EJDER PRENSES °36°

4.5K 435 360
                                        

Merhaba güzel ejdehalarım! Nasılsınız? Ehehe, ben bomba gibiyim. Bu bölüme çok çok oy ve yorum istiyorum one göre 😉😈

Müziği açacağınız yer belli bu arada ben ilk kısımdan sonra diye düşünmüştüm 😁

"Şekil değiştirme büyüsünü kime yaptırdınız? Yasak olduğunu sanıyordum."

Dağılan ifadesi ve kazanan ben...

***************

Kasılan yüz kasları ve sert bakışları ile yüzümü tararken yavan bir sesle konuştu.

"Neyden bahsediyorsun sen? Saçmalık."

Kaşlarım çatılırken kollarımı göğsümde bağladım.

"Hadi ama Daniel, inkâr etmen bir işe yaramayacak."

Bir adım yaklaşarak dibinde biterken aynı hizaya gelebilmek adına parmak ucumda yükseldim. Gözlerimiz birbirine kenetlenirken sıcak ve sert nefesi yüzümü yakıyordu.

"Saraya ilk gün gelen sendin. Fakat diğer günlerde Elis'le yakınlaşan da sarayda kalan da sen değil, büyüyü yaptığınız David idi."

O sertçe yutkunurken ben de yüzünü inceledim. Güzel yeşillerini, onları çepeçevre saran kirpiklerini, yeni yeni uzamaya başlayan sakallarını...Ve sonra bir rüyadan uyanmışçasına zor bela kendimi toplayıp sitemle sözlerime devam ettim.

"Yanımdayken bir anda ortadan kaybolman da seni bir anda olağanüstü bir şekilde Elis'in yanında görmem de bu yüzdendi. Ama anlamadığım bir şey var, neden?"

Sorgularcasına baktım gözlerine. Hadi Daniel anlat.

Ben Daniel'in bir şey söylemesini beklerken o başka alemlere dalmış gibi inceliyordu yüzümü. Sağ eli havalanıp yanaklarımı gıdıklayan saçlara giderken birkaç tutamı geri ittirerek kulağımın arkasına sıkıştırdı.

Gözleri dudaklarım ve mavi irislerim arasında mekik okurken bir kere daha yutkundu. Kuruyan dudaklarını pembe dilinin ucuyla nemlendirirken gözlerim ıslak et parçalarına kaymadan edemedi.

"Dikkatlisin." dedi fısıldayarak." Eli yanağımla boynum arasında bir yerde dururken "Bunu seviyorum." Diyerek devam etti.

Gözlerim kıvrımlı dudaklarını incelerken "Neden?" diye fısıldadım onu taklit edercesine.

Yüce ejderhalar aşkına çok tuhaf hissediyordum. Öyle bir duygu yoğunluğu içindeydim ki hem deli gibi ağlamak hem de kahkahalarla gülmek istiyordum.

Tanrım, kalbimin gümbürtüsü sana ulaşıyor mu?

"Çünkü" diyerek anlını anlıma yasladı. "Kalbime ihanet edemezdim. O ben olamazdım."

Gözlerim daha fazla onun yeşillerine bakmaya dayanamazken titrekçe kapandı. Kalbimin devle savaşırken bile bu denli hızlı atmadığına yemin edebilirdim. Öyle şiddetli ve hızlıydı ki resmen göğsümü dövüyordu.

Aramızda sanki görünmez bir bağ varmış gibi ona çekilirken dudaklarımız arasında milimlik bir mesafe kalmıştı.

Bu hissettiğim neydi?

Neden avuç içlerim terliyor heyecandan yerimde duramıyormuş gibi hissediyordum?

En önemlisi, neden geri çekilmeyi istemiyordum?

Gözlerimi kısıkça aralayıp ne zaman aralandığından haberdar olmadığım dudaklarımla hemen karşımda olan suratına bakarken onunda göz kapaklarını örttüğünü gördüm.

EJDER PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin