2. Bölüm

6.8K 549 127
                                    

Mağazadan çıktığında Bahar'ın attığı 'Geldim ben. Masa'dayım' mesajını görüp, direkt Masa Restoran'a yöneldi. Bugün çok fazla ayakta kaldığı için topuklular iyice rahatsız etmeye başlamıştı. Artık oturmak istiyordu.

Her zamanki gibi mekân kalabalıktı. Güzel bir noktada durup, hızlıca etrafı tarayarak Bahar'ı ararken gözleri yine aniden aynı adamla kesişiverdi. Burak Cem Elmaskaya... Orada, kenardaki masalardan birinde yalnız başına oturuyordu. Dudaklarının arasına siyah bir sigara sıkıştırmıştı. Ebru bu sefer gözlerini çekmemeyi başarmıştı. Fakat geç kalmıştı... Şu an yaptığını asıl mağazada yapmış olması gerekiyordu. Bu restoranda böylece ayakta dikilirken iş saatleri içinde değildi sonuçta, adama karşı sorumluluğu yoktu. Fakat bu defa bakışlarını çekemiyordu. Üstelik adam da bakmaktan çekinmiyordu!

Sigarasını dudakları arasından çekip küllüğe bıraktığında bakışları ancak küllüğü buldu. Ebru fırsattan istifade gözlerini ondan ayırıp, bu defa hızla etrafı tarayarak Bahar'ın yerini seçebildi. Acele adımlarla arkadaşının masasına doğru gitti.

"Geciktim, kusura bakma," diyerek masaya oturdu. Bahar karşısında sinsi sinsi sırıtıyordu. Çantasını boştaki sandalyeye bırakırken Bahar'ın derdinin ne olduğunu sormak istercesine kafasını iki yana salladı. "Bu ürkünç sırıtmanı neye borçluyuz?"

"Bugün sette Poyraz Sözer'le tanıştım... Birazcık âşık olmuş olabilirim."

Ebru Bahar'ın kimden bahsettiğini çıkaramayınca sorarcasına kaşlarını çattı. Bahar'sa gözlerini devirdi. "Ya şu dizilerde oynayan çocuk! Arda Güner'in dizisinde karşıt görüşlü olanlardan hani? Uzun boylu, esmerimsi, bıyıklı, sarımtırak bir göz rengi var, bal rengi gibi?"

Ebru hayal meyal çocuğu gözünün önüne getirmeyi başardığında oluşan yüz ifadesi Bahar'ın hoşuna gitmedi. Burun kıvırır gibi "Kızım sen ona oyuncu mu diyorsun? Yan rolün de yan rolü çocuk! Nereden bileyim ben onu?" diyerek çantasından sigara paketini çıkardı. Koca çantasında çakmak avına çıkmışken, Bahar normalde pek içmediği sigaranın paketinden bir tane alıp dudaklarının arasına yerleştirdi. Ebru "Nerede bu ya!" diye söylenerek aramaya devam ederken, Bahar, arkadaşının o çakmağı bulmasının düşük bir ihtimal olduğunu anlayınca etrafına bakındı. Yakınlarda garson göremeyince birkaç masa gerisinde sigara içmekte olan karizmatik adamı gözüne kestirdi. Ebru tam çakmağı bulamadığını söylemek için doğrulurken Bahar'ın ayaklanıp Burak Cem'e doğru ilerlediğini görünce dondu. "Dur!" diye sessizce bağırsa da çoktan geç kalmıştı.

Bahar'ın ağzında bir sigarayla yanı başına kadar geldiğini fark eden Burak Cem, uzaklara diktiği bakışlarını tepesinde duran Bahar'a çevirdi. Bahar her zamanki tatlı tebessümüyle gülümserken, Burak Cem ise aynı ciddiyetini koruyordu.

"Kusura bakmayın, çakmağınızı kullanabilir miyiz?" Bahar rahat bir insandı. Çekingenlik denen illet kendisinde hiç yoktu. İşi gereği sürekli yeni insanlarla tanışmaya ve kısa zamanda samimi olmaya o kadar alışkındı ki, hiç tanımadığı bilmediği insanlarla konuşurken bile arkadaşlarıyla konuşuyormuşçasına özgüvenli olurdu.

Burak Cem çakmağını masadan alıp yavaşça ayağa kalktı. Bahar'ın sigarasını bizzat kendisi yaktı. Bahar ilk dumanını üfleyip gülümseyerek teşekkür ederken, Burak Cem çakmağı Bahar'a uzattı ve gözleri birkaç masa ilerisinde, tam kendisine dönük oturan Ebru'yu buldu. Ebru da bu kez mahcupça gülümsemeyi başardı.

"Hemen getiriyorum," diyerek gidip Ebru'nun sigarasını yakmak istedi Bahar. Lakin Ebru hışımla çakmağı arkadaşının elinden alıp kendi sigarasını yaktı. "Neden garsona söylemedin?" diye sessizce ve mümkün olduğunca çaktırmadan fısıldadıktan sonra çakmağı Bahar'a geri verdi. Bahar ona cevap vermeden Burak Cem'in yanına gitti tekrar.

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin