İMTİHAN
"Sonunda gittiler."
"Böyle deme Mehmet. Zaten İtalya'dayken yeterince özledim onları."
Mehmet bir anda beni arkadan kollarıyla sarmıştı. Ellerini karnımda birleştirmişti.
"Ben de seni özlüyorum ama. Minik aslanlar yüzünden benimle ilgilenmiyorsun. Döndüğümüzden beri de yerimde yatıyorlar."
Kıkırdadığımda
"Ben onu bunu bilmem. Bu gece hiçbir güç beni kanepede yatıramaz. Resmen aynı evin içerisinde karımı özlüyorum. Yatak odasında bile rahat yok. Aşağıya iniyoruz annemle babamın tekelindesin. Yukarıya çıkıyoruz oğlanlar rahat bırakmıyor. Bendeki de can ama. Yetti artık. Bu gece yatağımda sana sarılarak uyumak istiyorum."
Söylediklerine gülümsemiştim.
"Mehmet! Abartma istersen. İtalya'da beraberdik bütün gün. Topu topu 3 gündür çocuklar yanımda. Özlemişler beni."
"Olmaz Zeynep! Yatağıma geri dönmek istiyorum. Oğullarım bana düşman oldu resmen. Ömer'in bile huyu suyu değişti. O bile geliyor yanına."
"Tamam Mehmet. En ufak çocuğumun sen olduğunu unutuyorum bazen. Bebek gibisin. İstediğin olmayınca emziği çekilmiş bebek gibi mızmızlanıyorsun."
Kollarını sıkılaştırarak kulağına fısıldadı.
"Ne yani? Sen beni özlemedin mi?"
Bana sarılan kolları okşamıştım.
"Tabi ki özledim. Hem de çok."
Mehmet saçımdaki topuzu bir anda açmıştı tek bir hareketiyle.
"Çok güzel kokuyorsun. Hanımeli kokusu." Derken dudaklarını boynumda hissetmiştim.
Ben de arkamda kalan Mehmet'in boynuma rahat ulaşması için kafamı yan yatırmıştım.
"Kullandığım şampuan kalmamıştı. Ben de hanımeli kokusunu aldım. Beğendin mi?"
"Seni her kokuyla seviyorum. Zeynebim! İster gül kok ister hanımeli."
Ben de kolları arasında dönerek kollarımı Mehmet'in boynuna dolamıştım.
"Ben de seni seviyorum. Ama oğullarımızı kıskanmamalısın."
"O zaman bana daha fazla ilgi göster. Kızım ve ben alınıyoruz."
Kahkaha atarak cevapladım.
"Bebeğim neden alınsın. Karnımda gayet mutlu."
"Ah! O bir doğsun da. Bak sen bize baba kız neler yapıyoruz."
"Mehmet! Ne yapıyorsun?"
Beni kucağına almıştı bir anda.
"Artık yaşlandık Mehmet. Kabullensek iyi olur. Beni böyle kucağına alırsan bir gün belini sakatlayacaksın."
"Seni kaldırabildiğim son güne kadar kucağıma alacağım. Elimden gelse seni kollarımın arasından asla bırakmam. Ama ne yapalım bu dünyada sadece ikimiz değil diğerleri de var."
Akşam Şeyma'ya davetli olduğumuzdan çocuklar okuldan gelir gelmez onlarla ilgilenmiş, yemeklerini yedirdikten sonra ödevlerini yaptırmıştım. İkizler gelmek istemediklerini söyleyince bakışlarım Ömer'e kaymıştı.
"Ömer; yarın okul yok.İstersen sen gelebilirsin." dediğimde
"Ben Hamza ve Bilal'le kalayım anne. Babaanneme yardımcı olurum." dedi. Onun Abdullah ile ne kadar güzel vakit geçirdiğini bildiğimden
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEPSİNDEN ACI
SpiritualDuyduğu şeyler yutkunmasına engel oluyordu. Yeterince acı yaşamamış mıydı? Onu kaybederse ne olacaktı. Boğazı düğüm düğümdü. Gözyaşları oluk oluk akmaya başlamıştı. Gözleri karardığında düşündüğü şey bu acının hepsinden acı olduğuydu.