80 4
                                    

"Karnım gurulduyor sanırım" diye mırıldandı Hande başını kitaptan kaldırmadan. Tam dört saattir hiç aralıksız test çözüyorduk. Bazı sorular bir dakikadan fazla sürerken bazıları bir dakika bile sürmüyordu. Böylece birbirlerini tamamlıyorlardı. Yani tahmini süreme göre bitirecektik heralde.

"Benimde" dedi Barış. Hepsi kitaplarını kapatınca başımı kaldırıp onlara baktım. Hepsi merakla bana bakıyordu. Oflayarak bende kitabımı kapattım.

"Haklısınız" diye mırıldandım. "İsterseniz bitirebilirsiniz. Siz başlayın eğlenmeye ben sonradan katılırım size."

"Ne saçmalıyor bu Allah aşkına?" diye sordu Barış diğerlerine dönüp.

"Valla bende bilmiyorum abi. Açlık beynine vurmuş bunun. Hadi" dedi Burak ve ayaklandı. İkisi de benim kolumdan tutup kaldırınca gülümsedim.

"Tamam geliyorum. Bırakın."

"Yürü" dediler ve kollarımı bırakmadan yürümeye devam ettiler. Etüt odasından çıkıp kantine geldiğimizde biz kızlarla masaya oturduk onlarda bir şeyler almaya gittiler. Her gün birlikte yediğimiz için artık neyi sevdiklerimizi biliyorlardı.

"Eee nereye gidiyoruz bu akşam" diye sordu Emel heyecanla.

"Bana fark etmez" dedim omuz silkip. "Gürültülü olmasında."

"Sen öyle san" dedi Hande. Bana göz devirip heyecanla Emele döndü. "Bildiğim çok güzel bir bar var. Oraya gideriz."

"Tabi. Babamla dayımda saçlarımızdan tutup çıkarır ordan bizi" dedim gözlerimi devirip.

"Ya öyle değil" diye mırıldandı. "Cafe bar gibi. Hemen kötü düşünme. Çok eğleneceğiz."

"İyi. Ben bir şey demiyorum" diye mırıldandım. Burak ve Barış gelip yemeklerimizi dağıttıktan sonra hemen yemeye başladık.

Yemeğim bittikten sonra çöplerimi çöpe atıp tuvalete gittim. Elimi yüzümü yıkayıp aynaki yansımama baktım. Test çözerken saçlarımı toplamak için taktığım kalem hala kafamdaydı. Kalemi saçlarımın arasından çektikten sonra saçlarımı dağıtıp kendime bakmaya devam ettim.

Hiçbir zaman çok güzelim ya da çok çirkinim triplerine giren bir kız olmamıştım ama arkadaşlarım her zaman çok güzel olduğumu söylüyorlardı. Ne kadar fazla yemek yersem yiyeyim kilo almıyordum. Ama sürekli hareket halindeydim. O sayede fiziğim gayet güzeldi. Yüzüm de gayet güzeldi ama benden güzelleri de vardı.

Benim daha doğrusu ailemin zengin olduğunu bilen herkes, bazı zengin çocukları gibi şımarık ve kendinden başka kimseyi beğenmeyen biri olarak tanımlayabilirdi beni. İnsanların bu önyargılarından nefret ediyordum.

Kalemi ağzımla tutup saçlarımı topladım. Kalemi saçlarımın arasından sokup dağınık bir topuz yaptım. Üstümü başımı toparlayıp tuvaletten çıktım. Etüt odasına geçtiğimde diğerleri daha gelmemişti. Yerime geçip kitabımın başına oturdum. Matematik ve türkçe bitmişti, sosyalden de yaklaşık elli soru çözmüştüm. Daha fenden çözmem gerekiyordu.

Bazıları her şeyin dışardan göründüğü gibi olduğunu düşünüyordu ama içerde durumlar hiç de öyle değildi. Tabiki bende arkadaşlarımla vakit geçirmek, tüm yaşıtların gibi gezip, tozup, eğlenmek istiyordum ama sınav stresi beni rahat bırakmıyordu. Aslında göründüğüm kadar stresli değildim. Sadece yapmam gerekenden fazla çalışıyordum, diğerlerine göre. Bana göre gayet normaldi bu kadar çalışma.

Derin bir nefes alıp kitabımın kapağını açtım. İlk soruyu çözmeye başlayacağım sırada bizimkiler içeri girdi.

"İşte bu andan nefret ediyorum" diye homurdandı Burak. "Ara ver sonra geri buraya dön. İşin ucunda Ankara hukuk olmasa hiç çekmezdim."

Adını Sen Koy 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin