SVT/34

9.7K 321 26
                                    

"Bırak o elindeki silahı"

Sadece gülüyordu verdiği başka bir tepki yoktu. Yeterince sinir bozuyordu.

"Ibrahim elindeki silahı bırak konuşalım"  dedi Ömür

Silahı Ömürün boğazına dayamış bakıyordu.

Belimdeki silaha tam davranacaktım ki tavana ateş etti. Aptal herif.  

"Bırak benimle uğraşmayı. Hayatımı kurcalama SAVCI HANIM" diye bağırdı.

"Sen o kadar şey yap et gel bana hayatımı kurcalama de. Kaç cana mâl oldun biliyorsun demi."

"Ömür kapat çeneni sırası değil." Diye bağırdım. Silaha  davranabilirdi ve istenmeyen olaylar yaşanabilirdi.

Ömür debelense de adama gücü yetmiyordu. Karım bir psikopatın namlusunun ucundaydı. Bense hiçbir şey yapmıyordum.

Ibrahim'in dikkatini dağıtmak için tavana ateş ettim. Ardından da Ibrahim'i iki bacağından da vurdum. Dizlerinin üzerine düşen Ibrahim karımı da yere çekmişti.

"Tek sen akıllısın demi?" Dedi ve güldü.

"Evet ben akıllıyım"  dedim ve hızlı hareket edip bir ayağımla suratına bastım. Öteki ayağımla da silah tutan eline bastım. Ben bunları yaparken Ömür onun elinden kurtulup çoktan polisi aramıştı bile.

Ibrahim baygın  bir halde polis arabasına bindirilmişti. Ben ise Ömür'ü kollarımın arasına almış sıkıca sarmalıyordum. Bir yandan ifade veriyor bir yandan da kollarımın arasında büzüşüyordu.

"Geçti birtanem şşşş "
Sadece ağlıyordu. Korktuğundan değil sinirden ağlıyordu. Onu kucağıma alıp yatağın üzerine bıraktım. Üzerini pikeyle örttüm ve dinlenmesi için yanlız bıraktım.

Salona geçip bilgisayarı elime aldım. Şirketi biraz aksatmıştım. Dosyalarla ilgilenirken bir yandan da bugünkü olayı düşünüyordum. Bu yapan birdaha yapardı ama bu sefer evden sağ çıkamazdı. Bu olayın üzerine Ömür'ü biraz buradan uzaklaştırmalıydım. Aklımda onun da beğeneceğini bir yer vardı aslında.

ÖMÜR'DEN

Gözümü açtığımda her şeyin bitmiş olmasını diledim ki dilediğim gibi oldu. Ne kötü gündü böyle. Yataktan yavaşça kalktım ve kendimi ılık suyun altına attım. Su bedenimden aktıkça rahatlıyordum. Berbat bir gün daha bitmişti.

Banyodan çıkıp odaya geçtim. Üzerime eşofmanlarımı geçirdim ve odadan çıktım.

"Nereye gidiyorsun?" Dedi Toprak

"Yürüyüşe gidiyorum." Dedim.

"Bugün herifin bir tanesi seni rehin alsın ve sen şimdi dışarıya çık. Ne rahatsın ya insan bir haber verir. Bu şekilde yaparak hiçbir sonuç elde edemezsin."

"Seninle hiç tartışamayacağım Toprak" dedim ve evden çıktım.

Kulaklığımı takarak sahile indim. Tempolu olan yürüyüşüme düşüncelerim de eşlik ediyordu.

Her şeyden sıkılmıştım. Etrafımdaki insanların benden sürekli beklentileri vardı. Ben artık sadece olduğum yerde durmak istiyordum. Hiç düşünmemek, fedakarlık yapmamak ve daha nicesi...

Eve döndüğümde Toprak salonda bir ileri iki geri gidiyordu.

"Neyin var?" Diye sordum.

"Bir şeyi olan ben değilim sensin anlaşılan. Bu hareketler, bu davranışlar artık  beni sıkmaya başladı haberin olsun." Diye bağırdı.

"Ses tonunu yükseltme. Olmuyor yapamıyorum ben baksana hiç güzel giden bir evliliğimiz yok. Ne biliyim tuhaf geliyor bana."

"Sana tuhaf gelen ne acaba? Dur ben söyleyeyim. Bir insana bağlı kalıp durmak zor geliyor demi sana. Aynı zamanda gidip başka insanlarla takılamıyorsun."

"Iğrençlik yapma." Diye bağırdım.

"Iğrençlik yapan ben değilim sensin. Evliliğimizi güzel yere çekemiyorsun.  Bunu benim suçum gibi gösterme. Beni elinde tutmak istemiyorsan söyle çünkü bekleyen çok kız var."

"Bence biraz kafa toplamaya ihtiyacımız var Toprak." Dedim. Dememle birlikte kapıyı vurup çıkması bir oldu. Nereye gitmişti ki bu şimdi?

TOPRAK'TAN

Aptal kafam. Salaksın oğlum sen. Ne diye bir kadının peşine takılıyorsun da buralara kadar geliyorsun? Az sözünü geçirip Mardin'de oturtamadın mı? Şımardı tabi.

Direksiyona yumruk atıp arabadan indim. Şirkete gelmiştim. Mesaiye kalanlar vardı sadece içeride. Asansöre binip odama çıktım.  Bardağa kafamı dağıtması için alkol koydum. Bu sinir stres başka türlü gitmezdi yoksa.

Can dostumu aramıştım ve gelmesini istemiştim. Içimdeki öfkeyi ona kusacaktım.

"Abi bu ne hal ya? " dedi Can

" Ne var lan halimde? Normalim ben."

"Hee bu normal halin yani. Önceden aynı evde yaşamış olmasaydık inanırdım bak."

"Haketmedim ben bunları Can"

"Neyi haketmedin Toprağım"

"Evliliğimiz güzel gitmiyormuş. Ulan sen güzelleştirsene. Ben daha napayım ya? Ulan ben ona ayak uyduruyorum be. Ben onun için ailemi bırakıp buralara geldim. Her şeyden vazgeçtim. Kurulu düzenimden, itibarımdan, her şeyden. Bugün ölümden döndü ya resmen. Onu yine ben kurtardım. Ne kadar korktuğumu bilmiyor. Bilse bile onun için bir şey değişeceğini zannetmiyorum zaten.  Bu kadın milleti haketmiyor abi. Hiçbir şey yapmayacaksın bunlara."

"Tamam abi sinirlenme boşver bırak zamana."

"Bırakacağım ama zamana mı bilemiyorum Can..."


SAVCI VE TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin