**Jin**

1.5K 85 9
                                    

Çizdiğin resimlere bir yenisi eklenmişti. Geri çekilerek çizdiğin at resmine geniş kapsamlı baktıktan sonra sağ alt köşeye bir imza attın.

Paleti ve fırçaları yerine koyduktan sonra ellerini ıslak beze silmeye başladın.

"(Adın)? Yine at resmi çizmişsin."

"Evet. Seokjin, sence nasıl olmuş?"

"Her zamanki gibi mükemmel. Neden, sürekli at resmi çiziyorsun? "

Gülümseyerek yanına gittin ve ellerinin arasına onun yüzünü aldın.

"Çünkü, özgür olmak ve bacaklarım felç olana kadar koşmak güzel olurdu. Ve ata binmeyi çok istiyorum. Dışarıyı merak ediyorum Seokjin."

"Merak ettiğini biliyorum ama bu konuyu gündeme daha getirmeyecektin."

Seni burada tutarak eline geçiyordu?

Evet, herşeyin vardı. Onu seviyordun o da, seni.

Peki dışarı neden çıkmak yasak?

Bu olay tekrar canını acıtırken yavaşça yatağa uzandın ve güzel bir uykuya daldın.

...

Vücudun soğuk havaya aniden tepki verirken. Gözlerin aralandı.

Senin odanın tavanın aksine bu tavan maviydi. Etrafta yeşillikler vardı.

Burası ev değildi!

Bir anda ayağa dikelip yattığın yatağa baktın.

"Uyanmışsın. Günaydın. "

"Seokjin?"

"Korkma hayatım bu sana yıllardır hazırladığım hediye."

Gözlerini etrafta gezdirdin. Çitlerle yapılmış sınırların içinde senin çizdiğin atlara birebir benzeyen atlar koşuşturuyordu.

"Sanırım artık, gerçeklerine bakarak daha iyi çizebilirsin. Seni yıllardır dışarı çıkarmadım çünkü seni herşeyden kıskanıyorum. Tuttuğun fırçaya kadar kıskanıyorum seni. Ama fark ettim ki sen özgürlük kavramını
yaşayamıyorsun. Sana çok büyük bir haksızlık yaptım..."

Bir elini bacaklarının arasından geçirdi diğer elini ise sırtına koydu. Kucağına sığındın.

"Beni anlayacağını biliyordum. Teşekkür ederim sevgilim."

"Ben ise çok özür dilerim. Seneleri sana geri vermeyeceğim o yüzden işi bıraktım. Bundan sonra yanındayım."

Bir atın üzerine oturttu seni sonra da kendisi bindi.

"Deh!"

At emri alır almaz koşarken, saçların rüzgarda uçuşması ve yüzüne çarpan rüzgar. İşte bu tam olarak özgürlüktü...

"Seninle özgürlük... teşekkür ederim. "

Diyerek sırtını onun göğsüne daha çok yasladın.

"Seokjin?"

"Efendim?"

"Ben sana bir şey söylemeliyim. "

"Söyle bebeğim."

"Hadi elimi tut ve bu rüyadan uyanalım."

Gözlerin yavaşça açılırken Seokjin'in kokusu burnuna doldu.

Derin bir nefes alıp kokusu ciğerlerinin en derine hapsettin.

Rüya...

Dirseğin üzerine ayaklanıp yüzüne baktın. Masumca uyuyordu. Dudaklarına bir öpücük kondurup tekrar göğsüne yattın ve tatlı bir uyku seni kolları arasına aldı. Ama bu kollardan bir diğeri seni sarmalayan
Seokjin'in kollarıydı...

Diş ağrısı benim beynime vurdu. 300-500 'lerdeyim şu an. Çirkinse söyleyin sileceğim.

Birde gençler yorumlarınız ve voteleriniz için size çok minnettarım.

with, BTS İmagine!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin