T ஓ 愛

256 11 0
                                    

18 Eylül 2016

Ağrısını hafifletmek istercesine başımı geri atıp hafifçe duvara doğru vurdurduğumda bile kafamın içindeki sesler susmak bilmiyordu. İçimde yakılan ağıt, kulaklarımın uğuldamasını sağlıyordu; gözlerim neredeyse görüş kabiliyetini yitirmişti. Zorlukla kapanmış gözlerimi araladığımda önümde dikilen Arya ile göz göze geldim. Hissettiğim ani şaşkınlıkla irkilirken biraz daha kendime gelebilmiştim. Yavaşça şakaklarımı ovuşturarak ona minnetle baktım. Kafamın içindeki sisli dakikalara göre kapatmış olduğum kapı, şu an açıktı. En azından odaya girdiğimde içinde bulunduğum o iç karartıcı durumu görmemişti, yani odaya sonradan girmişti. Dikkatimi yeniden toplamama sevinerek, "Hey," diye mırıldandım.

"Hey," dedi o da sakince. Baş ağrım yaşadığım anlık şaşkınlıktan sonra hafiflemişti ama hala yüzümü buruşturmama sebep olarak kadar büyüktü. "Sorun ne Melissa?"

"İyiyim, sadece kendimi hazırlamam lazım. Buraya her kış geliyoruz ama ilk defa doğum günümde geldik. Tuhaf hissetiriyor." Kafamı öne eğmeden hemen önce onun gülümseyince ortaya çıkan derin gamzelerini görüp bir anlığına tüm acılarımın hafiflediğini hissettim.

Hafifçe omzuma dokundu. "Korkacak bir şey yok, her şey iyi olacak. Dedemizi düşünüyorsan, o da iyileşecek."

Kendimi tutamadan gülümseyerek ona baktım. "Sen aramızdaki en umut dolu, en neşeli insansın... Bunu nasıl beceriyorsun bilmiyorum ama teşekkürler."

Kapıdan doğru yürürken arkasını dönerek bana baktı. "O zaman küçük kardeşine benzemenin vakti gelmiş, Meli. Şimdi ayağa kalk." Bana güç verircesine gülümseyerek odadan çıkarken onun dediğine uyarak ayağa kalktım. Dolaptan elime gelen birkaç parça giysiyi yatağımın üstüne atarken yatağımın bir köşesinde kalmış Arya'nın telefonu dikkatimi çekti. Elimi tam telefona doğru uzatırken arkamdan birinin sarılmasıyla hafifçe sıçradım. Burnuma dolan güzel kokuyla kasılan vücudum gevşerken gelenin kim olduğunu anlamak için arkama dönmeye ihtiyacım yoktu. Zaten biliyordum. "Geldiğini görmemişim, kusura bakma Merve."

"Sorun değil bilerek sessizce girdim zaten..." Kafasını boynuma gömdü. Güneşin etkisiyle iyice sararmış yumuşak saçları boynumu gıdıklıyordu ama bu iyi hissettiriyordu.

Elimdeki telefon titreyerek varlığını belli ettirdiğinde hafifçe Merve'yi ittirdim. Mesaj gelmişti. Garip olan mesaj gelmesi değil, mesajın "aşkım" diye kaydedilmiş bir kişiden gelmiş olmasıydı. Gözlerimi Merve'ye diktim. "Arya'nın sevgilisi mi var?"

Bana şaşkınca baktı. "Sevgilisi mi varmış?" Kalbim hafif bir sancıyla sıkıştı. Ben onun ablasıydım, niye bana söylememiş olabilirdi ki? Benden çekinse bile Merve onunla çok yakındı, ona anlatabilirdi. "Yok, arkadaşlarından biridir," diye söylensem de mesaja tıklamama engel olamadım. Sohbeti yukarı doğru kaydırırken gözlerim yukarıdaki numaraya değdiğinde buz kestim. Bu Cem'in numarasıydı. Kardeşim sevgilimle mi konuşuyordu? Kardeşimin "aşkı" benim sevgilim miydi? Ağzım şaşkınca aralandığında elimdeki telefon yere düştü.

"Neler oluyor, Ay Parçası?" Başımı yavaşça göğsüne çektiğinde zorlukla konuştum. "Arya'yla Cem sevgiliymiş." Cem umurumda bile değildi. Arya, kardeşim, bana bunu nasıl yapabilmişti? Titreyen ellerimle telefonu yerden alıp ona uzattım. Hızlıca konuşmalara göz gezdirdi. Yüzünün her bir köşesinden öfkelendiği belliydi. "Seni aldatmasını geçtim... Bunu kardeşinle yapması... Kardeşine mesaj atması," derken sesi titredi. Telefonu sıktığını bembeyaz kesilmiş parmak boğumlarından anlayabiliyordum. "Bu çok alçakça."

Bir anlık sinirle ayağa kalktım ve elime geçen herhangi bir şeyi duvara fırlattım. Merve beni kendine çekti. "Şşşt, sakin ol. Belki de böylesi daha iyidir, bırak Arya'yla olsun..." Lafını bitirmesine izin vermeden onu sertçe duvara ittim.

Ölümle 7 Gün #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin