SVT/9

22.9K 899 47
                                    

Telefonun zil sesiyle uyandım. Elimi uzatıp telefonu alınca telefonda  ANNEM! yazısını gördüm. Telefonu hemen kulağıma götürüp konuşmaya başladım.

" Aloo" dedim.

"yavrum nasılsın?"
"İyiyim anne sen nasılsın?" 

"iyiyim nasıl olayım seni özlüyorum." 

"Ben de seni özledim ballı çöreğim. En kısa zamanda döneceğim."...


Annemle konuşmam bittikten sonra yataktan yavaşca kalkıp banyoya gittim. Aynaya bakınca korkup geriye doğru gittim. Bu ne be Bloody Mary gibi. Ben gece nasıl uyudum böyl?. Makyajım yüzüme dağılmış, saçım yumak gibi olup kabarmış. Öcü gibi olmuşum.

Hemen duşa girdim ve iyice yıkandıktan sonra bornozumla odama gittim. Dolabımı açınca çok kararsız kaldım ve yatağıma oturdum. Biraz düşündükten sonra aklıma geldi. Pudra rengi kısa olan kazağımın altına siyah pantolon ve spor ayakkabımı giydim. Saçlarımı düz haliyle bıraktım ve çok sade makyaj yaptım. Hazırdım. Ne yapsam? Diye düşündüm ve dışarıda kahvaltı yapmaya karar verdim. Yanıma bilgisayarımı da aldım çünkü bir yandan kahvaltı yapıp bir yandan da konuşulanları not tutup mail yoluyla ilgili makamları bilgilendirecektim.

Evin kapısından çıkıp biraz yürüdüm. Caddeye gelince kahvaltı için yer bakındım. Bulunca dükkana doğru ilerledim. Içeriye girince ortadaki masalardan birine oturdum. Gayet iyi bir yerdi. Içerisi mor ve beyazla dizayn edilmişti. Duvarda burda yapılan kutlamalarda çekilmiş fotoğraflar vardı. Sıcakkanlı bir yerdi. Hoşuma gitmedi değil.

Önüme dönünce bana 32 diş sırıtan garsonu gördüm. Bu bölgedeki erkeklerin de maşallahı vardı. hepsi birbirinden yakışıklıydı. bunları düşünürken de bir yandan bilgisayarımı açıyordum.

"Buyrun efendim ne alırdınız? " dedi hala bana sırıtan adam. 

"Kahvaltı tabağı lütfen"

"Hemen geliyor" dedi ve gitti. Kafamı önüme çevirince Toprak'ın benim yanıma geldiğini gördüm. Allah Allah neden buradaydı ki? Niye benim yanıma geliyordu?

"Selamun aleyküm Ömür Hanım! "

" Aleykümselam Toprak bey!" dedim.imali imalı bakarken Ben ona bakarken beyimiz karşıma oturup  garsona "Serpme yapın kahvaltıyı lütfen" dedi. Ona bön bön bakmaya başladım. Bana gülümseyince tepkisiz bir şekilde ona bakmaya devam ettim.

"Fazla bakma gözlerin bozulur" dedi ukala.
"Merak etme bozulmaz. Hem bakacak olsam garsona bakardım sana değil. " dedim sakin olmaya çaışarak.

" Hangi garson? Ne garsonu? Niye bakacakmışsın sen garsona? " diye soruları dizmeye başladı kaba sesiyle. 

" Sa. Na. Ne" dedim vurgu yaparak. Onu ne ilgilendiriyordu.

"Banane de. Sonuçta arkadaşım sayılırsın sonradan üzülme diye söylüyorum" dedi.

"Neyse tamam boşver. Öylesine dedim zaten. Sen buraya niye geldin?" dedim.

"Canım istedi."

"Canın isteyince her istediğini yapıyor musun sen ağa bozuntusu seni?" Yine sinirlerime hakim olamamıştım. O da sinirlenmişti sanırım çünkü yine damarları gözüküyordu.

"Benimle konuşurken kelimelerini seç de konuş."

"Neden özelliğin ne? Eğer saygıdan bahsediyorsan ben sana fazla bile dayandım. Bence sen de gerektiğinde ağzının payını almaya alışmalısın." dedim. Kurduğum cümle hoşuma gitmişti.

"Öyle mi?" dedi ima yaparak.

"Evet " dedim ve garson yolu beklemeye başladım. Acıkmıştım. Tam  önümeki açık bilgisayara not yazacakken yanıma geldi. Ben de onun gelmesi ile sakince ona dönüp bilgisayarı kapattım. 

"Kalk" dedi

" Emirler falan nesin sen zorba mı?"

" Benim sabrımı sınama kalk."

" Hayır" dedim ve masaya döndüm.

Kolumdan tutup beni zorla kaldırmaya çalıştı. Yine çok sinirlenmişti ve benim direnmemin bir anlamı yoktu buna daha çok sinirlenecekti. Rezil de olmak istemiyordum.

Bu adam gerçek bir sinir hastasıydı. Yardıma ihtiyacı vardı. 



SAVCI VE TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin