44. Bölüm

4.9K 545 171
                                    

Etraf o kadar güzeldi ki, Ebru gözünü detaylardan alıp önüne çeviremiyordu. Ilık sayılabilecek bu nisan akşamında, bundan sonraki hayatının en mühim ayrıntılarından biriyle ilgilenecekti. Bu gece Burak'ın tüm aile fertleriyle resmi olarak tanışacaktı.

Elizabeth'le tatsız bir tanışma anısı vardı. Zühre'yle de bu hafta tanışmıştı. Çok da sevmişti onu. Zühre her şeyiyle, Burak'ı hatırlatmıştı Ebru'ya. Burak'ın kardeşiyle çok iyi anlaşmasının nedenini, Zühre'yi tanıyınca görmüştü. İkisi karakter olarak çok uyumlulardı ve birbirlerine benziyorlardı.

Agâh Bey'le olan tanışma merasiminin de çok parlak geçeceğini sanmıyordu. Neyse ki en büyük destekleri hep yanındaydılar. Çocukları, arkadaşları, Orhan Beyler ve nişanlısı... Onlardan güç almak en iyisiydi.

Yanında çocuklarla beraber alçak merdivenlerden çıkarken giriş kapısındaki birkaç kişinin arasında Burak'ı fark edince, onu net olarak görmek ister gibi boynunu kırdı. Burak, Ebru'yu görünce hafifçe el salladı ve kocaman gülümsedi. Ebru onun gülümsemesini görünce istemsizce gülümsemek zorunda kaldı.

Burak geniş merdivenlerden hızlı adımlarla inip tam Ebru'nun önünde durdu. Onun eline nazik bir öpücük bırakırken muzipçe gözlerinin içine baktı. Sonra elini hiç bırakmadan Ebru'yu süzdü. "Eminim ki bunu benden duymaktan bıkmışsındır ama çok güzel görünüyorsun."

"Teşekkür ederim. Böyle bir şeyi duymaktan asla bıkmam... Bugünkü kıyafet seçimimi de kızıma borçluyum."

Ebru sağındaki Derin'e doğru göz kırptı. Burak'ın gülen gözleri hemen Ebru'dan Derin'e kaydı. Derin'in de annesinden geri kalır yanı yoktu. Belki yaşına göre bir çıtır iddialıydı ama yine de cici görüntüsünden ödün vermiyordu.

"Siz de çok güzelsiniz Derin Hanım."

Derin her zamanki şebek sırıtışıyla baktı Burak'a. Burak en son, sürekli kravatını çekiştirip ceketiyle cebelleşen Tolga'ya baktı. Onunla da gülerek tokalaştıktan sonra üçünü de kasrın içinden geçecek şekilde yan tarafa doğru yönlendirdi.

"Gelip alamadığım için tekrar kusura bakma. Son dakika toplantıları... Biliyorum çok can sıkıcı ve bahane olmayan bahaneler ama—"

Ebru, Burak'ın içten özrünü durdurdu hemen. "Yüz kez diledin zaten. Önemli değil. Sorun yok benim açımdan. Hiçbirimiz açısından yok. Hem böylesi daha iyi oldu. Ailenin önce seni görmesi daha iyi."

Burak ona güven verici gözlerle baktı. Beraber davetin asıl yapıldığı yer olan kasrın yan bahçesine çıktılar. Arka fonda çok hoş eski yabancı slow bir parça çalıyordu. Ebru erken geldiğini düşünüyordu ama etraf şimdiden çok kalabalıktı.

"Vay canına! Ne kadar kalabalık," dedi Derin etrafına ilgiyle bakarken. Tam o esnada Burakların geldiğini fark eden Zühre kıyafetinin eteklerini toplayarak hızlı adımlarla onların yanına geldi. Zühre'nin hemen arkasında olan Zümrüt'ü fark eden Tolga altdudağını kemirerek gülümsedi. Zümrüt de aynı şekilde tebessüm etti Tolga'ya.

"Hoş geldiniz! Ne kadar güzel görünüyorsunuz!" Zühre'nin samimi selamına Ebru aynı samimiyetle karşılık vererek ona sarıldı. "Siz de anne kız çok güzel görünüyorsunuz," dedi Zümrüt ve Zühre'ye bakarken. Zühre çaktırmadan Ebru'nun kulağına doğru "Senin tarafın kayınvalidesi sıkıntı olsa da, benim kızım şanslı gibi," diye fısıldadı. Ebru 'halime gülsem mi ağlasam mı bilmiyorum' şeklinde yüzünü buruşturarak kıkırdadı. Burak Zühre'nin ne dediğini duymadığı için çok merak etmişti.

Zühre onları yanlarına gelen eşi Eren'le de tanıştırdı. Grup tam bir sohbete daldıkları esnada kapıdan giren Orhan Bey, Füsun Hanım ve Çağatay, Ebrular hala kapının dibinde olduğu için ilk onları fark ettiler.

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin