21ﻬr

1K 64 6
                                    

Uyuyabileceğimi sanarak hata etmiştim. Gözlerimi kocaman ateşe dikip düşünüyordum. Aniden Ada taşın üzerinden kalktı ve ellerini ateşe doğru uzattı. Gözleri parıldıyor, sanki içindeki her şey yanıyormuş izlenimi veriyordu. Sessizliği bozan o oldu.

"Üşüyorum."

"B-Ben de..." Fiziksel üşümeye çare bulabilsek de ruhsal olarak buz kesmeye çare bulamıyorduk. Merve uyurken bedenime sardığı kollarını daha da sıktı. Belki de... Bulabiliyorduk?

Kafamı öne eğip Ada'ya bakmamaya çalıştım. Sonunda göğsümdeki baskıya dayanamayacak hale geldiğimde başımı Merve'nin göğsüne iyice yaslayarak tekrardan uyumayı denedim. O sırada Ada'nın soğuktan çatallaşmış sesini duydum ama tuhaf olan sözlerinin kulağa ses tonundan daha soğuk gelmesiydi. "Değdi mi bari?"

Gözlerimi açıp ona baktım. "Ne değdi mi?"

"Ne olduğunu biliyorsun. Değdi mi?

"Seni anlamıyorum." Ona bakmayı kestim.

"Kardeşlerinin intikamını böyle alacağını mı sanıyorsun?" Bana dik dik bakan gözlerini hala hissediyordum.

"Saçmalıyorsun Ada. Üç yıl oldu... Artık ben..."

"Boşversene. Kaybedecek bir şeyin yok sanıyorsun. Ailendeki herkesi kaybettin. Şimdi de her şeyin seninle gittiğinden emin olmak için yanında bizi de götürüyorsun. Peki neden?"

"Ada..."

"Aptal bir şaka yüzünden."

Artık ben de onun gözlerine bakıyordum. "Aptal bir şaka dediğiniz şeyin kardeşimi öldürdüğünü hatırlatırım Ada. Ayrıca o olay diğerinin de depresyona girip intihar etmesine sebep oldu."

"Eğer onların sorunlarını dinleyip daha iyi ablalık etseydin bunlar olmazdı."

"Sen ablalığıma laf edemezsin."

Umursamadan devam etti. "Hadi biz kardeşlerini "öldürdük" peki ya Burhan?"

Merve'ye sokuldum ve Ada'ya bakmadan cevabımı verdim.
"Sen onun arkadaşlığını hak etmedin Ada. Burada onun ölümüne neden olan biri varsa o sensin." Ada'nın gözlerini kapadığını gördüğümde konuşmama devam ettim. "Birisi için canını dahi vermeye razı olabilirsin. Ama o sana aynı şekilde hazır değilse, bir hiçsindir. İşte Burhan bu yüzden son anlarını yaşarken bile senin yanında bir hiç gibi hissetti. Sen onu terk ettin."

Ada aniden ayağa kalktı. Gözlerinin içindeki yangın büyüyerek tüm gözlerini kaplamıştı. Öfkeyle eline bir taş alıp bana fırlatmaya hazırlanınca hafif bir çığlık atmamla Merve korkuyla kalkıp kendini kenara attı. Cem koşarak Ada'nın bileğini kavradı. Yüzümde yamuk bir gülümseme ile ona baktım.

"O bir şeytan!"

"Ada lütfen... Yardımcı olmuyor böyle davranman," dedi Cem Ada'yı sakinleştirmeye çalışarak.

"Görüyorsunuz işte," diyerek araya girdim. "Eline geçirdiği ilk fırsatta beni öldürmekte kararlı..." Ada Cem'in tuttuğu bileği hışımla çekerek Cem'i uzağa itti. Arkasını dönmüştü.

O hafif topallarken çok kibirli bir eda ile onu taşlarcasına konuştum. "Öldürmek bazen bir içgüdü, bazen tehlikeli bir sanattır."

Merve beni elimden çekerek yanına oturttu. "Şu anki durumumuz korkunç. Uyumaktan başka seçeneğimiz yok."

Cem Ada'ya korkarak bakıyordu. Ondan şüphelendiğini belli etmemeye çalışıyordu ama yüzeysel insanların her zaman duygularını yansıttığını düşünmüşümdür. Merve yanağımı yavaşça okşadığında tüm dikkatimi onun yeşil gözlerine verdim. Camsı gözlerine her baktığımda masumiyetimden parçalar görüyordum.

Hissetmek en büyük zayıflıktır ama ona baktıkça hissetmek istiyordum.

Belki de aşk dedikleri şey buydu. Birisi için iyi biri veya kötü biri olabiliyorsan... Aşıksındır. Ada'nın bize en uzak noktada ateşi izlediğini görürken gözlerim bugün defalarca kez yaptığı gibi uykuyla dolmuştu. İnsan olmak böyle bir şeydi işte planlarımı keskin bıçak darbeleriyle ortaya koyarak herkese, her şeye meydan okurken bile bir yandan uykuya muhtaç olarak kadar zayıftık.

Ölümle 7 Gün #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin