17. Bölüm

6.6K 555 234
                                    

Paçalarına basa basa yürüdüğü köpekli pijamasıyla ve teki kapalı, teki yarıya kadar açık gözüyle antreye kadar geldi. Kısa bir an için gözlerini ovuşturarak salona baktığında, Burak ve Ebru'yu sarmaş dolaş halde geniş L koltukta uyurken görünce olduğu yerde ses yapmamak için kalakaldı. Burak Ebru'yu kolları arasına çekip göğsüne doğru yatırmıştı. Ebru'nun başı Burak'ın kolunun üstündeydi. Üzerlerine de birileri kalınca bir örtü örtmüştü. Çok yüksek ihtimal Harun sabaha karşı geldiğinde onları öyle bulunca örtmüş olmalıydı. Zira Bahar Poyraz'la konuştuktan sonra gidip direkt yatmıştı. Bıraktığında Ebrular hala salonda oturuyorlardı.

Parmak uçlarına basarak mutfağa devam etti. Bir bardak su içtikten sonra dolabı açtı. Her şeyleri vardı. Mükellef bir kahvaltı edebilirlerdi.

Depresyonunun ilk günü olduğu düşünülürse kendini yemeğe vurmak için mükemmel bir gündü.

Kapıcının bıraktığı ekmeği almak için tekrar sessizce antreye döndü. Sokak kapısını yavaşça aralayıp kutudan ekmeği alacakken kapının biraz ilerisinde yerde oturmuş uyuyan Poyraz'ı görünce "Hi!" diye bağırarak yerinde sıçradı. Bağırmasıyla Poyraz da iç çekerek hızla uyandı ve sersem bir halde etrafına bakındı.

Bahar korkudan küt küt atan kalbini tutarken "Senin ne işin var burada?" diye sordu sessizce. Kapıyı çok az aralık kalacak kadar çekti sesi salona gitmesin diye. Ardından üstündeki komik pijamaları hatırlayarak üstünü kapamaya çalıştı. Ama çok geç kalmıştı.

"Ben şey... ah... başım çatlıyor ya..." derken kafasını ovuşturdu bir eliyle Poyraz. Kafasındaki sızı geçtiği an konuşmaya devam etti. "Sabaha karşı geldim galiba buraya. Söylediklerin beni baya bi sarstı. Gelip seni görmem lazımdı."

Duvara tutunarak yerden kalkarken Bahar bir adım kapıya doğru geriledi. Poyraz biraz kendine gelebildiğinde kan çanağına dönmüş yavru köpek bakışlarını Bahar'a dikti. Bahar onu ilk kez bu kadar dağılmış görüyordu. Ama kendisi de kırgındı. Bu sefer o adım atmayacaktı.

"Her şey için çok özür dilerim Bahar. Sana son günlerde gerçekten çok kötü davrandım. Ne yapsan hak ediyorum. Ama sebebimi biliyorsun. Kıskançlıkla baş etmeye çalışıyorum ve bu çok zor."

"Mesajlarıma dönmüyorsun, aramalarıma cevap vermiyorsun, beni hep erteliyorsun. Kıskanmaman için elimden geleni yaptığım halde."

"Biliyorum! Biliyorum... Ne desen, ne yapsan haklısın. Ben galiba..."

Poyraz savsak iki adımla Bahar'ın önünde bitti. Bahar hüzün dolu mahmur gözleriyle Poyraz'ın gözlerinin içine baktı.

"Ben sana âşık olmuş olabilirim Bahar. Galiba o yüzden saçmalıyorum."

Uykulu gözleri bir anda açılıverdi kulağına ilişen şeyden sonra. Şok içinde Poyraz'a bakarken Poyraz Bahar'a aşkla gülümsedi. "Lütfen affet beni. Söz veriyorum bir daha yapmayacağım. Seni üzmeyeceğim."

Eğilip Bahar'ın dudaklarına kapandığında Bahar hala olan biteni sindirilebilmiş değildi. Sıkı sıkı asıldığı kapı tokmağını tutarken, Poyraz'ın aç baskısı yüzünden geri düşmemeye çalışıyordu. Poyraz'ın öpüşüne alışıp, kafasının içinde bir yerlerde onu affettikten sonra, Poyraz'a karşılık vermeye başladı.

"Sürpriz! Size simit getir—" Asansörden çıkan ve elinde havaya kaldırdığı poşetle kalakalan Kerem, gözlerini Bahar'ın yerleri süpüren pembe pijamasından ve Poyraz'ın dar pantolonundan alamadı. Asansör kapısının küçük buğulu camından, kapının açık olduğunu fark edince sürpriz yaparak kata girmek istemişti ama karşılaşmayı beklediği son manzara buydu.

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin