Ejderha usulca konması gerek yere yaklaştı ve asilce kondu. Ardından kuyrugunun ucundaki tüyleri açtı ve kuyrugunu yukarı kaldırıp o şekilde tuttu. Kafasını yukarı kaldırdı ve boynumu uzatarak yüksek bir şekilde kükredi. Herkes bu küremeden dolayı kulaklarını tıkarken bana bu tını bir melodi gibi geliyordu.
Anlaşılan bu dev tören boyunca bizimle olacaktı.
________&_______
Tören başlamıştı ve ben de kalabalıga karışmıştım. Herhes sırayla çıkıyor ve büyük yetenek taşının önünde duruyordu. 50 kanatlı kayratın hepsi bulunmuştu ve gözleri mutluluktan ışıl ışıldı. Gögüsleri ise sanki matah birşey kazanmış gibi kabarıktı ve şu an havalarından yanlarından bile geçemezdiniz. Birde 50 kayrattan 16'sı kımızı iken digerleri maviydi. Kırmızılar anlatılanlara göre daha guçlü de oldugu için hepsi birbirine hava atıyordu.
Yetenek taşının önüne gelenler ve rengini ögrenenler diger tarafa geçıyordu. Ayrıca kanatlı kayrataları farklı biryerde tutuyorlardı. Sıra akıp gitmeye devam ederken ben gözlerimi hala Valyrian'dan çekmemiştim. Ben ona dalgın dalgın bakarken birden onun da tam gözlerimin için bakması beni ürpertmişti ama gözlerimi yine de ondan çekememiştim. Ben de onun gibi gözlerinin içine inatla bakıyordum.
Ben ona bakmaya devam ederken yine kükredi ama bu seferki daha küçüktü. Kükremesini bitirir bitirmez yine gözlerini gözlerime dikti. Kolumun birden çekilmesiyle kendime geldim ve bir koluma birde beni tutan görevliye baktım. Ona anlamsız bakışlar atarken sıranın bana geldigini fark edebilmiştim ve aynı zamanda da Valyrian ilr olan bakışma yarışımızı da kaybetmiştim.
Oysaki şu ana kadar sıranın bana geldiginin farkında bile degildim. Yavaş yavaş ilerledim ve yetenek taşına çıkan merdivenleri ağır ağır tırmanmaya başladım. Tırmanırken ellerim titriyor ve deli düşünceler aklımda kol geziyordu.
Sonunda taşın önüne geldim ve derin bir nefes alıp olacakları bekledim. Önce taş bembeyaz parladı. Ardından bu beyaz ve güçlü parıltı yavaş yavaş maviye dönmeye başladı. Taş yavaş yavaş mavinin en koyu tonunu alırken herkes ben de dahil olmak üzere şaşkınlıkla taşa bakıyorduk. Bir süre mavi ışık parıldadıktan sonra birden kıpkırmızı bir ışık yandı ve bu ışık gereginden fazla parlaktı. Ben alık alık taşa bakarken herkesden şaşkınlık nidaları yükseliyordu.
Aniden sırtıma saplanan acıyla çıglık attım ve yere çöktüm. Sanki sıtıma özenle bıçak batırarak yarıyorlardi. Acıdan dolayı sımsıkı kapattıgım gözlerimden bir yaş düşerken sırtıma baskı yapan acı daha da agırlaşmış ve sırtımdan tuhaf sesler çıkmaya başlamıştı. En sonunda sırt8ma baskı yapan acı kaybolup kendini özgür bırakmıştı. Gözlerimi yavaş yavaş açarken sırtımda hareketli birşeyler hissediyordum.
Kafamı kaldırdım ve yetenek taşındaki yansımama baktım. Suratım ruh gibi bembeyazdı ve tenim ter içindeydi. Yavaş yavaş kendimi suzerken kanatlarımı görmemle şaşırmadan edemedim. Kanatlarım çok güzeldi ve en sevdigim renk olan maviydi. Biraz daha dikkatli bakinca aralara serpiştirilmiş farklı tonları rahatlıkla seçebiliyordunuz. Onlara hayran kalmıştım.
Ama ortada büyük bir terslik vardı. Eger kahinler 50 tane kanatlı kayrat olacak dedilerse 50 tane olurdu ve bu güne kadar hiç yanılmamışlardı. Kendimi lanetli gibi hissediyordum çünki ben 51. idim.
Kalablıga sırtım dönükken yerden destek alarak güçlükle ayaga kalktım. Ayakta iken dengemi saglayabildigimde yavaş yavaş kalabalıga dogru döndüm. Her biri şaşkınlık ve korku ile bana bakarken. Bır yandan da fısıldaşıyorlardı.
Ah! Şu an çok utanıyordum. Utanç içinde kalabalıgı süzerken gözüm krala takıldı. Korkmuş ve telaşlanmış görünüyordu. Yanına bir muafızı çagırdı ve kulagına birşeyler fısıldadı. Muafız kafasını sallayıp giderken kralla birlikte tüm aile ayaklandı ve kral önde olmak üzere hepsi birden hızla uzaklaştılar.
Ben onları izlerken iki muafız beni kolumdan tuttular ve sürüklemeye başladılar. En sonunda başıma kötü birşey gelebilecegini akıl edebildigimde çırpınmaya başlamıştım. Ortaya rastgele tekmeler savuruyor ve kollarımı sallayıp kurtulmaya çalışıyordum. Bir yandan da bırakın beni ben birşey yapmad8m diyr bagırıyordum.
Beni tören alanından zorla uzaklaştırırken Valyrian kızgın bir şekilde ortalıga saldırıyor ve insanlar çıglık çıglıga kaçışıyorlardi. Ortalık mahşer meydanına dönerken heryer alev alevdi. Muafızlar onu uzaklaştırmaya ve kendilerini korumaya çalışırken bir yandan da sarayın yolunu tutuyorlardı.
Valyrianın öfkeli kükremeleri ve insanların çıglıkları ağzıma zorla tutulan bir bez parçası ile kesildi.Keskin koku beynimi ve bedenimi uyuşturup beni karanlıga dogru çekerken kafamdaki sesler de susmuş oldu.
_____________&___________
YAZARIN ANLATIMINDAN;
Kral öfkeyle ayaga kalktı ve geldikleri yönden hızla geri dönmeye başladı. Çevredeki insanlar neler oldugunu anlamazken, kral çoktan yanına çagırdıgı muafıza talimat vermiş küçük masum kızı bayıltarak apar topar odasına geri göndertmişti.
Sarayına girene dek diken üstünde duran kral saraya girince rahatlamiş ve etrafa emirler yagdırarak konseyi toplamaya başlamıştı. Aynı zamanda da Beyaz Ejder Akademisinin genç müdürü Scott'ı yanına çagırmış ve kanatlı kayratların tekrar sayımını, listesini ve gerçekten kanatlı olup olmadıklarını araştırmasını istemişti.
Konsey 1 saatlik bir sürenin ardından başarı ile toplandıgında büyük salonda, büyük oval masanın başında kahinler, general, kraliçe, kralın sağ kolu aynı zamanda elçisi Jorden ve kralın pek sevdiği prensi vardı.
Kral büyük salona her zamanki gibi gösterişli bir giriş yapmış, hızla masaya yönelmiş ve ateş saçan gözlerini kahinlere yöneltmişti. Her zaman sakin konuşan kral bu sefer gür çıkan sesi ile bagırmaya başlamış ve masadakileri korkudan titretmişti.
"Bu ne rezalettir Kahinler! Hani sadece 50 tane kanatlı kayrat olacaktı?! Sizler ne biçim kahinlersiniz. Birde yaşlı ve tecrübeli olucaksınız hah! Belkide siz uyuşuk beyinlilerin gitme vakti gelmiştir." kral etrafa tükürüklerini saçarak bagırırken salon kapısının açılması ile gözler oraya döndü.
Gelen kişi Scott' tı ve elinde ise kralın istedigi listeyi ve bilgileri tutuyordu. Kral gözlerini kısmış Scott'ı izlerken Scott ise rahat adımlar ile kralın yanına geldi. Önünde egilip selam verdikten sonra "Kralım" diyerek belgeleri ve listeyi ona uzattı.
Krall ise her zamanki otoriter tavrı ile "Umarım iyi sonuçlarla yanıma gelmişsindir Scott. Eminim mevkini ve işini seviyorsundur." dedi.
Scott kralın bu tavırları karşısında sitrese girmiş bi halde gergince söze başladı. "Üzgünüm efendim sizlere iyi haberlerle gelemedim. Sayıldıgı üzere 51 tane kanatlı kayrat var ve hiçbiri sahtekar degil. Aynı zamanda bunlarda şu tuhaf olan kız... Aynı şekilde ona da baktım. Özel olarak ama hiçbir hiley-" sözünü kesen kralın bagırması olmuştu.
"Derhal bu kız detaylıca araştırılacak. Içimden bir ses bu kızda birşeyler oldugu söylüyor. Ayrıca şu eski kraliçemizin kızının da kesin bir şekilde var olup olmadıgını ögrenmemiz lazım. Hatta lazım degil. Sizlere emrediyorum düşünün ve o kızın gerçek olup olmadıgını ögrenin."
Kral geçen seferki konuşmasınin aksine daha sakin konuşmuştu. Masada bir süre fısıldaşmalar olurken herkes birlik olmuş nasıl bulabileceklerini düşünüyordu. Onlar tartışırlarken kral ise ellerini anlına koymuş baş agrısını gidermek adına ovuyordu.
En sonunda bu gürültüye dayanamadı ve gürültülü bir şekilde ayağa kalkarak sağ kolu Jorden' a bir baş işareti ile büyük salonun çıkışına dogru ilerlemeye başladı. Bu baş işareti beni takip et demek olduğu için Jorden da hemen ayağa kalktı ve muhafızlarla birlikte kralı takip etmeye başladılar.
Büyük ve ferah kolidorda ilerlerken Jorden'nın aklına bir fikir gelmişti bile. Sonuçta kral onu boşuna sağ kolu ve elçisi yapmamıştı.
____________&________
Bu bölüm biraz kısa oldu ve içime sinmedi ama bununla idare edelim şimdilik.
![](https://img.wattpad.com/cover/72766472-288-k644297.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDER PRENSES
FantasiaBeyaz Ejderha Krallıgı, dünyada var olan en güçlü krallıktı. Tabii ona kafa tutmaya cesaret edebilecek sadece tek bi krallık vardı o da "Siyah Ejderha Krallıgı". Bu iki krallık arasında süregelen bir rekabet ve üstünlük duygusu yıllarca pek çok sava...