8. BÖLÜM

9.9K 486 30
                                    

Aşkını gizleyip iffetini muhafaza ederek sabredenin günahlarını ALLAH affedip cennetine koyar..." [İbn Asakir]

Benliğimin uçup giden bir yerinde miydi hissettiklerim?

Okulda Rana ile samimiyetimiz artsa da asla abisi ile ilgili konuşmuyorduk. Arada bir geçen cümlelerin arasında ismini duysam da hiç oralı olmuyordum. Zaman zaman okula gelip kardeşini okuldan aldığı vakitlerde de derhal servise gidip onu görmezden geliyordum. O da uzak durma isteğimi anlamış olacaktıki benimle konuşmuyordu.

Artık düzenli bir biçimde yaşantımı sürdürüyordum. Okul ve ev arasında geçip gidiyordu günlerim. Hızlı geçen günlerle neredeyse 2. dönemin sonuna gelmiştik. Bir yandan son sınavlar için hazırlanıyor bir yandan da Ayşe ve yengemle ilgilenmeye çalışıyordum. Boş vakitlerimde yengemin odasından pek çıkmıyordum. Her geçen gün yengeme olan sevgim büyüyordu. O kadar iyiydi ki. Yaptıklarıyla, Herşeyiyle beni büyülüyordu. Cuma günü okuldan geldiğimde

"Zeynep, gel bakalım, Leyla nişanlanıyormuş haziranda. Düğünüde yaz sonunda yapacaklarmış. Hemen elbise diktirmemiz lazım. Gerçi hazır elbiselerde var ama ben Ayşe ve sana özel şeyler diktirmek istiyorum. Nişan, kına gecesi, düğün için 3 tane elbise diktirmemiz lazım. Şöyle yamacıma gel de modellere bakalım. Terzi Necla da bize fikir verecektir ama biz de bir bakalım"

" Yenge, çok elbisemiz var, gerek yok ki elbise yaptırmaya"

"Aaaaa, ama aşkolsun. Ben bu kadar hevesli olayım. Senin dediğine bak. Hiç öyle şey olur mu? Hem böyle meclislere hazırlanmak gerekir. Kırma beni, ben ne dersem o, tamam mı?"

"Peki yenge" diyerek yengemin gösterdiği modelellere bakmıştım.Modeller üzerinde bir müddet konuştuktan sonra yengem

"Senin ve Ayşeninde düğününü görürüm İnşaallah. Ne güzel gelinler olacaksınız siz kim bilir. Ayşe'ye daha çok var ama senin çok yok. "
dediğinde kıpkırmızı olmuştum.

"Yavrum, Kuran bize derki içinizden  bekâr olanları evlendirin.  Peygamberimiz de [Evlenmek benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir] demiş.  Zaten evlilik  bir ihtiyaçtır, bir yaratılış gereğidir, insanlıkla birlikte var olan bir gerçektir. Bu yüzden biz büyükler çocuklarımızın evlenmesini arzu ediyoruz.  Hayatta iken sizleri baş göz etmek, gözümüzün arkada kalmamasını, bir an önce aile düzenine geçmenizi Arzu ediyoruz.  Ama evlilik bir nasip kısmet işidir. Zorlamak ve zorlanmanın bir anlamı olmadığı gibi faydası yoktur.  Bir de biz kadınların evlenmesi önemli bir meseledir. Erkekler kimseye ihtiyaç duymadan kendini koruyarak/korunarak rahatça yaşabilseler de kadınlar bu konuda o kadar rahat olmayabilirler, yalnız başına hayat geçirmekte zorlanabilir, zorluklar yaşabilirler. Bunun için imkân ve fırsat bulunca aile kurmak bizler için önemli.
Ama canım daha bunları konuşmak için erken. Daha Liseden mezun olmadın. Ama şunu da söyleyeyim. Seni çok isteyen olacak.Çok güzelsin kızım. Seni Nasıl koruyacağız bilemiyorum."

Ben aramızda geçen mevzulardan utandığımdan konuyu değiştirmek adına

"Yengecim Leyla abla kaç yaşında?"

"19 olması lazım, onu da çok isteyen oldu. En sonunda evlilik kararı alabildi. Annesi endişeliydi. Kimseyi beğenmiyor  diye ama en sonunda birine evet diyebildi. Çocukta iyiymiş, hali vakti yerinde. Namazında niyazında. Daha ne olsun? Başka bir şehre de gitmiyor, annesine yakın olacak. "

Bu duyduklarım beni düşündürmüştü. Ben daha mezun olmamıştım liseden ama hep üniversiteli olmayı hayal etmiştim. Yengemle yaptığımız konuşma benim de Leyla gibi erken yaşta evlenmem gerektiğinimi ima ediyordu. Tam kestiremiyordum. Bir an düşüncelere dalsam da

HEPSİNDEN ACI        Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin