SVT/18

16.6K 631 88
                                    

Ayağıma basan adama dik dik baktım. Bu niye ayağıma basmıştı ki?Tam da telefon kapanırken bağırmıştım. Kim bilir bizimkiler neler düşünmüştür?Lanet olsun bu adamların hepsine.

"Güzelim rahat dur çok tahrik edicisin." deyip pis pis güldü. Normal bir şekilde karşıma çıkmış olsa beğenirdim ama şu durumda hiç de çekici gelmiyordu.

" Sen kiminle uğraştığını bilmiyorsun. Bırak beni. Adi herifler hep sizin gibi korkaklar yüzünden kadınlar toplumda zayıf konumda zannediliyor. Yüreğin yiyorsa bırak beni de karşıma geç. Adam ol biraz adam. Seni süründüreceğim. Hapisten çıkamayacak..." cümlem yarıda kesilmişti çünkü ağzıma bant yapıştırdı. Hayvan, o oradan nasıl çıkacak şimdi? Allah'ım sen beni nelerle sınıyorsun yarabbim?

"Kendine çok güvenme istersen. senin kozların varsa benim de var. seni yakamam belki ama müstakbel kocanı yakarım. Kocan benim içimi yaktı ben de onun içini yakacağım. " dedi ve gözlerini yere sabitledi.

Siyah kısık gözleri, siyah orta boy saçları ve kumral teniyle her kızı etkileyebilecek türden bir adamdı. bu durumda bile analiz yapabiliyordum helal olsun bana ne diyeyim.

"Beni biraz daha öyle süzmeye devam edersen alıp seni evime götüreceğim. Gerisi Allah Kerim" diyip göz kırptı.

 Ağzımdaki banttan dolayı bir şey  söyleyemiyordum. Ah bir konuşabilsem neler diyecektim de.

"ııı-ııı ıııııııı ıııııııııı" saçma bir şeyler diyerek debelenmeye başladım. Ben artık sakin bir yaşam sürmek istiyordum. Resmen kitap hayatı yaşıyordum. Bütün hayatım kitap olabilirdi yani.

"Toprak evlenmenizi nasıl bekliyor? Yoksa bekleyemedi mi?" ne diyordu bu adam. Sinirlerimi fazlasıyla bozmuştu zaten.

Ağzımdaki bantı biranda çekip alınca tekrar bir çığlık koptu dudaklarımdan. Benim çığlık atmamla bulunduğumuz yerin kapısı biranda kırıldı ve gözlerimiz buluştu. Kahretsin ki yabancı adam da bana fazlasıyla çok yakındı.

TOPRAK'TAN

Sinir küpü olmuş bir halde adamlarımı toplatıp karşıma diktim.

"Bana o adi herifi ve hanımağanızı bulun. Derhal" diye bağırdım. Hepsi başlarıyla onaylayıp yola çıktılar. Ben de kendi arabama binip yollarda aramaya başladım.

Telefonum çalınca ekrana bakmadan açtım.

" Ne var?"

" Abi şüpheli birkaç yer bulduk sana adresleri mesaj atıyorum." der demez telefonu kapattım. Mesaj hemen gelmişti. 5 tane adres yollamıştı. Hızlıca hepsine bakacaktım. Kaybedecek zamanım yoktu. Kuzuyu kaplanla yalnız bırakamazdım.

İlk adresteki depoya hızlıca girdiğimde içeride mal alışverişi vardı. Onları es geçip depodan çıktım. Sinirle saçlarımı karıştırıp arabaya bindim. Sigaramı dudaklarıma götürüp derin bir nefes çektim. Beni rahatlatan nadir şeylerden biriydi sadece.

Sigaramı dudaklarımın arasına kıstırıp direksiyonu sıkıca kavradım. İkinci depoya hızlıca gittim. Depolar arasında fazla uzaklık yoktu. Bu depoya kapıyı kırarak girdiğimiz için çok az bir zaman kaybı yaşamıştık. Bu depoda da pazarlama vardı. İnsanların yaptığı iğrençlikleri göz ardı edip depodan çıktım. Yarabbim bu kız neredeydi? Umudumu kaybetmeyecektim ben ağaydım. Kimse benden kaçamazdı.

Üçüncü depoya da zorla girecektik anlaşılan. Burada bir şeyler vardı çünkü kapıdaki adamlar beni görünce kaçmıştı. Adamlarım kapıyı balyozla kırdı. Kırar kırmaz içeriye daldım.

Aha!  

Gözlerimiz birleşmişti.

ÖMÜR'DEN

Gözleri beni yakıp geçmişti. İnşallah yanlış anlamamıştır diye gözlerimi kapatıp, içimden dua ediyordum. Hemen yanımdan bir yumruk ve inleme sesi gelince, korkuyla gözlerimi hafifçe araladım. Toprak tek elini burnuna sürtüp yerdeki pisliğe bakıyordu. Adamlarına eliyle işaret verdi ve adamları yabancı adamı dışarıya taşıdılar.

Toprak bana ateş saçan gözleriyle döndü ve biranda gözlerinin kahvesi yumuşadı. Bana şefkatle yaklaşıp elimi ve ayaklarımı çözdü. İplerden kurtulur kurtulmaz Toprak'ın boynuna atladım.

"Teşekkür ederim." diyip yanağına bir buse kondurdum. O, şaşkınlıkla irileşen gözleriyle bana bakıp güzel gülümsemesinden bana bahşetti.

" yoksa SAVCIMIZ kendini kurtaramadı mı?" onun dedikleriyle ağzım 'o' şeklini aldı ve hemen boynundan ayrıldım.

" N... Ne savcısı be" dedim kekeleyerek. Lanet olsun nasıl olurdu? Tabi yaa adam kocakoca şehre hükmediyordu seni mi öğrenemeyecekti Ömür? Eee o zaman benimle evlenmekten vazgeçer. Sonuçta onun için risk taşıyordum.

" Salak mıyım dilemma ben? Evleneceğim kadını nasıl bilmeyeyim?" dedi.

" savcıların da çaresiz anları vardır. Her mesleğin bir zorluğu var sonuçta. Karşıma geçseydi şuanda bu durumda olmazdım ama kaçırıldım. Herneyse öğrendin işte. Bitmiştir herhalde her şey. Yani evlilik falan" dedim dik dik bakarak.  Hâla depodaydık. 

" Yoo niye vazgeçeyim ki zaten evlenince işini bırakacaksın." dedikleriyle beynimden vuruldum resmen.

" Nasıl ya? saçmasapan konuşma. Seni sevdiğim için evlenmiyorum seninle ben herhalde. Ben senin nasıl işine yarıyorsam sen de benim işime yarayacaksın. Araştırmam için lazımsın." dedim. bana sinirli sinirli bakıyordu.

"Yani beni kullanacaksın öyle mi? Senin kocan olacağım ben. Ne dersem o müstakbel karıcığım." dedikleriyle hepten sinirim bozulmuştu. Sinirden gözlerim dolmuştu her şey üst üste geliyordu. bu kadar şey fazlaydı. Ben başından beri biliyordum bu duyguları, bu psikolojiyi kaldıramayacağımı. Daha fazla dayanamayıp sandalyeye tekrar oturdum ve o an olan sinirle ağlamaya başladım. Benim bu halimi gören Toprak da sinirlenmiş ve duvara yumruğunu geçirmişti.

" Şu iğrenç hayatta değer verdiğim herkes niye üzülür ha niye?" Diye kükreyip, beni yerden tek eliyle kaldırdı.

" Niye üzülüyorsun, niye ha niye? Bak her kızın istediği türdenim işte yakışıklıyım, zenginim, tehlikeliyim daha niceleri ne istiyorsun? Söyle yapayım hemen! ne istiyorsun!?" diye bağırdı, dudaklarımın milimetrik ötesinden.

"Kibirli hareketlerinden nefret ediyorum, bana büyüklük taslamandan nefret ediyorum daha sayayım mı?" dedim.

 Yanağımı okşayıp, "Sayma yeter. Sen hayatımda gördüğüm en masum kişisin." dedi ve beni kucağına alıp depodan çıkarttı ve arabanın ön koltuğuna oturttu beni. Kendisi de şoför koltuğuna binip arabayı sürmeye başladı.

"istemiyorum" dedim. 

" Neyi?" dedi. Bir bana bir yola bakıyordu.

" Bu şehri, seninle evlenmeyi." dedim ve tekrardan ağlamaya başladım.

Toprak ani fren yapıp tekrardan kükremeye başladı.

"İn arabadan!" ona bakıp daldım gittim tekrardan. " İnsene arabadan beni ve hayatımı istemiyorsun ya. Defol git şimdi." dedi ve kapıların kilitlerini açtı. "Git hayatımdan. Ben senin kaprislerini çekemem kızım. Git kendine göre bir adam bul." dedi.

Söylediklerinde ciddi miydi o? sanırım ciddiydi çünkü baya sinirliydi. Arabadan indim ve kaldırıma çıktım. Gazı kökleyip tüm hayatımdan gitti.

Eski hayatıma, bütün eski şeylere geri dönecektim....


SAVCI VE TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin