SVT/20

16.2K 580 34
                                    

2 hafta sonraaa.....

Çekmecemi açıp dosyamı aldım ve odamdan çıktım. İznim biteli 1 hafta olmuştu. Dosyayı hâlâ teslim edememiştim. Başka davalardan sıra gelmemişti.

Müdürün kapısını çalıp içeriye girdim. Müdürle birlikte bir adam daha vardı içeride fakat adamın arkası dönüktü ve odanın penceresinden bakıyordu. Fazla dikkat etmeden masanın kenarına geçtim ve dosyayı uzattım. Müdürün bir endişesi vardı,  daha fazla belli etmeden dosyayı aldı ve çekmecesine koydu. Ne olduğunu anlamamıştım.

"tamam Ömür ben bu dosyayı inceleyeceğim."

Demekki konuları önemliydi. Odadan çıkarken adama tekrar baktım. Gözüm biryerlerden ısırıyordu. Kendi odama doğru ilerledim. Kafam hâlâ odada olanlara takılıydı. O adam kimdi ve neden müdür endişeliydi?  Odama girip koltuğa uzandım. Çok yorulmuştum bu hafta. Çok fazla dosya ve soruşturma birikmişti. Biran önce eve gitmek istiyordum. 

Koltuktan doğrulurken bir yandan da esniyordum. Bitkin bir haldeyim ve hemen eve gitmek istiyordum. Cübbemi çıkartıp askıya astım ve çantamı aldım. Kapımı kilitleyip odadan çıktım.

Binanın kapısından çıkarken burnuma  bastırılan bez ve yorgunluğun vermiş olduğu bitkinlikle uykuya daldım...

TOPRAK'TAN

Onu özlemiştim ve bu kadar hasret yeterdi bence. Artık kendi evine gelmesinin zamanı gelmişti.

Arabanın kapısı açılınca korumalarımdan biri dilemma'mı kucağıma yatırdı. Çok yıpranmış gözüküyordu ve daha fazla güzelleşmişti. Dİzlerinin biraz daha altında olan eteği hoşuma gitmişti. Yanımda oturan korumaları başka arabaya bindirip dilemma ile yalnız kaldım. Kimsenin ona bakmasını istemiyordum.

Onun olmadığı zaman içerisinde  düşünmek için çok vaktim olmuştu. Duygularım tam  değildi ama onu seviyordum. Benim eşim profilinde  biriydi.

Özel uçağıma binip Mardin'e doğru yol aldık. Dilemma hâlâ uyanmamıştı ve bu beni biraz endişelendiriyordu. Kucağıma yatırdığım dilemma' ya dikkatlice baktım. Yüzüne gelen saçlarını kulağının arkasına attım. Biraz hareketlenmeye başlamıştı. Endişelerim de gitmişti. Dilemma ufaktan gözlerini açtı ve tekrardan sıkıca kapattı. Galiba beni gördüğüne inanmamıştı. Tekrardan gözlerini açtı ve gözlerime dik dik bakmaya başladı. Karın kaslarıma parmağını bastırıp geri çekti ve hemen karşı koltuğa geçti. Etrafa şaşkın şaşkın bakıp tekrar bana bakmaya başladı.

"galiba karın kaslarım hoşuna gidiyor." 

"s-s sen nasıl bunu yaptın? hangi ara? Beni savcılıktan nasıl kaçırdın? kimse engel olmadı mı sana ?"

"neyi? Karın kaslarımı mı?"

"ukalalığı bırak Toprak"

"seni özledim! ve beni yine hafife alıyorsun Ömür"

"Niye beni özledin ki?"

" annem hep seni soruyor. Bu iş çok fazla uzadı. Unutma ki bir anlaşmamız var! "

" insan gibi gelip konuşabilirdin. Resmen beni kaçırıyorsun."

"pek anlayacağını zannetmiyorum!"

"Anlaşmamız olabilir ama son konuşmamızda da söyledim istemiyorum diye. Sen beni ne hakla kaçırırsın yani. Karşında olan kişiyi unuttun sanırım. Senin ağalığın bana işlemez."

" Savcı hanım kurallar sizin için önemli sanıyordum."

Bana ters bir bakış atıp dışarıya bakmaya başladı. Herşey daha güzel olabilirdi ama biz ikimiz de bunu tercih etmedik. Birbirimize düşman gibi davranmayı bırakmalıydık artık.

ÖMÜR'DEN

Biranda farklı bir ortamda olunca irkilmiştim. Gerçek olup olmadığını anlamak için karnına tuttum, gerçekti. Şom ağzımı açmıştım yine aksiyon aksiyon al sana aksiyon beğemdin mi?

Uçaktan inerken yine tribimi korudum ve ondan önce indim. Önümüzde duran arabanın ön koltuğuna oturdum. Mecburen Toprak' ta arka koltuğa oturacaktı.

"Ömür!?"

"ne?"

" yanıma gel"

Sesi sinirli çıkıyordu ama umrumda dahi değildi.

"sanane Toprak nasıl istersem öyle otururum!" dedim.

Sanırım sinirlerini fazlasıyla yıpratmıştım. Arabadan indi ve kapımı açtı beni kolumdan tutup arka koltuğa fırlattı. Kendisi de gelip yanıma oturdu. Bu adam gerçekten ruh hastasıydı.

Beni fırlattığı koluna güzelce geçirip cimcikledim. 

" Bana düzgün davranmak zorundasın sen." diye bağırdım.

Konağın önüne gelince araba durdu. Buraları çok özlemiştim. Kapımı korumalardan biri açtı ve hemen indim. Mardin'in kokusunu derin derin içime çektim ve arkamı döndüm. Toprak yanıma gelip belime elini koydu. Bunu yapması lazımdı ki Mizgin anne şüphelenmesin.

Konakta içeriye girerken çok fazla gürültü vardı. Bizi kapıda gören Mizgin anne kollarını açarak yanıma geldi ve bana sarıldı. Ben de ona sarıldım derken Biranda bir kız gelip Toprak'a sarılınca kıza bir bakış attım.

"Rojda nasılsın?" dedi Toprak

"eyiyem sen nasılsan Toprak?"

Bu kızı hiç gözüm tutmamıştı. Bana sorun çıkarabilecek olan kız buydu demek ki. Bu kız nerde? ben nerde? 

Birlikte salona geçtik. Mizgin hanım yardımcıdan herkese kahve yapmasını istedi. Rojda'nın bakışlarını üzerimde hissediyordum. Kafamı kaldırıp ben de ona baktım. Göze göz dişe diş misali. İlk günden bana kötü davranan insana ben de kötü davranırım. Bu kadar basit.

Kahvelerimizi içerken telefonumla oynuyordum. Ortamda herkes kendi dilinde konuşuyordu ve Toprak ortalarda yoktu ben de mecburen telefonumla oynuyordum.

" Bazı insanlar saygı ne bilmiyorlar!" dedi Rojda. Bu bana aklı sıra laf mı sokmaya çalışıyordu.

" Demi, evet haklısın  erkek kuzenlerimin üzerine atlamıyorum." dedim. Mizgin anne bana kaş göz işareti yaptı ama umrumda değildi. Bana laf sokan yiğeniydi. Dediğim lafın üzerine Rojda bir şey diyememişti herkesin ortasında.

Hanımım odanız hazır diyen hizmetliye kafamı sallayıp ayağa kalktım. Peşinden gidip odama girdim. Ardından kapıyı kapattım ve hizmetliyi gönderdim. Odanın içerisindeki dolabın kapağını açtım. İçindeki kıyafetleri görünce şaşırmıştım. Hepsi bana uygun ve güzel kıyafetlerdi. Dolabın kapağını kapatıp banyoya ilerledim. Güzel bir duşa ihtiyacım vardı.

Banyo küçük ve hoştu. Ne gerekliyse vardı. Kıyafetlerimi çıkarıp kendimi ılık suya teslim ettim.

Havluma sarılıp banyodan çıktım. Keşke çıkmasaydım.

"Aaaaaaaaaaaaa!!!!?"

SAVCI VE TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin