"Bu akşam benimsin" dediğimde duşun içinde beni bekleyen kızın gözleri irice açıldığında aklına gelen şeylere gülerek uzanıp elimi tuttum ve onu çekeleyerek önce duştan daha sonra da o kadar ıslak ve çıplak erkeğin arasından çıkardım. Zaten hangi akla hizmet bu sıçtığım geleneğe uyup bana gelmişti ki?
Bana geldiği için çok da kızmamak gerek ama abi. Bana geldi sonuçta.
Yine de senin olanın o kadar itin arasında ne işi olabilir?
Senin derken, abi?
Çok konuşma sen!
Kendi içimdeki çelişkinin bir sonucu olarak bir an kaşlarım çatılıyor, diğer an yüzüm gülüyorsun koridor boyunca yürüdük. Tabi, o en sonunda benim çekiştirmelerime engel olamayıp yanımda koşturur vaziyete gelmişti. Hoş, en sonunda ben onun cezalı olması fikrine vardığım için onın bu hızlı adımlarını yok saymıştım.
Okulun turniklerine ulaştığımızda bana kaşlarını çatıp baksa da öğrenci kartını çıkarmaya başladı. Yine de o öpülesi, ki dedikten sonra bir süre vaz geçemem onu öpmekten gibi duruyor, ağzını açmaya başladığı da belliydi.
"Okuldan da çıkıyoruz, Taylan. Nereye gideceğiz? Hem sizin kutlamanız yok mu?" diye başladığında onu yine elinden tutup koşturmaya başladım.
"Her şeyi de sen bil, tamam mı?" dedim ters ters ama daha sonra arabamın yanına geldiğimizde yolcu kapısını onun için açtım ama kapıdan girmeden kolumu önüne koydum ve yüzüne baktım.
"Bana gidiyoruz" dediğimde yüzünde oluşan gerilme ve şaşkınlığı görsem de bir açıklamaya girmedim. Cezası kafasında kurduğu saçma şeyler olabilirdi.
Malum, kafamızda canlandırdığımız şeyler başımıza geleceklerden daha çok korkuturdu bizi. Ünlü düşünür Grey dedikçe, acı kafanda.
"İşimiz bittikten sonra kutlamaya katılırız. Tabi, sen hala gitmek istersen" dedim ve tek gözümü kırptıktan sonra piç gülümsememle ona baktım ve önünde çekildim.daha sonra da engelleyemwdiğim gülümsememle arabanın önünden geçip şöför koltuğuna geçtim.
Çağdaş ven arabaya bindiğimde hala onu bıraktığım şekilde arabanın yanında bekliyorken sırıtmam iyice büyüdü ama onu eski haline döndürüp kornaya bastım. Çağdaş bununla birlikte yerinde zıpladıktan sonra yerine oturdu ve dümdüz karşıya bakmaya başladı.
Ben ise yine hain sırıtmamı engellemeye çalışarak arabayı çalıştırdım ve evime doğru gitmeye başladım.
Yolun büyük kısmını gittiğimizde aklıma gelen dahiyane fikirle bir an yan gözle Çağdaş'a bakıp sırıtsam da eski halime döndüm hemen. Ona çevirdiğim oyunu anladığı an başımla boynum arasında bir karış mesafe oluştura bilirdi yoksa.
Eve yakın bir eczanenin önünde duyduğumda Çağdaş endişeyle bana döndüğünde içimde minik bir pişmanlık oluştu, yalan söyleyemem ama,yine söylüyorum ve bunu bir daha tekrar etmeyeceğine emin olana kadar da tekrar etmeye devam edeceğim, o kadar ıslak ve çıplak erkek arasına dalmadan önce düşünecekti!
Abi, bu yaptığının kıskançlıkla bir alakası var mı?
Abartma! Neyi neyden kıskanayım ya? Hıh!
"Bir şeyin mi var? Maçta bir şey olmadı değil mi?" diye hızlıca sorduğunda içimdeki pişmanlık kelebekleri iyice midemi karıştırmaya başladı.
Belki de ona ceza vermem iyi bir fikir değildi.
"Maçta da bir şey olmadı ki. Duşta falan mı bir şey oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkı Da Yemiş -Night Serisi 2
Chick-Lit"Şişman ve çirkin olan her kız hikayenin sonunda güzelleşir. Ana düşünce bu" Tabi, genel olarak. Bilirsiniz, bazı kızlar güzeldir. Bazıları da popüler. Bazılar ise patatestir. Şirin mi şirin bir patates. İşte bizim de sevimli sansarımız, ah pardon...