HESAPLAŞMA
Eve giderken durmaksızın ağlamıştım. Bunların başıma gelmesini asla istememiştim. Kimseyle evlenmek istemiyordum ki. Daha 16 yaşıma yeni girmiştim. Herşey o nişana gitmiş olmamla ilgiliydi. Şundan emindim artık, bir daha asla nişan, düğün hiçbirşeye gitmeyecektim. Ben bunlara çoktan karar vermiştim ama evdeki hesaplaşmada ne yapacağımı da bilemiyordum. Mehmet abinin direksiyonu tutan elleri beyazlaşmıştı. Arada dikiz aynasından bana attığı bakışlar ise korkutucuydu. Onun sinirli olduğunu biliyordum ama bu derece kontrolsüz olabileceğini kestirmemiştim. Serhat denilen adamı çok fena dövmüştü. Evde bana neler söyleyecekti hiç bilmiyordum. Bu düşüncelerle eve geldiğimizde bana dönüp
"İn aşağıya ve eve gir, şimdi babamın yanına gidiyorum, seninle geldiğimde konuşacağız"
dediğinde arabadan inmiş, eve ilerlemeye başlamıştım. Arkamda duyduğum arabanın homurtusu yerimden sıçratmıştı beni. Gaza bu kadar yüklendiğine göre amcamın yanına gitmekte acele ediyordu. Bunları düşündükçe kahroluyordum. Akşam yaşayacağım hesaplaşma içimi sıkıntıyla dolduruyordu.
Evden içeri girer girmez odama çıkmış, namaz kıldıktan sonra rahatlarım düşüncesiyle Kuran okumaya başlamıştım. Evet gerçekten huzura kavuşmuştum Kuran'ı Kerim okurken. Düşüncelerim netleşmiş, içim huzurla dolmuştu. Ben kimseyi üzecek birşey yapmamıştım. Bu yüzden kendimi suçlu hissetmem gereksizdi. Kapı çalındığında
Nermin Teyze
"Zeynep kızım, amcan geldi, yengenle seni oturma odasında bekliyorlar" dediğinde
"Tamam,Nermin teyze" diyerek aşağı inmiştim.
Merdivenleri inerek aşağı geldiğimde içeriden yükselen sesleri duyabiliyorsun.
"Baba, bak sana söylüyorum, Zeynebin dışarı çıkmaması lazım. Gitmesin kursa falan."
Amcam
"Mehmet, yeter artık, sakin olur musun? Aynı cümleyi 40 defa kurmaktan vazgeç. Şimdi Zeynep aşağı iner, sakın onu üzecek birşey söyleme" dediğinde
Varlığımı belli edercesine adımımı içeri atmıştım.
Amcam " Zeynep, gel bakalım, bugün tatsız şeyler olmuş ama üzülme sen. Hallederim ben herşeyi tamam mı?"
Yengem
" Evet kızım, sen hiçbirşeye canını sıkma" dediğinde Mehmet abi"İnanmıyorum size onu uyaracağınıza söylediklerinize bir bakın, bir de ödül verelim, oldu olacak"
"Mehmet yeter artık diyorum, Zeynebin ne suçu var bu olanlarda?"
"Baba anlamıyorsunuz, sadece o Serhat değil, Enes denilen çocukta baygın baygın bakıyor buna, Zeynep hanımda kardeşiyle yakın arkadaş, pasta kursunada yazılmış o da. Görseydiniz bugün, bir teklifsizlik, bir bakmalar, göz süzmeler, ben söyleyeyim siz bu kızı o kursa göndermeye devam ettiğiniz müddetçe o vakfın bahçesinde onu bekleyen sayısıda artacak, ben bu duruma müsade etmiyorum, gidemez!"
"Mehmet artık yeter, bir daha böyle konuşma, Zeynebi eve hapsedemeyiz, herhalde dışarı çıkacak"
"Baba, anlamıyorsun sen, bak söylüyorum, daha büyük olaylar olacak."
"Tamam yeter artık, bugün uyaracağım yegane insan sensin, zaten adamı benzetmişsin, dua et gidip karakola şikayetçi olmadı, o zaman Nasıl toparlayacaktık durumu söylesene, bak bu insanlar çok güçlü, her yerde adamları var, hapis yatman işten bile değildi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEPSİNDEN ACI
SpiritualDuyduğu şeyler yutkunmasına engel oluyordu. Yeterince acı yaşamamış mıydı? Onu kaybederse ne olacaktı. Boğazı düğüm düğümdü. Gözyaşları oluk oluk akmaya başlamıştı. Gözleri karardığında düşündüğü şey bu acının hepsinden acı olduğuydu.