Bölüm 5

22.4K 650 75
                                    

Bana anlatılanlar karşısında gözüm seğirmeye başlamıştı o kadar hazmedemedim yani.

Bu anlatılanlar hiç mantıklı gelmiyor, bu neyin kafası allah aşkına?

Her şeyi tamamıyla Araf anlattı, sadece bazı yerlerine dahil oldular.

Bana söylenene göre babam yaşındaki adam Araf'ın babası diğer yaşlı olan ise dedesi imiş.

Ve bana anlatılanlar ne mi?
Bundan tam 5 yıl evvelden gelen aile ortaklığından oluşan bir aile dostluğu varmış ki ben ortada sadece bir ortaklıktan dolayı oluşan bir yakınlık gördüm, her neyse Araf'ın ailesi sürekli bize gelirlermiş ve ben iş muhabbetini pek sevmediğimden hiç onların ortamına girmiyormuşum onlar ise beni evde iken hep görüyorlarmış, sürekli gelip gitmelerinden sonra bir gün babası ortaklık kesinleşince Araf'ı da bize getirmiş tanışma maksatlı.

İşte olan o zaman olmuş Araf eve gelirken bahçede beni görmüş bende o sıra Ali'nin bana bahçede yaptığı salıncakta sallanıyormuşum onlar tabi bunu bilmiyorlar neyse kulaklıklarım varmış kulağımda ve gözlerim kapalıymış evet ben o salıncakta sallanır ve hep kendimi dünyada soyutlamak için gözlerimi kapardım o an inandım Araf'a.

O sırada beni görmüş eve geçince kim diye bizimkilere sormuş onlarda kızları olduğumu söylemişler.


O sıra dedesi şakayla karışık ilerde evlendirelim sizi hem bu bağ ortaklıktan aile bağına dönüşür demiş ortam sesizleşmiş o an bizimkiler de onaylarcasına geveleyince Arafta kabul etmiş herkes ondan bu onayı beklemedikleri için çok şaşırmışlar.


Nedenini sormuşlar ama hiç cevap vermemiş.


Ama ben sorunca bana
" Ben ilk kez birinin huzurundan huzur buldum, ben aslında o gün eve 1 saat erken gelmiştim, ama 1 saat ben o bahçe de zamandan habersiz seni seyretmiştim.

O an dedim bu kız bana ait olmalı diye ve ne biliyor musun olacaksın da ister seve seve iste zorla ama sen benim olacaksın Aygün."

Son cümlesini kulağıma fısıldamıştı içim titredi sözleri ile sanki, sanki her neyse.


"Saçma! Bu anlattıklarınız çok saçma bana gelip zamanında benden habersiz benim adıma kararlar almışsınız ve benden de bunu kabul etmemi bekliyorsunuz. Hayır.

Hayır kabul etmiyorum ve bu konu burda noktalandı."

Dedim ve ayağa kalktım tam arkamı dönüp gidecekken arkadan babamın otoriter ve öfkeli sesini duydum.


"Aygün! Otur oturduğun yere! Elimden kaza çıkmasın!"demesi ile
Araf'ın babama yönelttiği otoriter sesi duyuldu.


"Sakın! Sakın Barış bey Aygün'e sesini yükseltmeye yeltenme."


Duyduğum cümleyle afalladım.
Az önce beni mi korudu o? Hemde babama karşı?!

Ama bozuntuya vermeden babama bakınca babam mahçup bir yüze büründü.


O an tiksindim babamdan o an yüzüne tükürmek istedim bana evladı olmama rağmen kükreyen adam elalemin adamının lafıyla kedi gibi yerine sinmeyi başladı. Siktirsin.


Yine tam arkaya dönecekken bileğimde bir el hissettim ve bilin bakalım kimin eli?

Araf beyimizin!

Bıkkın bir nefes bırakıp Araf'a baygın gözlerle bakmaya başladığımda bana ağzının kenarı ile gülmeye başladı ve " nereye, müstakbel karıcım?"

Demesiyle yerime çivilendim karıcım?

Derken?

Yapma bunu ya yapma az önce babama bağırdın ben gidiyorum diye bağırdığı için ne yani ne ne?!

"Ben senin karın falan olmayacağım ve birdaha hiç o toplara girme, şimdi bileğimden elini çek."

vuhuvvv benden beklenmeyecek cesaret desemde yalan olur her zamanki ben ama yinede babasının dedesinin önünde falan içten bir kıkırdadım tabi içten ailesi var sonuçta.


Araf bana sinsi bir gülüş attıktan sonra bileğimi iyice sıkıp kendine çekti ve karşımızda oturup bizi izleyen 3 adama dönerek

"Siz gidin ben hal ederim" dedi ve bana döndü hala o yüzünde sinsi gülüş varken korkmamak elde değildi.

Ben hal ederim derken sen neyi hal ediyorsun yaa?

Tabi içten dedim bunu da dışa sadece elimi çekme çabalarım yansımıştır sanırım.

Babası ve dedesi bana acır gibi bakıp babamı da alıp gidince ben arkalarından baka kaldım.

Babam da gitti be babam da. Gerçi o benden çoktan gitmişti.

Ve Araf'la baş başa kaldığımızı Araf'ın tutuğundan beridir hiç bırakmadığı bileğimi çekip duvara itmesinden anladım.

Allahım sana geliyorum



Sinsiliğini silip öfkeye dönüşen yüz hatlarını görüp yutkundum.

Üzerime geliyordu bende iyice duvara sindim bu nedenle, iyice dibime girince kendimi duvara yapıştırıp duvara tutunmaya çalıştım ama o aramızda 0 mesafe bıraktığı için yüzü yüzüme çok yakındı ve ben nefes almayı unuttuğumu söyleye bilirim.

Sakin ol Aygün sakin, nefes al.



Sonunda sesimi bulup konuşmaya başardım " N-napıyorsun" hem kekeleyip hemde fısıltı ile karışık konuşunca bulunduğum duruma küfrettim.

Siktir ne diye kekeliyorsun kızım?!!!


Ben hiç bir erkekle bu kadar yakın olmadım ki allah aşkına ne yapıyor Cidde'n bu adam?


" yarın" dedi ben anlamayarak kaşlarımı kaldırdım "N-ne y-yarın?" Siktir yine kekeledim heyecanlanmam hoşuna gitmiş olacak ki bir saniyeliğine güldüğüne yemin edebilirim ama sonra yine o öfkeye bürünüp cevap verdi.



Benim kas katı kesilmemi sağlayacak cevabı.


"Düğünümüz müstakbel karıcım"

Bana ait!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin