SVT/35

8.7K 297 20
                                    

Kaç gündür ofiste yatmaktan belim tutulmuştu. Bir kere bile aramamıştı. Bu duruma ne kadar çok canım sıkılsa da taviz vermeyecektim. Fazlasıyla yüz buluyordu çünkü.

Bir süre kafa dinlemek için Mardin'e gidecektim. Hem oraları kontrol ederim hem de bizimkilerle özlem gideririm diye düşündüm. Çok özlemiştim onları.

Şirketten çıkıp arabama bindim. Eve uğrayıp birkaç kıyafet alacaktım.
Müziğin sesini yükseltip, hızlandım. Kısa bir sürede eve varmıştım.

Eve girince ilk önce etrafa baktım. Ses seda yoktu. Işteydi herhalde.
Hemen yatak odasına geçip dolabı açtım. Çantayı çıkartıp içine işime yarayacak birkaç şey koydum. Ev Hala bıraktığım gibiydi. Hiçbir şeye dokunmamıştı. Çantayı alıp odadan çıktım. Kapının oraya gittiğimde banyodaki eşyalarımı  almadığımı farkettim. Banyoya geri dönüp onları da çantama koydum. Banyodan çıkacağım sırada Ömür ile karşılaştım.

"Toprak " dedi. Gözlerinin büyümesinden şaşırdığını anlamıştım.

"Efendim?" Dedim kaşımı kaldırarak

"Kaç gündür yoktun şaşırdım." Dedi

" Neyse ben gidiyorum." Dedim.

"Nereye gidiyorsun?" Diye sordu.

"Mardin'e" dedim ve gitmeye yeltendim.

Beni kendine çekip dudaklarıma öpücük kondurdu.

"Özür dilerim." Dedi

" Şuan bu durumu konuşmanın sırası değil " dedim.

"Uzaksın " dedi gözlerimin içine bakarak.

"Hemen yumuşamamı mı bekliyorsun?" Dedim kaşlarımı çatarak.

"Sen de haklısın" dedi.

Şuan onu göğsüme gömmek istiyordum ama bu sefer taviz vermeyecektim. Bir şeylerden yüz bulup aynı şeyleri tekrarlıyordu her zaman adımları ben atıyordum. Onun da çabalaması gerekiyordu. Belki de olmaması gereken şeyleri yapmıştım, kendimden fazla taviz vermiştim. Beni kendim olmaya zorluyordu. Sınırlarımı zorlayıp beni çileden çıkartıyordu.

Evden bir hışımla çıkıp arabaya bindim. Nereye varacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Ne düşünmem gerekiyordu, ne yapmam gerekiyordu? Bu belirsizlikler beni nereye götürecekti? Hayatım istediğim gibi ilerlemiyordu. Belki de baştan kurmam gerekiyordu düzenimi. Buna karar vermek için elimi çabuk tutmalıydım. Hem kendimi hem de onu düşünmeliydim. Uzaklaşmak en hayırlısı olacaktı sanırım.

2 GÜN SONRA

Konakta oturmuş kahvemi yudumluyordum. Bir yandan da kardeşim olup biteni anlatıyordu. Aklım 1000 parçaya bölünmüştü.
Kardeşimin söylediklerini telefonumun zil sesi kesti.

"Efendim."

"Toprak'ım Mardin'e gelmişsin yanımıza uğramıyorsun."

Telefonu indirip ekrana baktım.
Gözlerim parlamıştır diye umuyorum.

"Kardeşim hemen geleyim neredesiniz?"

"Genellikle gittiğimiz yer. Seni bekliyoruz gel hemen"

Telefonu kapatıp üzerime rahat bir şeyler giymek için odama gittim. Üzerimi hızlıca giyip aşağıya indim.

"Hay aksi yaa!" Araba anahtarlarımı odada unutmuştum. Hızlıca merdivenleri çıktım birtakım sesler yüzünden yavaş ilerleyip dinledim.

"Toprak bana kalacak demiştim. O benim kimseye yar olmaz. 15 senedir gönlümde. Onunla büyüdüm ben. Allah bana sabır verdi bekledim bekledim ve sonunda anne sonunda o benim olabilir."

"Saçmasapan konuşma Belgin o senin abin gibi. Beni nasıl böyle konularına dahil edebilirsin. Utanıyorum Senden. Git kendini topla gel."

Duyduklarım beni şaşırtmıştı. Bunca yıl kuzenim kardeşim bildiğim kız bana yanıktı. Ne kendime ne ona yakıştırabiliyordum. Hem bu kuzenlerim neden hep benden hoşlanıyorlardı? Hem Rojda hem Belgin. Daha bilmediklerim de vardır.

Olabildiğince hız yapıp bizimkilerin yanına geldim. Herzamanki gibi aynı yerde oturuyorlardı. Çocukluktan beri bu tepe nelere şahit olmuştu. Her sırrı her detayı bilen bir tepe. Daha ne olsun ki.

Masayı hazırlamış beni bekliyorlardı. Gece uzun olacaktı hatta sabaha bile kayabilirdi.

"Ohoo kardeşim. Hosgelmişsen"

'Hoşbulduk." Dedim içten gülümseyerek

Gel otur da başlayalım dedi Servan.

3 kişiydik okulda da dışarda da hiç ayrılmazdık. Her şeyi birlikte yapardık. Güzel günlerdi. Keşke hep öyle kalsaydık. Böyle sorumluluklarımız olmazdı öyleyken.

"Kardeşim Mardin'de konağın mı battı. Bu ne hal?"

"Evlilik meseleleri can sıkıyor."

"Oğlum sen bu hale gelecek adam mısın? Ne gerekiyorsa yap kendini düzelt."

"Ne yapacağımı inan ben de bilmiyorum kardeşim."

"Uzun zamandır seni böyle görmüyordum. Iz kalmasın yine?"

"O kadar büyük bir şey değil inan."

"Öyle diyorsan tabi."

Sabaha kadar muhabbet ettik. Yılların acısını bir güzel hallettik. Bir yandan da şişelerin dibini görüyorduk sürekli. Artık dokunmaya başlamıştı derken telefon çaldı.

"Efendim Baba."

"Yine ortalığı karıştırdın buraya gel çabuk."

Yine ne yaptım da neyi karıştırdım? Benden habersiz her şey ilerliyordu maşallah. Adamın sinirlerini bozuyorlardı. Başka bildikleri bir şey yok zaten.

"Kardeşim ben kalkıyorum. Evi karıştırmışım yine ."

"Arayı soğutma."

"Tamam tamam."

Hafif sendeleyerek arabaya bindim. Daha çabuk gideyim diye gazı kökledim. Telefonuma gelen mesajın sesini duyunca elime aldım. Ömür mesaj atmıştı.

"Sen ne yap..."

Mesajı okurken kafamı kaldırdım ve tırın üzerime doğru geldiğini gördüm. Sanırım farketmek için biraz geç kalmıştım....


SAVCI VE TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin