Merve.
Gerçek son. Final - 18 Şubat 2019
Daha önce birçok kez, acaba hiç dışardaki zalim dünyadan korkmadan el ele tutuşabilir miyiz diye düşünmüştüm. Defalarca kez rüyalarımda binlerce farklı sonumuzu görmüştüm, hepsinde de nedeni birbirimizdik ama böyle olacağını düşünmemiştim. Bana bakmıyor, ben yokmuşum gibi davranıyor, büyük bir sükunet içerisinde gökyüzünü izliyordu. Tıpkı ölüme giden bir mahkum gibi. Ona bakarak derin bir iç çektim. Peki aşk saklama arzusu muydu? Yoksa serbest bırakma içgüdüsü mü?
Dudakları aralandı. "Ben bir canavarım..." Yüzündeki yumuşama hemen farkedilebiliyordu, gözlerini hızlıca yumup geri açtı.
"İyi misin?" Titreyen sesime engel olamamıştım. Durup gözlerindeki tanımayamadığım soğukluğa baktım. Sonunda o da şimdi soğuk bir buzu andıran mavilerini yeşillerime dikti.
"Bundan öncesinde olan ve sonrasında olacak her şey için özür dilerim. Lütfen sadece..." Yutkundu ve gözlerini aşağılara indirdi. "Kaç."
Daha az önce boğulmak üzere olan birinin, karaya çıktığı an aldığı gibiydi nefesleri. Düzensiz, heyecanlı ve telaşlı. Gözlerimdeki korkuyu gizleyemeyerek ona baktığımda sıcak tenini tenimden çekip boğazına götürdü ve zorlukla mırıldandı. "Gidelim."
Ada'nın bulunduğu "bahçeye adımlarken ona hüzünle baktım. Delirmiş gibiydi ve kafasını hiç durmayacakmış gibi büyük ve yaşlı bir leylak ağacına vuruyordu. Kanlar elmacık kemiklerinden süzülerek çenesinden damlıyordu, güneşin vurduğu ağacın dallarında koyu rengiyle parlıyordu.
Onu durdurmak istesem de sanki hareketlerime ve uzuvlarıma hakim değildim, bir adım bile atamıyordum.
Melissa onuştu, sesinde sadece anlık ölüm ve yorgunluk hakimdi. "Ada?" Sesi sorgulayıcıydı. Ada durmadan kafasını ağaca vuruyordu. Onu durdurmak istediği belli edercesine öne adımladı. "Ada, alnın kanıyor dur artık."
Ada cevap vermiyor, sadece boş gözlerle ağaca bakıyor ve kafasını vurmaya devam ediyordu. Olayın aciliyetini anlayınca Ada'yı geriye çekip onu gözlerine baktırmaya çalışsa bile o, ona bakmıyordu.
Hepimiz neler olacağını az çok tahmin ediyorduk, tabii ben bu tahminlerin yanlış olduğunu biliyordum. Sevdiğim kızın tüm arkadaşlarından sonra en yakın arkadaşını da öldürüp kendini kapattığı, tımarhaneye benzeyen odasında ölümü beklerken vicdan azabından erimesini izleyemezdim. Ama buna engel olurken, son vedamı ona daha önce vermediğim bir şeyi bahşederek yapmalıydım.
Melissa yüzünü buruşturarak Ada'ya sert bir tokat attı. Artık Ada Melissa'ya bakıyor ve bizi duyuyor gibi görünüyordu ama gözlerindeki boşluk hala yerli yerinde duruyordu.
Yanağını tutarak, "Sıra bende değil mi?" dedi. Sesi duygusuzdu. Kehribar rengi gözleri iyice keskinleşmişti. "O zaman bunu sormak zorundayım..."
"Neyi sormak zorundasın?"
Yüzünü olduğundan daha şeytani gösteren gülüşü ile bana baktığında titredim. Bu o değildi. "Bu işte Merve'nin parmağı yok mu sanıyorsun?"
Korkuyla birkaç adım yaklaştığımda, şaşkınlıktan iyice açılmış gözlerim Melissa'nın kafasını aniden çevirmesiyle onunkilerle buluştu. O keskinlik beni durdurdu.
"Melissa?" Sesimin titremesine engel olamıyordum.
"Neden?" Sesinde bir kızgınlık yoktu. Kalbinin kırık parçalarını tutabilecekmiş gibi sol elini kalbinin olduğu yere, en başından beri olması gereken yere koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümle 7 Gün #wattys2019
Misterio / SuspensoBir katilin hikayesine ne kadar güvenebilirsin?