EJDER PRENSES °10°

10.2K 694 169
                                    

Multimedyada Valyrian ve Aegon.
---------------

Çığlığımın sonu gelmezken kulaklarımda hissettiğim ejderhanın kükremesi ile daha da güç buldu. Fakat bu ejderhanın sesi kesinlikle katranın sesi değildi.

Bulunduğum sandalye deprem olurcasına sallanırken savrulan kainler kulaklarını tutmuş ve yere diz çökmüşlerdi.

Çığlığım büyük ve gösterişli kapının sertçe açılması ile son bulurken gözlerime perde indi. Kendimi bir anlığına kaybederken odadaki tek ses hala yankı bulan çığlığımdı.

*******************

Bilincim yerindeydi fakat ne gözlerimi aralayabiliyor nede hareket edebiliyordum. Kulağıma boğuk boğuk sesler geliyordu fakat hiçbirini net bir şekilde çıkaramıyordum. Bedenimin kontrolü bende değildi fakat hala onunla bağlıydım. Bunu hissedebiliyordum.

Dakikalar önce yaşadığım anlar zihnimden içeri sızarken ürperdim. Bu kadar kolay mıydı Katranla bağımızın koparılması? Yada böyle mi hissettiriyordu? İçimde bir boşluk vardı. Birşeyler eksikti. Yeni yeni sağlamlaşan ve yoğunlaşan o hisler şimdi keskin bir bıçakla kesilmiş ve ardından serbest bırakılmış gibi ucu kaybolmuştu. Onu ne hissedebiliyor ne de arayabiliyordum.

Içimdeki boşluk canımı yakıyordu. Kalbimin üstünde birer katır oturmuş gibi bir ağırlık vardı. Katranla ilk uçuşumda hissettiğim o duygular şimdi yoktu. Iç organlarım yokmuşcasına boş ve hafif hissediyordum.

Sırtımdaki ağrı kalbimdeki ağrıyı bastırmaya dahi yetmezken sürekli "Affet." diye mırıldanıyordum.

Gözlerime inen sis perdesi yavaş yavaş aralanıken kulağımı dolduran inlemeler ile gözlerimi açtım. Ilk başta çevreyi bulanık görsem de yavaş yavaş düzelen görüşüm ile yerde yatan kahinleri ve onların başındaki şifa kermitlerini fark etmiştim.

Oturduğum sandalyedeki el ve ayaklarımdaki bağlar koptuğu için ayağa kalkabilmiş iki adım atmış fakat merdivenlerden inecekken başım dönmüştü. Dengemi sağlayamazken ayağımın altındaki zemin kaydı.

Belimden tutan bir çift kol ile yere düşmezken kucaklandığımı hissettim. Kulağımı dolduran uğultu başımın ağrısını daha da arttırırken suratımı buruşturdum. Uğultuların arasından gür bir ses "Beyaz Ejder Kralı Caleb'in verdiği emri, Kralımızın sağ kolu Jorden huzurunda paylaşmak isterim efendiler." dedi.

Bu gür sesli kişinin söyledikleri ile gözlerimi zorlukla ve isteksizce açarken ilk gördüğüm Scott'ın dümdüz ileriye bakan bakışları ve sert çehresiydi. Beyin hücrelerim yavaş yavaş kendine gelmeye başlarken onun kucağında olduğumu idrak edebilmiştim. Rahatsızca kucağında kıpırdandım ve ayaklanmak için hareketlendim. Uyandığımı fark eden Scott kısa bir süre bana baktıktan sonra tutuşunu daha da sıklaştırdı ve ciddi bakışlarını tekrar Jorden'a çevirdi.

Onun yaptığı harekete karşı çıkacak ve ayakta duracak güce sahip değildim ve bacaklarım bunu kanıtlarcasına titriyordu. Bu yüzden kıpırdanmayı kestim ve bende bakışlarımı Jorden'a çevirdim.

Ciddi ifadesinden ödün vermezken sertçe konuştu. "Oku."

Jorden'ın verdiği açık ve net emirle elindeki mühürlenmiş ve rulo haline getirilmiş perşomeni çözdü. Buğazını temizledikten sonra yaşlılıktan kırışmış dudaklarını diliyle ıslattı ve okumaya başladı.

EJDER PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin