SAVCI VE TÖRE

SVT/23

Gözlerimi açtığımda Toprak yatakta yoktu. Başka yere gitmiştir diye odayı kurcalamadım. Yataktan kalkıp dolabımın başına geçtim. Siyah kot pantolon, beyaz t-shirt alıp yatağın üzerine attım.

Banyoya girip duş alacaktım. Tam kulbu indirecekken odanın kapısı çaldı. Kapıya doğru yönelirken Toprak banyodan altında havluyla çıktı. Kaslarının arasında gezen su dikkatimi çekmişti. 

Toprak komodinin  üzerinde duran çakıyı alıp avuç için kesti. Kanın birazını beyaz çarşafa damlatıp çarşafı topladı.

"çabuk banyoya geç" dedi. Bu sefer onu sorgulamayacaktm. Dediğini yapıp banyoya girdim. Kulağımı kapıya dayayıp dışarıya dinlemeye başladım.

" al abla " dedi Toprak. Sonra da kapıyı kapattı.

" çıkabilirsin"

" ne oldu Toprak?"

" adetler böyledir buralarda.  Kız mıydın diye baktılar. "

"madem güvenmiyorlardı neden gelin ettiler? saçmalık resmen."

"bir şeye de itiraz etme geçmişten kalma bir adet şahsi algılama lütfen."

"ben duş alıcam" dedim ve banyoya yöneldim.

"ben de hazırlanıyorum odadan birlikte çıkarız.  Kıyafetlerini de al" dedi.

Duştan sonra çok rahatlamıştım. Kıyafetlerimi de giyip saçlarımı kuruladım. Hafif bir makyaj da yaptım mı tamamdı.

Banyodan çıkınca Toprak'ın spor tarz giyindiğini gördüm.

" bu tarzı neye borçluyuz ağam? " dedim imayla

" bugün seninle birtakım işlerimiz var" dedi. Merak etmiştim ama fazla üstelemedim.

Aşağıya inip masaya oturduk.

" günaydın" dedim gülümseyerek.
Karşılığımı alınca yemeye başladım.

Toprak ayağa kalkıp

" biz çıkıyoruz, geç geliriz " diyip beni de masadan kaldırdı.

"nereye gidiyoruz?" diye sordum merakla.  Cevap alamayınca sinirlenmiştim.

Kapıdan çıkarken adamlarına " ben kullanıcam" dedi ve arabaya bindik.

Bu adamın değişken ruh hallerini çözemiyordum.

" sana  soru soruyorum ama cevap alamıyorum.  Söylesene biz ne zaman uzlaşacağız?" dedim kaşlarımı çatarak.
Yine cevap vermiyordu.

"heyy"  diyip üzerine eğildim ve elimi yüzüne tutarak salladım.  Hayır yani yapmaz olaydım. Beyefendi ani fren yapınca yüzüm karın kaslarına yapıştı.

"sana cevap vermek zorunda değilim"  dedi. O kadar soruma verdiği tek cevap bu muydu? Üzerinden kalkıp tekrar eski halime döndüm.

" Biz iş arkadaşlarıyız bu yüzden sen bana cevap vermek zorundasın"

 Artık karar vermiştim. Ben de ona cevap vermeyecektim.

Yola devam ediyorduk ve neredeyse 15 dakika olmuştu. Meraktan çatlıyordum ama bir kere inat etmiştim.

Arabayı durdurup "in" dedi. Bu hallerine bir müddet için alışmam lazımdı galiba.

Arabadan inince havaalanına geldiğimizi gördüm. Ona sorar gözlerle bakarken o sadece beni belimden tutarak ilerletmeye başladı.

Uçağa binmiştik ama ben inadımdan hâla konuşmuyordum.

" Sonunda dualarım kabul oldu galiba?" dedi bana sırıtarak. Ona sorar gözlerle baktım.

"konuşmuyorsun ya hani" dedi. Suskunluğumu hâla koruyordum.  Bu kadar susmamı istediğini bilseydim hiç konuşmazdım.  Aa delinin zoruna bak ya.

Uçak hareket halindeydi. Antalya'ya gidiyorduk ve ben yanıma ne kıyafet ne de bikini almıştım çünkü Toprak bey bana açıklama yapma gereği duymamıştı. Daha fazla içimi kemirmeden dışarıya bakma kararı aldım. Toprak umrumda bile değildi.

" Ömür hadi kalk! " beni dürten kollarla ve sesle uyandım.

"geldik" dedi.

Toparlanıp ayağa kalktım. Sanırım hızlı kalktığım için tansiyonum düşmüştü.  Koltuğa tutunup biraz durdum.

" iyi misin?" diye sordu. Endişeden göz bebekleri büyümüştü sanırım. Kafamı olumlu anlamda salladım.

Kalacağımız otele gelmiştik. Oteldeki en iyi odayı hazırlatmıştı. Yerleştirecek valizim olmadığı için kendimi direk yatağa attım. Etrafı inceliyordum. Pencereler denize sıfırdı, oda ise çok hoştu.  Gelir gelmez farkettiğim başka bir şey ise Toprak'ın her yerde adamının olmasıydı. Hem de çokca.

"hadi kalk yataktan. Alışverişe gidelim"

Yataktan kalkıp üstümü başımı düzelttim. Aynadan halime bakıp biraz da saçımı düzelttim. Otelden çıkıp arabaya bindik.  Sanırım bu da onun arabasıydı.

Büyük bir avm nin önünde durdurdu arabayı. Yanımızda 2 tane de adam vardı. 2 si de arkamızdan geliyordu. Toprak beni endişelendirmeye başlamıştı. Neden bu kadar adam vardı? Nereye gitsek adamları karşımıza çıkıyordu.

İlk içime sinen mağazaya girdim. Benim Arkamdan Toprak da girdi. Ben nereye o oraya canımm. Dediğime ben bile inanmadığım için sırıttım.

" komik olan ne dilemma?" olumsuz anlamda kafamı salladım.

Beğendiğim kıyafetlerin hepsini adamların koluna bırakıyordum. Boş yere burada değiller sonuçta. Tam mağazayı tavaf ettikten sonra deneme kabinine girdim. Çok hoşuma giden siyah mini elbiseyle kabinden çıktım. Adamlar beni görünce yere bakmaya başladılar. Toprak da tam karşımda koltukta oturuyordu.

" Beğendiysen al" dedi telefonuyla ilgilenerek.

 kafamı salladım. Daha sonra denediğim kıyafetlerle kabinden çıkmadan beğendiklerimi dışarıya uzatıyordum. 20 ye yakın karışık kombin almıştım. En son kendi halimle çıktım kabinden. Toprak kıyafetleri almış, poşetleri de adamlara taşıttırıyordu.

Küçük bir çantacıya girdim. 2 tane gece, 2 tane de günlük çanta alıp çıktım. Burada fazla zaman harcamayacaktım.

Ayakkabıcıya girip güzel güzel ayakkabılar aldım. Sanırım Toprak sıkılmıştı.

Bikinilerin olduğu bir mağazaya girdim. Peşimden gelen 3 adama 'geri gidin' işareti yaptım. Onlar dışarıda otururken ben de güzel bir şeyler bakıyordum. Birkaç parça alıp adamları çağırdım.  Tabiki ellerimle çünkü ben konuşmama kararı almıştım. Poşetleri alıp çıktılar.

Arabada giderken yine tek kelime laf etmedim. Sanırım adamları çok yormuştum. Ilk işim bunların adını öğrenmek olacaktı. Adam adam diye diye bir hal olmuştum.

Otele gelince hemen banyoya girdim. Ilık bir duş iyi gelecekti. Mırıldana Mırıldana duşumu aldıktan sonra bornozumu giydim.  saçlarımı da havluya sardım.

" kahretsin!" dedim kendi duyabileceğim bir sesle. Kıyafetlerim poşetlerin içindeydi ve ben bu halde nasıl dışarıya çıkacaktım. Lanet olsun! 

Banyonun kapısını aralayıp odaya baktım. Toprak yoktu. Bu benim için iyi bir haberdi. Dolabın kenarında duran poşetlerin içini kurcalerken biranda kendimi dolapla Toprak arasında buldum. Üstelik aramızda çok fazla mesafe yoktu. Vücutlarımız birbirine değiyordu...