27. Bölüm

1.5K 69 8
                                    

Zaman kavramını, fazlasıyla yitirmiştim. Saat kaç, günlerden ne, kaç gündür burdayım? Hiçbiri hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Hava henüz tam kararmamıştı, belki de yeni aydınlanıyordu, bilmiyorum. Belki daha bir gündür burdayım belki de bir hafta olmuştur. Hiçbir fikrim yok.

Yatağın içinde yatmaktan sıkılınca yorganı üzerimden atıp kalktım. Pencerenin yanına geçip perdeyi çektim. Şehir merkezinden bayağı uzak bir yerde olmalıydık çünkü hava bayağı soğuktu. Onun dışında gayet güzel bir yerdi. Aşağıdaki öküz kapıyı açsaydı ilk işim burayı gezmek olurdu.

Acaba ne yapıyordu aşağıda? Yemeğe çağırmaya geldikten sonra bir daha gelmemişti, ben de inmemiştim. Ne yapmaya çalışıyordu böyle yaparak? Yanında olunca o kızla yaşadıklarını unutacağımı mı sanıyordu? Gözlerimin önüne gelmesi bile midemin bulanmasına yetiyordu.

Üzerimdeki kıyafetlerde cabası. Pijamalarımla etrafta geziniyordum resmen. İnsan birkaç parça bir şey getirir. Kaçırıyorsun tam yap bari işini.

Gözlerimi etrafta gezdirirken dışardaki küçük köpeği görünce gülümseyerek cama daha fazla yaklaştım. Allahım, çok tatlı. Perdeyi çekip hızla merdivenleri indim. En azından dışarı çıkıp köpeği sevebilirdim. Bir an kapının kilitli olduğunu unutup açmaya çalıştım ama tabiki açılmamıştı.

"Hayırdır?" Arkamdan gelen sesle derin bir nefes alıp arkama döndüm.

"Dışarı çıkmak istiyorum."

"Üzgünüm güzelim, sorunlarımızı halletmeden hiçbir yere gitmiyoruz" dedi ve arkasını dönüp amerikan tarzı mutfağa girdi.

"Bir yere gideceğim yok" dedim sinirle ayağımı yere vurup. "Hem istesemde gidemem zaten. Nerde olduğumuzu bile bilmiyorum. Sadece kapının önündeki köpeği seveceğim."

"Önce yukarı çıkıp üzerini değiştir" dedi bana bakmadan. "Kimse yok buralarda ama ne olur ne olmaz."

"Ben de zaten senin gibi bir sapığın yanında böyle dolanmaya çok meraklıydım" diye homurdandım. "Kıyafetim yok."

"Ha benim yanımda giyemiyorsun ama öyle dışarı çıkacaksın, öyle mi?" diye sordu sinirle bana dönüp. "Sinirlerimi bozma benim, Deniz."

"Açıyor musun şu kapıyı?" diye sordum umursamazca. Kıskan bakalım Özgür efendi. Nasıl oluyormuş, anlarsın.

"Odadaki dolapta sana lazım olacak her şey var. Git üstünü değiştir" dedi. Bir şey demeden geri merdivenleri çıkıp odaya girdim. Dolabı açınca birkaç parça eşofman ve tişört dışında temiz çamaşır ve pet olduğunu da gördüm. Lanet herif! Bu kadar özelime girmek zorunda mıydın acaba?

İhtiyacım yoktu ama en azından o kadar da düşüncesizce davranıp kaçırmamış beni. Allahım, saçmalamaya başladım gene. Dolaptan lazım olan şeyleri alıp odadaki banyoya girdim. Pijamalarımı çıkarıp temiz kıyafetleri üzerime geçirdim. İşimi hallettikten sonra banyodan çıkıp çekmecelerde saçlarımı bağlayabileceğim bir şeyler aramaya başladım. Bir çekmecede toka görünce alıp saçlarımı dağınık bir topuz yaptım.

Çıktığım merdivenleri geri hızla inip Özgüre baktım. Mutfakta yoktu. Dış kapının açık olduğunu görünce dışardadır diyerek ben de çıktım. Hala daha kapının önünde olan köpeği görünce gülümseyerek yanına eğildim.

"Sen nasıl tatlı bir şeysin ya" dedim başını severken. Sanki anlamış gibi başını kaldırıp bana baktı. "Ben seni yerim ya. Çok tatlısın sen. Nerden geldin sen? Hı? Adın ne senin?"

"Duman." Arkamdan gelen sese aldırmadan köpeğin başını sevmeye devam ettim. "Benim köpeğim. Burası da Ömer abinin. Onun bahçıvanı bakıyor burda" diyerek devam etti ama ben de inat edip ona bakmadım. Çektiğim acıları biraz olsun anlasın istiyordum. "Saçlarını neden kestirdin?"

Adını Sen Koy 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin