Upuzun kuleye baktım. Uzun boyuma rağmen başımı baya kaldırmam gerekmişti.
"Bu mu?" dedi Şinda yorgun bir sesle. Yolumuz yarım saatten uzun sürmüştü.
"Evet bu."
"Ne tarz bir film çekiyoruz biz..." Merve'ye güven verircesine gülümsedim. Herkes bir şeyler demeye başlamıştı ama duymuyordum. Ada önden ilerleyince diğerleri de mecbur arkasından tırmanmaya başladı.
ﻬ
20 Dakika Sonra
"Burası hiç hoşuma gitmedi." Şinda'nın her zamanki mızmızlanmasını umursamadan ezbere bildiğim bu yerin her bir köşesini yine inceledim."Burada bu şeyi çalıştırmaya çalıştırmak çok mu eğlenceli sanıyorsun?" Cüneyt bile sevgilisine tahammül edememiş olacak ki sesi bıkkındı. Elleri kabloların tozundan simsiyah olmuştu. Eh, yıllardan beri dokulunmamıştı ne de olsa.
"Senin nelerden eğlendiğini bilirim Cüneyt."
"Gençler burada bir işimiz var, lütfen." Merve Şinda'nın yanına giderek onu sakinleştirmeye çalıştı.
Cüneyt bir süre daha kablolarla oyalandıktan sonra ışıklar yandı."B-Başardık?" Aniden herkes ayağa fırladı radyodan kesik kesik sesler geliyordu.
"Ora-da ki- var m-mı?
"Buradayız!" Cüneyt heyecan ile bağırıyordu. Herkes sevinç ile gökyüzüne bakarak hayaller kurmaya başlamıştı. Buradan kurtulacaklarına dair.
Cüneyt kablolarla oynamaya devam ederken Şinda'ya yürüdüm. "O kolyeyle bir planın var mı?"
"Göreceksin."
"Adresi vermeyi başardım gelecekler!" Herkes mutlulukla birbirine sarıldı.
"Aleyna görse çok sevindirdi. Özellikle seninle gurur duyardı Cüneyt." Sesim düzdü.
"Evet ama bu sadece benim değil, hepimizin başarısı."
"Yok Cüneytciğim Aleyna görse mutlu olur, sana sarılıp öperdi değil mi?!" Şinda'nın öfkesi o kadar büyüktü ki mutlu hava bir anca kaybolmuştu.
"Şinda konumuz şimdi bu mu?"
Ateşli bir tartışmaya girmişlerdi. Bir anda Şinda kolyeyi Cüneyt'in suratına fırlattı. Yavaşça çıkışa doğru kaydım, Şinda bana yakındı."Biliyor musun eğer ben öleseydim, sen şu an o sürtükle sevişiyor olurdun."
"KES SESİNİ!" Cüneyt'in Şinda'ya göre aniden Şinda'yı itmesiyle Şinda ayağıma takılmıştı, aşağıya düşmek üzereydi ama elime tutunuyordu.
"T-Tutamıyorum!" Sesimde zorlanıyormuşum gibi bir hava vardı ama Şinda çok zayıf biriydi ve ben güçlüydüm.
Şinda'nın yalvaran sesi kulaklarımı doldurdu. "Şu an ölemem lütfen yukarı çekin beni." Elimi çaktırmadan gevşetince giderek aşağıya çekilmeye başladı. Burhan uzanmaya çalışınca tamamen elimi bıraktım. Cüneyt o anın şokundan kurtulup aşağıya baktı. Şinda'ya bağırdı ama herhangi bir karşılık yoktu.
"Hemen aşağıya inmeliyiz." Merve bana sokulmuştu.
"Önce Aleyna şimdi Şinda... Bu nasıl tatil?" Ada sessizliğini bozmuştu. Aşağı inmeye başlayınca Cüneyt de kendine gelerek onla birlikte indi.
"Belki hala yaşıyordur..." Ada bir süre Şinda'nın nabzını dinledikten sonra Cüneyt'e baktı. "Üzgünüm Cüneyt."
Cüneyt'in acı dolu çığlığı tüm ormanda yankılandı. "Yalnız bırakın bizi!"
Burak bir şey demeden ağaçlık alana doğru yürüdü. Ada da arkasından gidiyordu. Uzun uzun Cüneyt'e baktım. Şinda'nın cesedine sarılmış hıçkırarak ağlıyordu. Son kez kuleye tırmanıp etrafa karıştırılmış süsü verdikten sonra eski bir kapüşon buldum. Aleyna'da kullandığım silah hala bendeydi, hala onu kullanabilirdim. Gecenin karanlığına son kez baktım, kapüşonu giyip kafamı kapattım... Cüneyt'in yanından geçtiğimde beni görmüyordu bile. Cem ve Merve muhtemelen eve gitmişti ben ise bunu umursamadan Burhan ve Ada'nın peşinden gittim.
ﻬ
10 Dakika Sonra
Ormanda uzun bir yürüyüşten sonra arkası dönük iki karartı gördüm.
"Kaybolduğumuzu söylemiştim Ada."
"Bu çok saçma," dedi Ada aniden arkasını dönerek. Bir şey demeden silahımı kaldırdım.
Burhan seslendi. "Hey!"
Sesimi kalınlaştırmaya çalışarak, "Yaklaşırsan vururum," dedim.
"Burhan yaklaşma." Ada her an Burhan'ın önüne geçecek gibiydi. Elini tutuyordu.
"Ada sana minik bir sorum var cevabı sana kalmış."
"Sor hadi."
"Kendi canın mı, yoksa Burhan'ınki mi?"
"B-Bu çok saçma." Cevap vermedi.
Üsteleyerek, "Cevap vermezsen ikinizi de vururum," dedim. Sesim çatallıydı ve kalın çıkarmaya çalıştığım için yorulmuştu.
"Onu vuramazsın, beni vur." Ada'nın önüne geçti.
Ada Burhan'ı tekrar arkasına aldı ve gözlerime bakmaya çalıştı. Hava kararmaya başlamıştı ve miyop da eklenince iyice gözlerini sıktı. "Buna izin veremem."
Burhan ani bir hareketle Ada'yı iterek silahı almaya çalıştı ve ben de onu direkt vurdum. Ada hafifçe sıçradıktan sonra bir saniye kadar durakladı, Burhan'a baktı. Burhan çoktan yere yığılmıştı. Titrek bir nefes alarak koşarak kaçmaya başladı.
Artık beni göremezdi. Yüzümü örten maskeyi çıkardım ve Burhan'a baktım. Bunu bilmeye hakkı vardı. Zorlanarak da olsa konuştu.
"Be-Ben... Sana güvenmiştim."
Burhan'a eğildim. "Özür dilerim..."
Gözünden yaş dökülüyordu. Az önceki titrek sesimi sabitlemek için daha net bir sesle konuştum:"Çok özür dilerim." Kalktım. Titreyerek bana bakıyordu. "Sen aramızdaki en umut dolu neşeli insandın... Teşekkür ederim. Ağzından kanlar akmaya başlamıştı.
"Acı çekiyorsun değil mi?"Gökyüzüne bakıyordu. "Artık neye inanacağımı bilmiyorum." İkinci kez tetiği ona doğrulttum ve alnının ortasına sıktım. Havada hoş bir koku vardı. Bir süre yüzünü inceledikten sonra daha fazla vakit kaybetmeden Ada'nın koştuğu yöne koşmaya başladım.
ﻬ
![](https://img.wattpad.com/cover/70342957-288-k777286.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümle 7 Gün #wattys2019
Mystery / ThrillerBir katilin hikayesine ne kadar güvenebilirsin?