Ebru bugün aşırı yorulmuştu. Çok yoğun geçmişti günü. Akşam Burak'la buluşacak, ondan sonra da Isırgan'ı izlemeye gidecekti. Harunlara söz vermemiş olsa, Isırgan planını kesin iptal ederdi. Üstelik Başak da gelecekti bu akşam. Gitmezse ona ayrı ayıp olurdu.
Kafasını telefonundan kaldırıp, yaslandığı yerden doğrulduğu esnada, kapıdan giren bir çift gözle kesişti bakışları. Korktuğu an sonunda gerçekleşiyordu.
Neslişah hiçbir şey demeden; mağazaya dahi girmeden, Ebru'ya sadece ufak bir baş işareti vererek onu dışarı çağırdı. Ebru içinden bildiği tüm küfürleri ederken vücudunu dik konuma getirdi. Giydiği şık tulumundaki var olmayan kırışıklıkları düzelterek ağır adımlarla kapıya yürüdü.
Mağazanın önündeki basamakları indiğinde Neslişah'ın kendisini hemen köşede ufak voltalar atarak beklediğini gördü. Bu işi mümkün olduğunca gerilmeden bitirmek istiyordu. Bunun olmasını zaten bekliyordu. Geç bile kalmıştı Neslişah.
Neslişah Ebru'nun geldiğini görür görmez "Ne zamandan beri sürüyor bu şey?" diyerek direkt lafa girdi. Ebru genzini temizleyerek onun yakınına geldi. Ebru'nun topukluları Neslişah'ınkilerden daha yüksekti fakat buna rağmen Neslişah kendisinden bir karış ldaha uzundu.
"Bakın, düşündüğünüz gibi bir şey yok ortada—"
"Burak, sorularına alakasız cevaplar veren insanlardan hiç hoşlanmaz. Onunla da konuşurken böyle misindir?"
Ebru tutuk bir şekilde durdu. Ağzını kapatarak burnundan derin bir nefes alıp verdi. "Sizden boşanmayı istedikten sonra görüştük biz."
"Hmm... Yani ilişkinizin ciddiyete binmesi boşanma kararından sonrası. Peki ya ona bacaklarını aralaman hangi zamana tekabül ediyor? Geçen yıl falan mı?"
"Neslişah Hanım! Sözlerinize dikkat edin yoksa güvenlikten sizi buradan göndermesini isteyeceğim. Herhalde böyle bir çirkinliğin yaşanmasını benden daha çok istemezsiniz."
Neslişah alayla güldü. "Seks diyorum Ebru... İkimiz de kadınız. Birbirimizi kandırmayalım. Bu olan olaylar çok klişe şeyler. Basit bir kadın, zengin bir adamı gözüne kestirir, iki kuyruk sallar ve bu kadar! Dünya bunun örnekleriyle dolu... Beni en çok şaşırtan Burak oldu tabii bu tabloda. Ben onu akıllı zannederdim. Ama çekirdeğine indiğinde her erkek aynı demek ki."
Ebru kırmızı görmüş boğa misaliydi. Neslişah'ın da öyle olduğunu biliyordu. Ama lanet kadın gram çaktırmıyordu duygularını. Kendisi ise açık bir kitap misali her şeyi yüzünden okutuyordu.
"Benim kimseye bir şey salladığım yok Neslişah Hanım. Size ne söylüyorsam doğru. Ben Burak'a o sizden ayrılmaya karar verdikten sonra tamam dedim. Öncesinde tanışıklık dışında bir şey yok. Sadece iki kez mağazaya gidip gelmişti, hepsi bu."
'Bir de yılbaşı gecesi var da, onu bilmesen iyi olur' diye mırıldandı içinden.
Neslişah Ebru'nun ağzından dökülen 'Burak' kelimesini duyduğu an o alaycı yüzü düşmüş ve irkilmişti. Sanki başka bir kadının ağzından, o tonda o sesin döküldüğünü işitmek, tüm bu sürecin en kötü kısmı gibi gelmişti.
"Sonuç olarak biz resmen boşanmadan öncesinde de bu ilişkiniz vardı... Ah... Gerçi ne fark eder ki? Şurada boşanalı kaç ay oldu? Senin için beni bıraktığı apaçık ortada. Ona bir şey yapmışsın. Onu bir şekilde etkilemişsin. Bu onu çalmana yetmiş."
Neslişah'ın gözlerinin yüzde seksen oranla sinirden dolduğunu biliyordu Ebru. Sadece yüzde yirmisi üzüntüden olmalıydı. Bu tarz kadınlar küçük düşeceklerine ölmeyi tercih ederlerdi çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL GÜNLER KULÜBÜ
RomantizmKerem: İyi bir avukat, deli dolu bir insan, mükemmel bir arkadaş. Bahar: Enerjik kişilik, sabırlı karakter, mükemmel bir arkadaş. Çağatay: Keza iyi bir avukat, esrarengiz sempatik, mükemmel bir arkadaş. Ebru: Süper anne, daimi bekar, mükemmel bir ar...