43. Bölüm

5K 538 98
                                    

Kerem, evladının nerede kaldığını aşırı merak eden babalar gibi evinin salonunda volta atıyordu. Bahar'ın bir buçuk saat önce konserden çıkmış ve buraya gelmiş olması gerekiyordu. Lakin hala ortalıklarda yoktu. En son 'Ben biraz rötarlı geleceğim' diye mesaj atmıştı. Ondan sonra Kerem birkaç kez aramıştı fakat yanıt alamamıştı.

Şimdi delirmiş gibi evinin salonunda yürümekten başka bir şey yapamıyordu. O Murat'ı bir eline geçirse neler yapacaktı...

Themis'in bile başını döndürecek kadar bir noktaya ulaştığında, telefonu sehpanın üzerinde titremeye başladı ve Kerem birden durdu. Tanımadığı ama bir yerlerden tanıdık gelen bir numaranın aradığını görür görmez telefonuna uzanıp yanıtladı. "Efendim?" diyerek açtı telefonu.

"Kerem!" diyen Bahar'dı. "Senden ricam, lütfen sakin ol ve beni dinle. Senden bir şey isteyeceğim. Murat'la beraber yine benim de başım biraz belaya girdi. Bir kavgaya karıştık. Etiler karakolundan gelip bizi alman mümkün mü?"

Kerem duyduklarının ardından kendini bir külçe gibi bezgince koltuğa bıraktı. "Şaka yapıyorsun değil mi?" dedi şaşkınlık ve kızgınlık dolu bir sesle.

"Ben şimdi çok konuşamayacağım. Malum, prosedürleri biliyorsun. Bekliyorum tamam mı? Hemen gel."

Kerem sinirle nefes verirken oturduğu yerde iki büklüm oldu. "Geliyorum!" dedikten sonra telefonu kapatıp resmen sehpanın üstüne fırlattı.

***

Bahar nezarethanenin kapısının açılma sesini duyduğunda başını kaldırdı. Memur kapıyı açıp "Siz çıkabilirsiniz," dedi. Bahar adama üstünkörü başını salladıktan sonra onun biraz gerisinde durmakta olan Kerem'e baktı. Fakat Kerem kendisine bakmıyordu. Suratı o kadar asıktı ki... Kerem'i çok nadir böyle görürdü Bahar.

Bahar nezarethaneden çıktığında uzanıp Kerem'in koluna dokunarak onun kendisine bakmasını sağlamaya çalışmak istedi. Ama Kerem kolunu ondan öyle bir kaçırdı ki, Bahar resmen kalbinin parçalandığını hissetti. Memurun arkasından amirin odasına doğru ağır adımlarla ilerlediler.

"Kerem? Bakmayacak mısın bana?" diye fısıldadı Bahar karakol koridorunda yürürken. Kerem bakmadı. Cevap da vermedi.

"Sevgilim lütfen?" dedi bu kez Bahar. Bu yolla şansını denemek istemişti. Kerem bu kez Bahar'a baktı. Ama bakmasaydı... daha iyiydi.

Bahar ifadesini imzalayıp komiserden özgür olduğunu duyana kadar Kerem onunla hiç konuşmadı. Bahar'la ilgili bir şey diyeceği zaman komiserle muhatap oldu yalnızca.

Odadan çıktıklarında Kerem hiç durmadan karakolun çıkışına yöneldi. Adımları o kadar sert ve hızlıydı ki Bahar uzun bacaklarına rağmen yetişmekte güçlük çekiyordu.

Dışarı çıktıklarında daha fazla dayanamayıp Kerem'i kolundan tuttu ve durdurdu. Onun gözlerinin içine baktı üzgün bakışlarıyla.

"Kerem konuşur musun benimle lütfen artık! Murat'ı orada—"

"Sakın Bahar!" diye bağırarak onun lafını kesti Kerem. "Sakın o herifin adını anma şu an yanımda. Sana şu kadar söylüyorum, eğer o adam senin hayatında olmaya devam edecekse ben yokum. Bilmiş ol."

Kerem aynı hızlı adımlarla arabasına yürürken Bahar arkasından şok içinde bakakaldı. Kerem arabasının kilidini uzaktan kumandayla açtığında "Blöf yapıyor," diye mırıldandı. "Ciddi olamaz. Blöf yapıyor."

"Orada duracak mısın, geliyor musun?" diye bağırdı Kerem kendi kapısını açtığında. Bahar artık üzüntüsüne alınganlık eklenmiş bir halde ağır ağır ona doğru ilerledi. Kerem'in yanına binip kapıyı çektiğinde, Kerem arabayı çalıştırmıştı bile.

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin