EJDER PRENSES °32°

4.7K 518 381
                                    

Bu bölümü yazarken sıkıldığım, zorlandığım doğrudur ama kafanızda hikaye biraz otursun diye özetleyerek yazdım. Şimdi biraz da olsa soru işaretleri kalkacak umarım.

Birde arkadaşlar sizden çok küçük bir RİCAM VAR. Acaba geri dönüp oylamadığınız bölümlere oy verebilir misiniz lütfen? Elimden geldiğince bu kitap ve sizin için çabalıyorum ve hikayemin yükselmesini istiyorum.

Oylar çok az geliyor beğenmiyor musunuz anlamıyorum😪...

Beni takip etmeyi unutmayınn. (Duyurular için)

Foto temsili 😉

Buyrun bölüme, yorumlarınızı heyecanla bekliyorum..🤗

Ve şimdi rotamız belliydi. Kışlaya gidiyorduk.

*************

Kışla, yuva olarak benimseyebildiğim tek yer, bulutların ardında görünürken vakit akşam üzeriydi. Eğer zamanları değiştirmemişlerse Owen kışlanın avlusunda eğitimde olmalıydı. Gülümsedim.

Kışlanın üstünde daireler çizerken Katran kükreyerek varlığımızı belli etti. Birkaç kafa gökyüzüne kalkarken bulutların arasına girerek gizlendik. Genişçe gülümsedim.

"Hadi Katran aşağı inelim."

Katran her zaman yaptığı gibi kanatlarını kapatırken baş aşağı durdu. Ok gibi yere çakılırken zemine az bir mesafe kala kanatlarını açtı ve düşüşümüzü yavaşlattı.

Buranın en sevdiğim şeylerinden birisi ejderhalarla ilgili bir kuralın olmamasıydı. Yani istediği gibi burada durabilirdi.

Ayaklarım yere basar basmaz kışlanın avlusuna doğru koşmaya başladım. Owen üstünden hâlâ şaşkınlığı atamamışken avlunun boşaldığını fark ettim. Büyük ihtimalle bizim geldiğimizi görünce ara vermişti.

Gülümseyerek hâlâ burada olmama inanamıyormuş gibi bakan gözlerini inceledim.

Koşarak yanına ilerledim ve kollarına atladım. Bedenimin sertçe bedenine çarpmasıyla geriye doğru sendelese de çabuk toparladı ve kollarını belime doladı.

Kollarımı sıkıca boyuna dolarken kafamı boynunda gizledim. Özlemiştim onu. Üç ay gibi kısa bir sürede nasıl bu kadar değer kazanmıştı bende bilmiyordum ama çok özlemiştim.

Kollarının arasında güveni hissederken huzurla tebessüm ettim.

Owen kafasını boynuma, saçlarımın arasına gömmüşken derin nefesler alıyordu.

Geri çekilirken "İsabella." Diye fısıldadı.

Yüzümü avuçlarının arasına alırken "Gerçekten buradasın." dedi dağınık bir şekilde gülümseyerek.

Işıldadığına emin olduğum gözlerimle ona bakarken gülümseyerek kafamı salladım.

"Ziyaretine geldim."

Gözleri gözlerimi hapis alırken bundan asla şikayetçi değildim.

"İyi ki geldin." Dedi fısıldayarak.

Ellerimi yüzümün iki yanında duran ellerine çıkardım. Sıcak ellerini avuçlarımın arasına alarak yüzümden indirdim fakat bırakmadım.

Bırakmak istemiyordum.

Aramızdaki yoğun bakışma sürerken bedenlerimiz arasında neredeyse yok denecek kadar az mesafe vardı.

Owen'ın gözleri hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemiyormuş gibi yüzümü incelerken yaklaştığını fark ettim.

EJDER PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin