Şanslıydım sanırım ben.
Karşıma Ali gibi bir adam çıkacak kadar şanslı.
Araf Aliye benzediği kadar bana da benziyordu aslında.
Ama benzemesi her şeyin değişeceği anlamına asla gelmezdi.
Önce güven gerekti.
İşte o zaman ona gerçek anlamda şans verecektim, gel dese gelecek kadar gerekirse git dese vazgeçmeyecek kadar.
Çünkü benim sevgim belki tüm dünyaya yeterdi en azından hissetmeden ölmezlerdi sevdiklerim.
Bu yüzden ona kalbimi açtıysam bile hala yelkenlerimi indirmiş değildim.
Oda bunun farkındaydı.
Olması için gayrette sarfediyordum.
Elimden geldiği kadar göre bildiğim kadar.
Arafla konuştuğumuzdan onun karşısında ağladığımdan beri 2 gün geçti ve hala onu hiç görmedim kime sorduysam ya cevap vermedi yada bilgileri olmadığını söylediler.
Bana o gün "sana söz veriyorum ağlasan dahil mutluluktan olacak"demişti tebessüm etmiştim ve kursağımda kalacak şekilde gitmişti.
Hemde söylediği anda, gitme diyemedim çünkü o haddi kendimde bulmayacak kadar duvar vardı aramızda.
Gelmeyişi ile
Bir ara evin ortasına herkesin beni duyacağı şekilde küfür ediyordum ona ama neler neler beni bok gibi ortada bırakmıştı, birde güvenmemi bekliyordu.
Söylediğim küfülerle bir ara korumların fısıldaşmasında 'ben bile bu kadar yaratıcı küfür edemezdim' dediklerini duymuştum sonra onlara dönüp onlara küfür saydırmaya başladım.
Sinirlenince gözüm kararıyordu kimseyi pek salladığım söylenemezdi zaten.
Ama en çokta yorulmuştum bir ara yeter diyip çıkıp gidecekken koruma bozuntuları yine beni odaya tıkmışlardı deli gibi yalvarıyorlardı" Araf abi bizi öldürür Aygün hanım yapmayın lütfen biraz daha sabredin"ninden tut neler neler.
Onlara onun umrumda olmadığını söylesem de ölümüne merak ediyordum.
Üçüncü gün
Artık sıkıntıdan patlamaya alışmıştım hatta şu an korumaları toplayıp tavla oynuyordum beni yenen korumaya taşları fırlatmaya başlayınca herkes gülüp kaçıyordu hatta onlara alışmaya başlamıştım bile.
Bir ara evde neler dönüyor diye öğrenmek içi korkuttuğum hizmetliyi çağırıp konuştum adı sedefmiş aslında çok tatlı kızmış hala ürkek olsada benim karakterimi anlayıp alışmaya başlamıştı.
Ondan tabi özür dilemedim ben kimseden özür dilemem.
Ama kusura bakma diye geveleyip gönlünü aldım onu da yanıma çekmiştim aslınsa niyetim bu değildi ama her zaman yanında bir adam şarttı.
Son eli ben kazandığımda Akif'in koluna yerleştirdiğim tavlayla ısmarlatacağım şeylerin listesini yazacağımı söylüyordum ben dahil herkezin alay konusu olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana ait!
Teen FictionDelirmiş gibi bağırıyordu, herkezin onu duyduğuna emin olmaya çalışırcasına tekrar ve tekrar bağırıyordu. BANA AİT! Bana anladınız mı lan!? Bana ait! BU KIZ BANA AİT!!!