22. Bölüm

6.9K 499 257
                                    

Bahar gergin bir şekilde evde volta atarken Kerem kucağındaki küçük kâseden kuruyemiş yiyerek onu izliyordu. Poyraz'ın bugün ilk okuma provasına gittiğini biliyordu. Bugünden sonra artık bu film işi kesinleşirdi. Zaten yüzde doksan ihtimalle olduğunu söylemişti. Olmaması için bir neden yoktu. Sadece Bahar'ın kafasının içinde olmaması için bir neden vardı; o da Zeynep Çınar'dı.

"Deli danalar gibi dönme işine ne zaman son vereceksin? Çünkü iki gündür bunu sürdürüyorsun ve insan geriliyor." Kerem ayaklarını koltuğa uzatarak iyice arkasına yaslandı. Yukarıdan, Harun'un davul pratiği yapmasının sesleri işitiliyordu. Yeni bir albüm kaydı için çalışmaya başlamıştı dünden beri. Kerem sürekli Baharların evindeydi ama Harun da sürekli evde olmasına rağmen normalde gördüğünden daha az görüyordu onu.

"Ben galiba çıldırıyorum Kerem. Ay niye böyle oldum ki ben? Daha dün bir, bugün iki? Neyi kafama taktığımı anlamadım da! Çok saçma yani... Durumlarımız eşit."

Kerem gayet sükûnetli ve ifadesiz bir şekilde kâsenin içinden bir badem çıkarmaya çalışırken "Durumlarınız eşit değil," dedi. Bahar pat diye durup tek ayağını yere vurdu. "Durumlarımız eşit değil! İşte bunu anlatmaya çalışıyorum ben de!" diye hızla fikir değiştirdi. Aslında fikri de buydu zaten.

"Bi kere Zeynep Çınar, benim yakışıklı olduğumdan çok daha güzel ve seksi bir kadın." Yangına körükle giden bu cümlesi Bahar'ın beklediği bir çıkış değildi. O yüzden gözlerini kısıp yüzünü asarak koltukta oturan arkadaşına kötü kötü baktı. Kerem onun ürkütücü bakışlarını yakaladığı an kendini toparlayarak devam etti. "Tabii asıl olay onların daha bir yıl önce falan ayrılmış olması."

"Kerem bana bir şeyler yap! Ben böyle değildim, ne oldu bana? Yaşım ilerledi diye mi böyle oldum? Bu ne trip yani? Her şey olacağına varır deyip geçemiyorum. Kafamın içinde büyüttüm de büyüttüm resmen!"

Bahar adeta panik atak geçiriyormuş gibi kendi ekseni etrafında dönüp ellerini ve kollarını kullanarak abartılı hareketlerle derdini anlatıyordu. Bu halleri Kerem'e de normal gelmiyordu. Keşke ne yapması gerektiğini bilseydi de ona yardım etseydi.

"En azından yapman gerekenin farkındasın. Az daha soğukkanlı ol. Sen mükemmel bir kadınsın Bahar. Eğer Poyraz yaşanan onca şeyden sonra bile seni elinde tutmayı başaramazsa bu onun suçudur. Senin hiçbir hatan olamaz. Madem seni seviyor, o zaman ona göre davranacaktır."

Kerem güven verircesine göz kırpıp gülümsedi. Bahar bu sözlerden sonra biraz sakinleşip Kerem'in ayakucuna oturdu. Biraz sakinleşmiş ama yine de derbeder görüntüsünü koruyan gözlerle Kerem'e baktı. Kerem onun o haline biraz gülmek istiyordu ama bunu yapmaması gerektiğini de bilecek kadar iyi bir arkadaştı.

"Bekâr kalma sürelerim uzadıkça böyle oluyor herhalde. Yeni birini bulduğum an deliriyorum."

"Tamam ama bu delirmelerini kendi içinde tutmaya çalış. Ortada hiçbir şey yokken gidip Poyraz'a patlama, tamam mı?"

Bahar tamam anlamında başını salladı. Sonra koltukta Kerem'e doğru kayıp ona sarıldı. Kollarını onun beline dolayıp başını da göğsüne koydu. Kerem de hemen onu kucakladı. Saçlarını içtenlikle okşadı ve sımsıkı sardı.

İçinden son on günde belki de milyonuncu kez Harun'a küfretti. Anıları yine zihnine doluşurken kalp atışları düzensizleşti. İyi bir arkadaş olduğunu hatırlattı kendine. Bahar'ın şu an Poyraz'a ilgi duyduğunu defalarca tekrar etti. Kendisinin de başka bir kadınla görüşmeye başlamak üzere olduğunu hatırlattı. Böyle hissetmeyi istemiyordu. Neden gitmiyordu ki bu his? Eğer bu böyle olacaksa... Bahar her sarılışında, her gülüşünde, her öpüşünde... Ona aklındakileri söylemeden asla rahat edemezdi. Ama eğer ona aklındakileri söylerse onu kaybedebilirdi. O riskiyse hiç alamazdı.

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin