GEÇMİŞ
Küçükken babam " eğer insan birşeyi çok fazla ve içten istersen ve kalbinde iyi ise her dileğin gerçekleşir " demişti. Ben de o zamanlar hep bir kardeşim olsun istemiştim. Bir müddet sonra gerçek olmuştu isteğim.
Bu isteğim gerçek olduktan sonra her dileğimin gerçekleşeceğine olan inancım artmış, sürekli olarak yeni isteklerde bulunmuştum. Bu benim elimde olan birşey değildi artık. En büyük dileğimde Ayşe'nin doğumundan sonra hastalanan annemin iyileşmesiydi. Annem yatağında yatarken gizlice yatak odasına girer, saatlerce onu seyrederdim, beni yeniden yanına çağırıp sevmesini, saçlarımı yeniden taramasını isterdim. Babam işten geldiğinde oldukça yorgun olur, Ayşe'yi emanet ettiği Naciye teyzeden alır, karnımızı doyurup, bizi yatırır, hüzünle annemizin yanına giderdi.
İnsanlar annemizin durumunu bildiklerinden bize acıyarak bakarlardı. Annem o kadar güzeldi ki. Hasta haliyle bile parlayan bir ışıktı benim için. Ayşe de ben de yüz hatlarımızı annemizden almıştık. Özellikle gözlerimiz, dudaklarımız çok benziyordu. Ama benim saçlarım annem ve Ayşe'den bir ton daha açıktı.
Babamsa oldukça uzun boylu, masmavi gözleri olan, yakışıklı bir erkekti. Eve geldiğinde bütün gün çalışmaktan yorgun, ağrıları olsada hiç yakınmazdı durumumuzdan. Ne zaman bize baksa yüzünde gülümseme belirirdi. Güçlü kolları ne kadar yorgun olursa olsun, ona koştuğumuzda bizi rahatlıkla havaya kaldırırdı.
Bu yüzden onun dönüş saatini dört gözle bekler dim. Bazen pencereden onu beklediğimi görür, Gülümser ve adımlarını hızlandırarak içeri girerdi. Annem yemek yapamadığından babamla mutfağa girer, yemek hazırlardık. Babam çok iyi bir aşçıydı, birçok yemeği onun sayesinde öğrenmiştim. Babam yaptığı hiçbir işten gocunmaz, annemin yemeğini gelemediyse odasına götürürdü.
Bugünlerde babamdan duyduğum şeyler hep bana güç vermişti. "Annen ve ben çok genç yaşta evlendik, bizden daha yaşlı ve bilge insanların sözlerine kulak asmadık. Sonuçlarının ne olacağını düşünmeden birlikte kaçtık ve evlendik. Birbirimizi sevdiğimiz için geleceği pek önemsemedik, bu ikimiz için de zor olmadı, çünkü beklentilerimizi yukarıda tutmadık. "
"Neden birbirinizi sevdiniz, baba"
dediğimde "İnsan sevdiğini seçemiyor. Mantıkla olamıyor, Eğer birini seviyorsan, onun her zaman yanında olmasını istersin, bunları büyüdüğünde daha iyi anlayacaksın"
" Baba, anneme birşey olmasını istemiyorum dediğimde"
"Ben de kızım, demiş gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Onu teselli etmek için sarılmıştım.Babam İstanbul'daki ailesi hakkında hiç konuşmazdı. Bildiğim dedemin ve babaannemin babam yanlarından ayrıldıktan sonra öldüğü ve bir amcamın olduğuydu.
Bu konudan ne zaman bahsetmeye çalışsam
"Biz abimle her konuda farklı düşünüyoruz, o yüzden ayrı kalmamız, görüşmememiz daha iyi" der konuyu değiştirirdi.Ama babamın acı çektiğini görebiliyordum, bir yandan annemin hastalığına bir yandan bizlere üzülüyor, geçmişi düşündüğünde hüzünlendiğimi görebiliyordum. Ben her zaman babamın ailesi hakkında birşeyler öğrenmek istesemde hiçbir merakımı gideremiyordum. Annemin ailesinin o çok küçükken öldüğünü biliyordum. Bazen kendi aralarında birşeyler konuşsalar da çoğu şeyi anlayamıyordum.
Birgün okuldayken babamın işyerinden arkadaşı beni almaya gelmişti. Neler oluyor diye sorduğumda cevap alamamış evin yolunu tutmuştuk. Eve geldiğimde kalbim duracak gibi olmuştu. Babam girişte oturmuş, hiç durmadan gözyaşlarını akıtıyordu. Bunu gördüğümde kulakları sağır eden bir çığlık atıp, annemin odasına koşmuştum. Yatağı boş gördüğümde olduğum yere çöküvermiştim. Heryerim taş kesmişti adeta. Ağlamaya başlamıştım. Bir şekilde babamın yanına gitmiş, gözlerine bakmıştım. Benim varlığımı yeni farketmişçesine babam daha fazla ağlamaya başlamıştı. Artık katıla katıla ağlarken zorlukla nefes alıyordum, babam beni tutmasa parçalanacakmış gibi hissetmiştim kendimi. Babam sanki boş boş bakıyordu. Çaresizlik babamın parıltısını da yanında götürmüştü. Doğru olmamasını ümit etsemde, bütün komşularımız da ağlıyor, bir taraftan da bizi teskin etmeye çalışıyorlardı. Artık hiçbirşeyin gerçekleri değiştiremeyeceğinin farkındaydım, dünyam artık çok farklıydı. Bu içime oturan acı hiç geçecek miydi acaba?
Nitekim bir müddet sonra babam da hastalanmıştı. O annem gibi hasta yatmamıştı. Hastalığı boyunca işe gidip gelmeye devam etmiş, yalnızca ölmeden önceki 20 gününü yatakta geçirmişti. Bu müddet zarfında yanından biran ayrılmamış, son nefesini de benim ve arkadaşı Selim amcanın yanında vermişti. Ölmeden önce kardeşime sahip çıkacağıma dair söz verdirmiş, hiç üzülmememizi istemişti. Ancak aramızda o öldükten sonra ne yapacağımıza dair hiçbir konuşma geçmemişti. Bense onun ölebileceğine hiç ihtimal vermemiş, bu düşünceyi aklımın ucuna bile getirmemiştim.
İnsanın sevdiği birinin ölebileceğini kabullenebilmesi mümkün müydü?Babamı kaybettiğim gün hava sıcacıktı. Ağustos ayı her yeri kavursa da benim her yanım üşümüştü. Kabullenmek istemiyordum onun gidişini. Selim amcanın çarşafı üzerine kapatışını, beni odadan çıkarışını ilk başta idrak edemesem de sonrası benim için daha ağır geçmişti. Artık dünyada yapayalnız kalmıştık. Bunu bilmek içimi acıtıyordu.
Cenazede bir sürü insan ağlıyordu. Babam sevilen biriydi herhalde. Ayşe de durmadan burnunu çeke çeke ağlıyordu. Yıllarca Ayşe ve bana bakmış olan Naciye teyze biran olsun yanımızdan ayrılmamıştı. İnsanların sessizliği ve acıyarak yüzümüze bakışları içime dokunuyordu. Babamı son yolculuğuna uğurlayanlar evimize gelmiş, bir hoca gelmiş, Kuran'ı Kerim'ler okunmuştu. Babamın öldüğüne hala inanamıyordum. Sanki kapıdan içeri girecek, bizlere sarılacak gibi geliyordu.
Gelenler giderken bizlere sarılıyor, teselli edeceğini düşündükleri sözcükleri sıralıyorlardı. İnsanlara teşekkürü Naciye teyze yapıyordu.Bir müddet sonra yalnız kaldığımızda Naciye teyze "Amcanıza telefon ettim, buraya bir adamını gönderip, sizi aldıracak ama bir hafta daha birlikteyiz. Babanızın 7'sinin okunduğu gün buradan ayrılacaksınız. Hem o zamana kadar eşyalarınızı toparlar, sizi hazırlarım dediğinde çok şaşırmıştım. Gelecek günler bize ne getirecek diye düşünürken o bir haftanın geçmesini, hatıralarımızdan, evimizden ayrılmak hiç istememiştim.
Sevgili okuyucular;
Görüyorum ki az bölüm yayınlamış olmama rağmen oldukça okuyan olmuş. Ancak takip sayısı ve oy sayısı çok az.
Lütfen oylarınızı, yorumlarınızı esirgemeyin. Allah'a emanet olun.💗😊💗😊💗😊💗😊💗😊💗😊
👇
👇
👇
🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEPSİNDEN ACI
EspiritualDuyduğu şeyler yutkunmasına engel oluyordu. Yeterince acı yaşamamış mıydı? Onu kaybederse ne olacaktı. Boğazı düğüm düğümdü. Gözyaşları oluk oluk akmaya başlamıştı. Gözleri karardığında düşündüğü şey bu acının hepsinden acı olduğuydu.