41. Bölüm

4.8K 517 76
                                    

Ekin, İrfan abisi ve Ekin Bir'le buluşacağı kahve dükkanına girdiğinde onları kenardaki masalardan birinde otururken buldu. İçinden taşan neşe ve heyecanla hızlı adımlar atarak onların yanına gitti. Ekin'in geldiğini görene kadar gülüşen adamlar, Ekin'i görünce bir anda ciddileştiler. Ekin Bir oturduğu yerden kalktı. Ekin onun kendisini öpüp sarılacağını sandı ama onun yerine Ekin Bir "Hoş geldiniz Ekin Hanım," diyerek İrfan abisinin yanına geçip oturdu. Ekin neye uğradığını şaşırsa da gülümsemesini durduramıyordu.

Bunlar kurumsal mı takılıyorlardı?

"Pekâlâ... Hoş bulduk o zaman," diyerek ikilinin karşısına oturdu.

İrfan abisi, Ekin'in fi tarihinden kalma özgeçmişinin sayfalarını masaya yaydığında Ekin şokla kâğıtlara baktı. "Ama bunlar çok eski? Söyleseydiniz de düzenleyip yenisini yollasaydım bari," dedi alayla.

Ekin Bir ellerini masanın üstünde birleştirip ciddiyetle sevdiği kadına baktı. "Eksikleri siz tamamlarsınız Ekin Hanım. Öncelikle bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?"

Ekin de oyuna katılarak, tam ikisini ortalayacak şekilde oturdu koltuğa. Ellerini Ekin Bir gibi birleştirdi. "1982 Aydın doğumluyum. İstanbul'da üniversite kazanana kadar orada yaşadım. '99 senesinde Marmara Üniversitesi'ne geldim. 2003 yılında Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldum. İlk çalıştığım yer Milliyet gazetesiydi. Orada hürmet duyduğum ve sevip saydığım bir üstüm vardı. Kendisi bana hayallerimi gerçekleştirmem için gerekli cesareti verdi. Onun sayesinde gazetedeki iki buçuk yılımdan sonra editör olarak Gece Yayınları'na geçtim. Üç sene öncede burada terfi alıp kurgu bölümünün genel yayın yönetmeni oldum. Bunlar dışında serbest çalıştığım işlerim de oldu. Makale derlemeleri, dergi yazıları gibi bir sürü şey... İki ev arkadaşımla beraber Harbiye'de kalıyorum. O yüzden işe gidip gelmenin benim için çok zor olacağını sanmıyorum. Metroyla çok rahat olacaktır. Zamanımı bir fare gibi yiyen uyuz bir erkek arkadaşım var ama onu da idare edip, her işin üstesinden çok rahat gelebileceğimi düşünüyorum."

Son cümlesinde İrfan abisi artık dayanamamış gülmüştü. Kendisiyle tanıştığı kısma yaptığı atıftan sonra tüm ciddiyetini kaybetmişti adamcağız.

Ekin'in son cümlesi Ekin Bir'in üzerindeyse oldukça ters bir etki yarattı. Anında suratını asıp kaldı. "E aşk olsun buğday tanesi? Ben mi zamanını fare gibi yiyorum? Asıl sen benimkini yiyorsun. Senin yüzünden yazamıyorum bile."

Ekin bir anda masanın üstünden ona doğru eğilip "Ne alaka benim yüzümden yazamaman ya? Ben sana ne yapıyorum?" diye sitem etti kızgınlıkla.

Ekin Bir sesini biraz daha alçaltıp aynı şekilde ona doğru eğildi ve hülyalı bir şekilde Ekin'e bakarken "Çok güzelsin. O yüzden çok dikkatimi dağıtıyorsun," diye mırıldandı. İrfan abi bir kahkaha patlattı artık. İkilinin hali çok komikti.

Ekin, Ekin Bir karşısında şapşal bir şekilde sırıtıyor olsa da yelkenleri suya indirmedi. Geri oturup arkasına yaslandı. İrfan abi toparlanarak "Benim kalkmam gerekecek hemen. Şu işi halledelim de... Primler ve yemek kartı hariç dört bin? Tamam mısın?" diye sordu. İş sözleşmesini Ekin'e uzattı. "Çocuklara da okutursun."

Ekin gülerek sözleşmeyi alıp hızlıca baktı. "İrfan abi Allah aşkına... Seninle beraber çalışıyorum nesini okutacağım onlara? İmzalayayım gitsin işte."

"Sen yine de göster onlara. Bu işler böyledir. Acele etme hem, daha hemen başlamıyoruz. Bundan sonra Elmas Medya bünyesinde çalışacaksın. Haklarını da gör iyice. Özel sigorta bile yapacaklar."

"Vay canına!" dedi Ekin heyecan ve hayretle. "Prim konusu ne peki? Neyden prim alacağım ki?" diye sordu.

İrfan abisi Ekin Bir'e baktı. Ekin Bir de ona bakarken gülümsedi. Gülümsemesi büyürken karşısında oturan Ekin'e döndü.

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin