"Bence seninle çarpışmamız bir tesadüf."Anlamaz bakan gözlerin onun gözlerinde ki ışıkla aydınlandı...
"Adını, bile bilmiyorum. Ya da hırsız olmadığını?"
"Bende senin adını bilmiyorum ve senin de hırsız olma ihtimalin?"
Hala kolunu tutuyordu ama tutuşu sıkılaşmıştı.
Gözlerin koluna kaydı,
"Oh! Pardon.."
Elini çekip ensesini kaşıdı.
"Peki, adın ne?" (Şu ana kadar saygı ifadesinde konuştun ama sadece sen.)
"Saygı ifadesine, gerek yok. Adım Seokjin... KİM Seokjin."
"Peki, benim de,(adın)."
Eli uzattı ve göz kırptı,
"Tanıştığıma memnun oldum. "
"Bende ," diyerek elini uzattın ve sıcak eleriniz birbiriyle buluştu.
"Biliyorum, çok çocukça gelebilir ama ben lunaparka gidiyordum. Gelir misin?"
"Neden çocukça gelsin ki? Tabii ki gelirim," tanımıyorsun, belki de sana zarar verebilirdi. Ama zarar verecek olan birinin asla sıcak bir gülümsemesi ve parıldayan ışıl gözleri olmazdı.
Çoktan yanyana yürümeye başlamıştınız,
Yol boyunca sohbet etmiş ve gülüşmüştünüz .
Adımlarınız sonunda lunaparkın kapısında durduğunda birbirinize baktınız ve içeri adım attınız.
Kahkalar, korkudan atılan çığlıklar arasına sizde karıştınız.
Jin, sana farklı bakıyordu bunu farkediyorsun acaba o da senin farklı bakışlarını görüyor mudur?
Aniden kolundan bir sergi bölümüne çekti,
Ve sana sergide duran papatyalı taçlardan birini satın aldı.
Sana verdiğinde bir türlü takmayı beceremedin ortalanmıyordu.
Jin, elinden alıp sana takarken bu ani hareketiyle korktun ve kollarını onun kollarına sardın.
O an sesler kesildi, çevrede kimse kalmadı...
Jin, yaklaşıp dudaklarına bir öpücük kondurdu.
"Ben papatyaların anlamını biliyorum sen biliyor musun Jin?"
"Bilmeseydim, almazdım ki..." dedi...
Papatya,
Saf aşk, temiz aşk , gerçek aşk,
Anlamlarını sergiler.