U ஓ Two Roses

297 10 3
                                    

17 Temmuz 2017

Ağaçlarla kaplanmış bu ölümcül uçurumun dibinde bir arkadaş grubu vardı. Güneş uçurumun dibindeki gölün üzerinde gezindikçe göl, sanki cenneteymişçesine parlıyordu. Hiçbiri biraz imrenmekten kendini alamıyordu. Sarı, yumuşak gibi görünen ancak düzleştirilmekten yorgun düşmüş saçlara sahip mavi gözlü kız, elindeki ilaç kutusundan çaktırmamaya çalışarak iki üç tane hap aldı. Öyle alışmıştı ki, susuz yutabiliyordu artık. Ve o da gölün yanında olmak, ellerini suyun içine sokmak için her şeyini verirdi.

İskelete dönmüş vücudunu fazla birkaç kiloya sahip zannederek kapamaya çalışıyor, kaderin ona biçtiği rol üzerine savaşmaya gayret bile etmiyordu.

Bitikti.

Bu acılarla kaplanmış küçük kızı izleyen, onunla aynı yaşta ancak çoktan olgunlaşmış siyah düz saçlara sahip bir kız vardı. Koyu, kızıla çalan gözleri ve yılanı andıran bir gülüşü vardı. Her ne kadar avcı gibi görünse de o da bir kurbandı.

Mavi, Yeşil'in kafasını göğsüne yaslamış, bu derin uçurumun ardındaki gölü izliyordu. Sanki binlerce ölüm görmüş, binlerce cesede ev sahipliği yapmış gibi görünen bu göl ilginç bir şekilde, cennetin altından sularının bir birikintisi gibi duruyordu. Göğsünde derin bir sancı hissederken ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Göğsünde yatanın sarı saçları her yere dağılmıştı. Her bir tutamından gelen gül kokusu içini dağlarken, onları tamamen kızıla boyamak istediğini bilmesi onu biraz hüzünlendirdi.

Uçurumun sert bir kayasına sırtını yaslamış, uykusuz görünen kahverengi saçlı yüzünde benler olan genç de önündeki bu eşsiz doğa manzarasını izliyordu. Belki de o gölün kıyısında olsa, birkaç dakika bile olsa uyuyabilirdi. Yorgunluktan vücudu öyle bitmişti ki, kapanan gözlerinin kabus görmediği birkaç dakika, onun için cennet gibiydi. Onun bu halinden derin bir üzüntü duyan, amber renkli gözlere ve sarı kıvırcık saçlara sahip olan kız nazikçe oğlanın kafasını kucağına yatırdı. Narin hareketlerle masaj yaparken bunun işe yaramasını dilemekten başka çaresi yoktu.

Arkadaşı gözlerinin önünde acı çekiyordu.

Kalbindeki kurşunları saklarken kanayarak öleceğinden habersizdi.

Yeşil başını Mavi'nin göğsünden kaldırmıştı. Mavi gözlü, kaybolmuş bir ruha sahiplik eden kız, güneşin ışığını yansıtan yeşil gözlere daha önce kimseye bakmadığı sıcaklıkla baktıktan sonra utanarak onun eline elini yaklaştırdı. İkisi de birbirlerine baktıklarında aynanın kırık bir parçasında saklı kalmış taraflarını görüyorlardı. Onlar, belki de bu hikaye yerine çok uzaklarda, birbirlerinin kollarında mutlu olmayı istiyorlardı ama Mavi Yeşil'in sevgisine inanmadı. Platonik bir aşkın kanlı pençesinde olduğunu düşünüyordu. Onu unutması gerektiğinin farkındaydı ama bu onu gün geçtikçe öldürüyordu. Dışa vuramadıkları, içinde taşarak onu boğuyordu.

Gözlüklü, kumral saçlarının ucu güneşten dolayı açılarak sarıya dönmüş çocuk, herkesin kurban olarak gördüğü kıza kenetlenmişti. O, avcı olmak istiyordu ve ilk işi kendine bir kurban bulmak olmuştu. Onun ürkek, çekingen tavırlarını küçümsemeyle izliyor; en yalnız anlarında ağlaması için bir omuz oluyordu.

O sosyal, canlı kızı gün geçtikçe öldürerek bir katil olmanın hazzına varıyordu.

Siyah saçlı kız, sevgilisinin bakışlarının ucundaki kurbanı süzmekten geri kalamadı. İçindeki nefret yavaşça dışına yayılırken, herkesin nefreti onu ayakta tutan tek şeydi. Geçmişte çok kırılmış istediği kişiyi bile sevememişti. Aslında kurbanla aynı kaderi paylaştığını biliyor, onu seviyordu. Ve şimdi aynısını diğerlerine yapıyordu. Kurtarıcı gibi görünüp insanların arkasından bıçaklamak... Belki de bu onun Mavi'yle tek ortak noktasıydı. Peki bir gün kendi yalanlarına kendileri düşmeyecekler miydi?

Ölümle 7 Gün #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin