1 ﻬv

9.3K 266 60
                                    

Kulağıma alarmımın sesi dolduğunda bir prenses edasıyla gerinerek kalktım ve odamdaki banyoya doğru ilerledim. Tüm gece uyuyamamış olduğumdan şişmiş gözlerimi kapayarak yüzümü soğuk suyla buluşturduğumda, aklımdan aylardır beynimde dönüp duran sözleri bir kez daha tekrar ettim. Bu işlemi yaptığım sırada aynada kendimle göz göze gelince ürperdiğimi hissettim, ama durmadım. Hızlı adımlarla masama ilerledim ve sonunda bu sözleri açık çay ile eskitme efekti verdiğim kağıda güzel bir el yazısıyla geçirmeye başladım. Ada bu tarz ince detayları severdi.

"Burhan,
Korkuyorum... seni kaybetmekten. Sensiz yaşadığım her an benim için soğuk bir hiçlik. Bunu sadece kağıda dökebiliyorum çünkü hislerim sana karşı çok yoğun, lütfen beni bırakma... Sana hislerimi sonunda itiraf etmem lazım gibi hissediyorum... Melissa bizi dağ evine götürmeyi teklif ediyor, benimle orada buluş.
-Ada."

Ada'nın el yazısı pek iyi olmadığından fazla özenmeme gerek kalmamış, düz yazı olmadığından benzetmeye çalışırken de vakit kaybetmemiştim. Mektubu siyah, küçük sırt çantamın ön gözüne koydum ve dolabımı açarak bugün ne giyeceğime karar vermek için bakındım. Lacivert kazağım ve siyah pantolonum iş görürdü. Üzerimi değiştirdikten sonra hiçbir şey yemeden evden çıktım.

Normal bir zaman olsaydı okula kadar yürümek beni çok mutlu ederdi ama hem geç kalmıştım hem de hava yağmurluydu. Ortamdaki derin hüzün ve kasvet bana içten içe huzur veriyordu, en azından yalnız olmadığımı biliyordum. Gökyüzü de bana ağlıyordu. Aracıma bindiğimde siyah sırt çantasını yan koltuğuma fırlattım ve şehrin sakin bir kesiminde yaşadığım için sessizce küfrettim. Okula geç kalmam lazımdı. Yollar boş olmasına rağmen yavaş sürdüm ve yaklaştığımda çantamdaki şişe sudan birkaç damla elime dökerek alnımı, boynumu ve ensemi hafifçe ıslattım. Aracı park ettim ve koşturarak binaya girdim. Bahçede ders çalışan birkaç kişiyle göz göze gelmiştik. Geç kalmış imajı vermem iyiydi. Binaya girdiğimizde bizi karşılayan geniş hol beni ilk zamanlardaki gibi büyülemişti.

Tam ortada her biri ikili olmak üzere dört tane kırmızı koltuk vardı ve zemin tıpkı bir satranç tahtası gibi siyah beyazdı, bazı karelerde büyük satranç taşları vardı. Piyonu yemek üzere olan bir vezirin yanından geçtim ve sağa dönerek kişisel dolapların olduğu kısma geldim. Soldaki krem rengi dolaplar arasından Burhan'a ait olanı buldum, ki krem rengi dolabın üzerine yapıştırılmış bir Can Sungur çıkartmasını bulmak zor olmamıştı, bana verdiği anahtarla dolabı açtım ve her şeyi başlatacak olan kağıt parçasını ikiye katlayarak dolabına koydum. Koşuşturarak dersimin olduğu sınıfa ilerledim ve nefes nefese sınıfa girdim.

"Geç kaldığım için özür dilerim hocam," dedim. Neyseki umursayan hocalardan değildi. Merve bana gülümsediğinde ben de gülümsedim. Genelde ön sıralara oturduğumuz için bulmak zor olmamıştı.

Ada ile Merve'nin arasına oturdum ve Aleyna'ya hafifçe yaklaşarak, ki bu Merve'nin üzerine eğilmek de demek oluyordu, "Ee Aleyna kafa dağıtmak için dağ evine gidiyoruz değil mi?" dedim sessizce.

Aleyna derin bir nefes aldı. "Melissa bilmiyorum, bu iyi fikir değil gibi."

"Ben hiç çekemem," dedi Merve, sesi bıkkındı.

"Hadi ya, çok eğleniriz. Benim için." Sesim yüksek değildi ama kısık da sayılmazdı. Sadece en ön sıradan hocanın dikkatini çekmeyecek kadar kısıktı.

Ada hafif somurtuyor olsa da kabul ettiğini belli edercesine, "En yakın arkadaşım olduğun için çok şanslısın," dedi. Oraya her gidişinde çocukluğuna da geri döndüğünü, buna ne kadar ihtiyacı olduğunu biliyordum. Aleyna ise orayı hiçbir zaman çok sevmemişti.

Ders bittiğinde sınıftan çıktık ve geniş hole doğru ilerledik. Koltukların boş olması büyük bir şanstı. Yan gözle Burhan'ın kendi dolabına yürüdüğünü görmüştüm. Gülerek, "Burhan yeni kız arkadaş yapmış, bildiğimizi bilmiyor," dedim. Burhan da beni görmüş olacak ki yanımıza doğru ilerlemeye başlamıştı. "Elindeki mektup sevgilisindendir." Ada Burhan'a bakıp gülümsedi. Burhan mektupta gözlerini gezdirip Ada'ya baktıktan sonra göz kırpınca planımın harika işlediğini anlayıp sırıttım.

"Galiba anladığımızı anladı, çaktırmayalım," dedi Ada gülerek.

"Bugün bence sinemaya gidelim, hem  alışveriş de yaparız," dedi keyifli sesiyle Aleyna.

"Sıkıldım zaten derslerden," dedi yeniden oflayarak Merve.

"Bence şimdi gidelim, zaten bizim yerimize imzalayacak birini buluruz."

"Burhan'a sorayım," dedi Ada ve ayağıya kalktı. "Muhtemelen evet der. Siz arabaya gidin ben geliyorum."

Otoparka indik ve arabada
Ada'nın gelmesini bekledik. Bir süre sonra geldi. "Tamam, ben hallettim," dedi arka koltuğa soluk soluğa binerken. Yüzünde bir şeyi anlamlandırmaya çalışırken hissettiği duygu karmaşası vardı.

Akşam Saati.

Duvardaki saati izliyor ve bir yandan planımı zihnimde bilmem kaçıncı kez canlandırıyordum. İçimdeki buruk yan kendini belli etmeye başlamıştı ama bu kez onu umursamayacaktım. Saat tam onu gösterdiğinde petrol mavisi koltuğumdan kalktım ve yatağımın su yeşili çarşafları arasına girdim. Örtüyü başıma kadar çekerken bu kez rüyamda benliğimi parçalayan parlak bıçaklar görmemeyi diledim.

.thgil dna evol htiw gnimoc era seilfrettuB

Ölümle 7 Gün #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin