"Oha!" dedi Çağdaş iki elini yanaklarına bastırmış gözlerini ve ağzını kocaman açmış bana bakıyordu.
"Bastı tokadı demek"
Aslında iyi bir arkadaş olup arkadaşımın düştüğü kötü durumun üzerini kalamam gerekirdi ama ben bu olayı alıp evirip çevirip sevgilime anlatmıştım.
Pişman mıyım?
Asla!
"Hee," dedim hala gülümserken elimi boşlukta tokat atar gibi salladım.
"Böyle çarptı bir tane sonra da çıktı evden işte. Tolga bıraktı falan. Kız baya kötüydü ama Demir hak etmişti" dediğimde gülümsemesi soldu ve istemese de bana onay verdi.
"Elif'in durumunu kesinlikle anlıyorum ama Demir'i bu kadar yakından tanırken objektif olamıyorum işte" dedi ve omuz silkip önündeki kalemle oynamaya başladı.
"Kantine mi inseydik ya?" dedim etrafta ara ara bize garip bakan bakışlar gördüğümde. Tamam, onu sevdiğimi tüm okula haykırmak bana sorun değildi de bana saçma bir takıntısı olan bir grup kızın bana bakışı sinirime dokunuyordu işte.
"Yok ya" dedi Çağdaş ise. Tolga'yla takıla takıla en sonunda ikimiz de ona benzemiştik. "Zaten birazdan Burak hoca gelir"
Eh, söz konusu o manyak olunca da diyecek lafım yoktu.
"Anladım, güzelim. Bizim iki saat aramız var. Tolga'yla kantinde otururuz o arada. Beni ararsan haberin olsun" dediğimde gülümseyerek elini yüzüme uzattı.
Uzanan eline başımı uzattığımda oluşan huzur hissiyle gözlerim kapanmasından hemen sonra gülümseyerek gözlerimi açtım.
O da gülümseyerek bana bakıyordu ve geri kalan her şeyi bir kenara bırakıp saatlerce onu izleme isteğimi tetikliyordu bu durum da.
"Seni hal etmek için ne yaptım ben?" diye sakince sorduğu soru karşısında elleri uzatıp başını tuttum ve onu göğsüme yasladım. Daha sonra da eğilip onu kaşının bittiği yerden öptüm.
İşte tüm hayattan istediğim buydu işte.
Dünya tam olarak şu anda durabilirdi.
"Taylan, çık dışarı!" diyerek gürleyerek sınıfa dalan adama gözlerimi devirip her ne kadar istemesem de Çağdaş'tan ayrıldım ve sırt çantamı alıp yanından kalktım ve kapıya ilerledim.
"İyi dersler hocam" diyerek kapıdan dönüp Çağdaş'a el salladığımda kapı suratıma kapandı.
Bu adam cani diye söylüyorum ben ama beni kimse takmıyor!
Yapacak hiç bir işim kalmayınca kantinin yolunu tuttum. Ne de olsa iki saatlik boşlukta daha eğlenceli bir planım olamazdı.
Kantine arka kapıdan girdiğimde Çağdaş'ı ilk gördüğüm masaya oturduğumda çalmaya başlayan telefonumla montumun cebinden onu bulup cevapladım.
"Efendim, Mine?" diye konuştuğumda Mine kendinden emin bir sesle konuştu.
"Merhaba, Taylan. Seninle konuşmam gerek de müsait misin?" dediğinde karşıdan gelen Tolga'ya elimi sallarken konuşmaya devam ettim.
"Tabi tabi, müsaitim. Okuldayım, kantinde. Gelince ararsın beni" dediğimde beni onayladı daha sonra da telefonu kapadı.
Karşımdaki sandalyeyi çekip oraya serilen Tolga ile telefonu masaya bırakıp üzerimden montu çıkardım ve daha rahat bir şekilde oturdum.
"Kimle konuştun, hayırdır?" dediğinde omuz silkip derince bir nefes bıraktım.
"Mine ya. Benimle konuşacakmış" dediğimde yüzünü buruşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkı Da Yemiş -Night Serisi 2
ChickLit"Şişman ve çirkin olan her kız hikayenin sonunda güzelleşir. Ana düşünce bu" Tabi, genel olarak. Bilirsiniz, bazı kızlar güzeldir. Bazıları da popüler. Bazılar ise patatestir. Şirin mi şirin bir patates. İşte bizim de sevimli sansarımız, ah pardon...