Okula ilişkin her zorluk beni korkutsa da derslerime sıkı çalışarak kısa bir sürede açığımı bir nebze olsun kapayabilmiştim. Amcam evdeki eğitim-öğretim işini de ayrıca düzenlemiş, İngilizce, matematik dersleri için de özel hoca ayarlamıştı. Diğer taraftan Kur'an-ı Kerim derslerimiz devam ediyor, yeni ilmihal bilgileri öğreniyorduk Ayşe'yle. Bizim için oluşturulan düzene adapte olmaya çalışıyorduk.Okulda ise Rana ile arkadaşlığımızı ilerletmiş, birbirimiz hakkında herşeyi öğrenmiştik. Ranaya okul dersleri hiç ağır gelmiyordu. Okuldaki derslerini vakit geçirecek fırsat çeşidinden kabul ediyordu. Okuduğu kitaplar, bildikleri o kadar fazlaydı ki her konuşması bana bilmediğim yeni dünyalar açıyordu. Gerçekten onunla arkadaş olduğum için çok şanslıydım.
Ders yılı devam edip giderken Rana'nın diğer kızlar konusundaki kanısında haklı olduğunu anlamıştım. Ancak geçecek kadar derslerden not almaya çalışıyorlardı. Moda dergileriyle okula gelip teneffüslerde terzilere diktirecekleri elbiseleri konuşuyorlardı. Bir de konuştukları erkeklerdi. Rana'nın abisiyle ilgili sorular soruyorlar, onun hangi gün okula geleceğini öğrenmek istiyorlardı. Aslında Ranayı sorguya çekmeleri kötü bir yöntemdi. Küçücük bir soru bile onun tespih böceği gibi yusyuvarlak olmasına, kızmasına neden oluyordu.Bir gün bana
"Keşke bu kadar yakışıklı olmasaydı. Onun ruhunu görüp sevmiyorlar. Yalnızca gördükleri bir beden. Oysa abim o kadar duygusal ve derin bir insan ki. Onun bu türden kızlara kapılması isteyeceğim son şey. Onun için çok endişeleniyorum. Bu kızların bu kadar yüzsüz olması inanılır değil" demişti.
Eğer benim de abisinden etkilendiğimi bilse ne derdi? Düşünmek dahi istemedim. O gün gördüğüm siyah gözler aklımdan çıkmamıştı.
Nihayetinde bunları konuştuktan birkaç gün sonra abisi yeniden onu almaya gelmişti. Bahçeye inip servislerimize ilerlerken onu görmüştüm. Güzel boyu posuyla ayakta dikilmiş bize bakıyor, Gülümser dudaklarıyla, hiç bir söz söylemeyerek , adeta bizi yanına çağırıyordu. Ben bu durumdan utanıp, kendimi servise doğru yöneltmiş olsam da Rana'nın beni iteklercesine abisinin önüne çekmesiyle kendimi onun karşısında bulmuştum.
Utanarak başımı öne eğmiştim ki
Enes " Nasılsın Zeynep?" demişti.
Bir anda ne cevap vereceğimi bilememiş, içimde uçuşan kelebekleri kovalamaya çalışarak
"İyim" diyivermiştim. Hemen ardından
Ranaya dönerek "Benim servise yetişmem gerek" diyip hızla yanlarından uzaklaşmıştım.
Servise ilerlerken bu durumu izleyenlerin alaycı bakışlarına yakalanmıştım.Bana karşı olan bu gözler beni korkutmuştu. Zira bir erkekle konuştuğum amcamın kulağına giderse ne olurdu bilmiyordum. En azından Mehmet abinin hoş karşılamayacağını biliyordum. Çok şükür ki o burada değildi.
****************
İster okulda olayım ister evde, sürekli tasalı bir haldeydim. Birşeyleri yanlış yapmaktan korkuyordum. Ancak amcamın ve yengemin bizi destekleyen tutumları yavaş yavaş beni rahatlatıyordu. Bazen yaşadığımız evin görkemi beni de Ayşeyi de şaşırtıyor, amcamın maddi imkanlarının ne kadar geniş olduğunu algılamaya başlıyordum. Bütün bu durumun bana yüklediği gönül borcu gitgide büyüyordu. Yengemin Ayşe'yi bu denli sevişi, amcamın bize aynı derecede gösterdiği olağanüstü ilgisi beni sevindiriyordu. Zamanla utangaçlığım da azalmış, artık herkesle hiç korkmadan sohbet eder hale gelmiştim. Bütün bunların yanında hiç durmaksızın devam eden özel dersler, okul da eklenince de herşey çok hızlı ilerliyordu. Her ilerleyen günde içimi daha da rahatlatıyordu. Okulda özellikle Ranadan gördüğüm yakınlık beni yüreklendiriyordu. Birgün yine onunla konuşurken beni evlerine davet etmişti. Ben de bu teklifi hoş karşılamış, evden izin alırsam geleceğimi söylemiştim.
O gün okuldan döndüğümde yengeme
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEPSİNDEN ACI
EspiritualDuyduğu şeyler yutkunmasına engel oluyordu. Yeterince acı yaşamamış mıydı? Onu kaybederse ne olacaktı. Boğazı düğüm düğümdü. Gözyaşları oluk oluk akmaya başlamıştı. Gözleri karardığında düşündüğü şey bu acının hepsinden acı olduğuydu.