SVT/13

21.3K 685 98
                                    

Merdivenleri yavaş yavaş inip mutfağa geçtim. Dolabı açıp kahvaltılıkları çıkarttım bi yandan da ocağın üstüne çay suyunu koydum. Kahvaltılıkları masaya koyup tekrar dolabı açtım. Mısır ununu ve peyniri çıkarttım. Yağı tavada eritip mıhlama yapmaya koyuldum. Elimin lezzetini genelde herkes çok beğenirdi. Ben de beğeniyordum. Ben mıhlamayı yapmış, çayı demleyip masaya oturmuşken zil çaldı. İçimden bildiğim küfürlerin bazılarını mırıldanırken kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açar açmaz gülümsemeye başladım.kapıda Mizgin hanım ve bir kız daha vardı.

"Buyrun içeri gelin.hoşgeldiniz" dedim ve mutfağa gittim. Onlar da ardımdan kapıyı örtüp içeriye girdiler. Bardak, çatal vs çıkartıp masaya koydum.

"Masaya buyrun kendi ellerimle mıhlama yaptım yersiniz" dedim.

"Hoşbulduk kızım.biz daha yeni kahvaltı yaptık sen yap kahvaltını sağolasın" dedi.

"Olur mu öyle şey vallaha darılırım lütfen gelin " dedim ve masaya oturdular.

Kahvaltıyı yaparken bir yandan da düşünüyordum. Acaba sonumuz ne olacaktı?

"Kızım biz seni de alıp alışverişe çıkmaya geldik. Senin çeyiz alışverişini yapalım." Dedı ve gülümsemeye başladı.

Hiç bozuntuya vermeden konuşmaya başladım.

"Ama annem yok burada" dedim.

"Kızım ben onu da düşündüm. Şimdi biz sana alınacaklar için alışverişe çıkarız. Annen gelince de toprağın alışverişine çıkarız." Dedı. Gayet mantıklıydı ama annemin benim evleneceğimden haberi yoktu. Yandık!!

" Tamam o zaman ben annemi arayayım " dedim ve odama gitmek için merdivenleri çıkmaya başladım. telefonu elime alıp annemi aradım. Çok kızacaktı.

"Alo sultanım nasılsın?"

"İyiyim Kızım aynı işte sen?"

"Ben de iyi sultanım. Annecim fazla konuşamayacağım misafirlerim var. Senin hemen buraya gelmen gerekiyor."

"Niye kızım kötü birşey olmadı demi?"

"Hayır hayır sen sadece gel gelince herşeyi anlatacağım sana. Sen al biletini bana alınca haber verirsin bay bay." Dedim ve telefonu kapattım. Yüzüne karşı söylemek daha iyiydi.

Giyinip aşağıya indim. Mizgin annenin! Yanındaki kız masayı topluyordu.

" Ne gereği vardı ben toplardım " deyip bir yandanda masayı toplamaya başladım.

"Bu arada tanIşmadık " dedim kıza

"Ben Ömür. Sen"

"Seni bu topraklarda tanımayan yok Ömür.Ben de Roze. Toprağın amcasının kızıyım." Dedi ve gülümsedi.

Ben de ona gülümsedim ve sordum.

" Tek amca kızı mısın yoksa başka var mı?" Dedim.

" Bir tane daha var o da diğer amcamın kızı Rojda.senin için biraz sorunlu olabilir " dedi. Ben tam nedenini soracakken araya Mizgin hanım girdi.

"Hayde kızlar gidelim araba kapıdadır " dedi.

"Geliyoruz" deyip onu takip ettik. Aklım Roze'nin dediklerine takılmıştı ve arabanın içinde yol boyunca düşünmüştüm. Bana sorular soran Mizgin hanıma sadece kafamı sallamakla yetiniyordum.Kafam o kadar doluydu ki.

"Geldik" diyen Mizgin annenin! Peşinden indik. Roze koluma girip kulağıma fısıldadı. "Söylediklerimi kafana takma. Rojda sadece Toprak'ı seviyor." Dedi ve beni yürütmeye devam etti. Sonuçta bananeydi. Severse sevsin. Sanki gerçek kocam olacak. Bunları kafama takmayarak devam ettim. Mizgin hanım çarşıda bir mağazaya girince peşinden biz de girdik. Girdiği mağaza günlük kıyafetler satan bir mağazaydı.

"Benim birsürü kıyafetim var zaten. Daha fazlasına gerek yok " dedim

"Sen karışma sadece dene " dedi Mizgin hanım gülerek. Her neyse diyip es geçtim..sanki para benden çıkıyordu. Birkaç denemeden sonra o mağazadan güzel kıyafetler almıştık.Mizgin hanım başka bir mağazaya yönelince yine onun peşinden gittik. Bu sefer küçük güzel bir ayakkabı dükkanına girmiştik. Mizgin hanım hoşuna giden ayakkabıların 38 numarasını istiyordu gelince de bana denettiriyordu. Ayağımda güzel duran her tür ayakkabı çeşidinden alıyorduk. Sonunda o mağazada da işimiz bitince başka bir dükkana girdik. Dükkana girince kıpkırmızı olduğumu hissedebiliyordum. İç çamaşır dükkanına girmiştik. Mizgin hanım bayan tezgahtarı çağırıp bana bedenimi sordu.ilk başta söylemek istemesem de sonradan "90" dedim utanarak. Mizgin hanım çamarşırlara dokunup kalitesini kontrol ediyodu hoşuna gidenleri de kenara koyması için tezgahtara veriyordu bense kenarda kuzu gibi oturmuş bekliyordum. Gecelik işini falan da bu dükkanda halleden Mizgin hanım işi bitince poşetleri korumaya verip yanıma geldi beni ayağa kaldırıp koluma girdi ve 2 dükkan sonraki kuyumcuya girdik.

"Ooo hanımağam hoşgelmişseniz" diyen kuyumcu hemen Mizgin hanıma çay siparişi verdi.

"Hoşbulduk Yılmaz hoşbulduk. Ömür kızım her şeyini ben seçtim takılarını da sen seç . İstersen Roze'de sana yardım edebilir " dedi bende Roze'yi alıp tezgahın başına geçtim.

"Ne kadar altın alacağız" dedim.

"Çok almamız lazım o yüzden çekinme" dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım.

Altın deyince aklıma Trazbon hasırı ve kolye seti gelince onlardan istedim. Hasırı koluma takıp Mizgin hanıma gösterdim. Kafasını olumlu anlamda sallayınca

"Kaç tane alayım?"dedim.

"Kızım hepsini hasır alma. Hasırlar 1 kolunu dirseğine kadar doldursun. Diğer kolunu da başka tür bileziklerle doldur. " dedi. Önüme dönüp kalın olan hasırlardan 5 tane istedim ve koluma tek tek taktım. Mizgin anneye gösterince kafasını olumlu anlamda sallayıp gülümsedi. Diğer koluma da başka tür bileziklerden aldım. Set falan derken alışverişi bitirmiştik. Bunlar benim sandığımdan da zengindi. Ah bir bilse gerçekleri. Zavalları kadın. Neyse yapacak pek bir şey yoktu şu anlık. madem oluyordu düzgün olsundu.

Arabaya binip evin yolunu tuttuk. Saat akşam 8'e geliyordu. Ne kadar çok zaman geçmişti.evin önüne gelince arabadan indik. Onlarla vedalaşıp eve girdim. Ayakkabılarımı hemen bir erlere fırlatıp yukarı kata yatağıma koştum. Yatağın üstüne zıplayıp rahatlığın verdiği hazla gözlerimi kapattım. Rahatlığım fazla uzun sürmeden zil çaldı. Yavaşça merdivenleri inip kapıyı açtım.



SAVCI VE TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin