Jorden tek kaşını kaldırırken "Ben öyle birşey dediğimi sanmıyorum. Seni Saraya göndereceğiz. Sarayda Prensesimiz Miya'ya hizmet edecek, onu her türlü kötülüğe karşı koruyup gerekirse canını vereceksin." dedi.
Jorden'ın söylediği bu sözler karşısında gözlerim far görmüş tavşan gibi açılırken sertçe yutkundum. Ben neye bulaşmıştım böyle?
***************
Jordenın sözlerine verecek bir cevap arıyordum. Itiraz etmek, saraya gitmeyi, onlara çalışmayı istemediğimi söylemek istiyordum. Bağırıp çağırmak beni geri ailemin yanına göndermelerini söylemek istiyordum. Fakat aklım öyle bulanmıştı ki bunların hiçbirini yapamadım.
"P-pe-peki k-katrana ne olacak?"
Kekeleyerek kurduğum cümle üzerine tek kaşını kaldırdı. "Katran?"
"E-ejderham."
Derin bir nefes aldı. "Ona birşey olmayacak. Sadece onunla olan bağınızı koparacağız. Artık Katranı da Akademiyi de unutsan iyi olur. Bundan sonra tek hayatın prenses Miya ve Saray olacak."
"B-ba-bağımız mı kopacak?""Evet, büyücü kayraylatlar sizin bağınızı koparacak. Artık bir bütün olmayacaksınız."
Ağzım şaşkınca açılmıştı. Içimde bir yerler yanarken gözlerim doldu. Içim yanıyordu. Her ne kadar Kayratla fazla zaman geçirmemiş de olsak o benim bir parçam olmuştu. Onu hissediyordum, varlığını biliyordum.
Okuduğum kitaplardan bunun ne demek olduğunu iyi biliyordum. Bağımız koparılınca kayratın içinde büyük boşluk oluşuyor intihara yada delirmeye kadar gidiyordu. Ayrıca bu ölüm demekti. Katranın ölümü demekti.
Nefeslerim sıklaşırken buğazımdan aşağı bir kor indi adeta. Geçtiği yerler yanarken o kor mideme ulaştı. Midem kaynarken içim yanıyordu. Yutkunmak bu acıyı dindirmek istiyordum, gitmiyordu.
Zihnimde sürekli tek ses yankı buluyordu;
Katranın ölümü.Katranın ölümü.
Katranın ölümü.
Zihnimdeki sesi susturmak adina çığlık attım. Bir yandan bağırırken bir yandan da kafama vuruyordum. Ses susmuyordu. Gözlerimden yaşlar düşerken "Hayır!" diye bağırdım. Çaresizliğin yansıması haline gelen sesim boş solonda yankı bulup geri bana dönmüştü.
Jorden kaşlarını çatarken kalçasını yaslandığı masadan ayrıldı. "Cezanın sadece sarayda prenses Miya ile ilgilenecek olmandan ibaret sanman çok kötü Bell fakat ejderhanla bağın koparılacak. Ne kadar yalvarsanda karardan geri dönülmeyecek. Şimdi odana git ve uyu. Yarın bağını koparılacak."
Söylediği sözler ile ellerimi saçlarıma götürdüm. Saçlarımı çekiştirirken bir yandan da çılgınlar gibi bağımaya başladım. Sinirlerim boşalmıştı. Ellerim titriyordu. "Hayır!" diye çığlık attım.
"Hayır! Yalvarırım, yapmayın. Lutfen, onu benden ayırmayın Katranımı benden almayın. Yapmayın. Hayır lütfen."
Deli gibi saçlarımı çekiyor bağırıyordum. Avazım çıktığı kadar haykırdım. "Katran!"
Titreyerek salonda ilerlemeye sağı solu dağıtmaya başladım. Sehpalara tekmeler savuruyor, süs eşyalarını alıp duvara fırlatıyordum. Duvara çarpan porselenler kırılıyor kırıklar etrafa saçılıyordu. Fakat geçmiyordu. O acı ordaydı hala.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDER PRENSES
FantasíaBeyaz Ejderha Krallıgı, dünyada var olan en güçlü krallıktı. Tabii ona kafa tutmaya cesaret edebilecek sadece tek bi krallık vardı o da "Siyah Ejderha Krallıgı". Bu iki krallık arasında süregelen bir rekabet ve üstünlük duygusu yıllarca pek çok sava...