Multimedyada: Aygün sarsan
Uyanıyorum uyanacağım ve bingo, alarm kafamı şişirmeye başladı.
Ve 4. senemin ilk günü, ne güzel sabahın soktuğumun köründe kalkmak.
Evet 3 aydan sonra böyle birden erken kalkınca bünyem kaldırmadı demek ki alarmı ondan duvarda parçaladım, pazartesi sendromumun da etkisi olmuş olabilir.
Her neyse hazırlanma faslı geldi. Elimi yüzümü yıkamak için odamdaki banyoma gittim elimi yüzümü yıkadıktan sonra ayaklarımı sürüye sürüye dolabıma geçtim evet her zaman ki gibi siyahlara bürüneceğim, siyah benim rengim sonuçta.
Okul formamızın olmamasını seviyorum bu yüzden.
Evet siyah dizi yırtık yüksek bel pantolon siyah göbeği açık sıfır kol sırtı rambo atlet tarzı tişört ve deri siyah renkli ipli botlarım.
Gümüş rengi saatim ve gümüş renkli minik toplu küpelerim, kulaklarımın tamamı delik olduğu için kulaklarımı kaplıyor.
Ve sıra makyajda rimel ve mat açık kahve rujla makyajımı tamamladım saçlarım bu görüntüme aykırı bir şekilde kızıldı örüp açtığım için saçlarıma bir şey yapmama gerek kalmadı çantamı da koluma takınca tamamdım.
Aşağıya kahvaltıya inecektim ki annem ve babamın hararetli bir şekilde konuştuklarını duyunca merdivenin başında yerimde kaldım.
Aslında öyle her konuşmayı dinlemek gibi bir huyum yoktur ama bu fazlaca ilgimi çektiği için dinleme gereği hissettim.
"Yakında öğrenecek ve itiraz hakkı veremeyeceğiz her şeye baş kaldırdı sustum Ayla ama buna asla, bu konunun bizim için önemini sen biliyorsun kardeşinin acısı var diye sustum ama bu kadar yeter aynı acıyı bizde yaşıyoruz acı bizim de acımız, buna sığınmasından yoruldum" denmesi ile konu benim hakkımda olduğunu açık ve net anladım.
Ama neyi öğreneceğim onu anlamış değilim.
Merdivenleri tamamlayarak yanlarına ulaştım ve hemen
"neyi yakında öğrenecekmişim babacım?"
Diyip sorarcasına tek kaşımı havaya kaldırdım.
Babam benim geldiğimi anlayınca huzursuzca yerinden kıpırdandı ama yanıt vermedi bu yüzden devreye annem girdi
" kızım babanın dediği gibi yakında öğreneceksin bu konuyu biz açana kadar eşelememeni ümit ediyoruz"
diyip kahvaltısına geri döndü.
Beni bin bir soru işaretine boğup rahatça kahvaltı edemezler!.
"Hayır"
diye yanıtladım kaşlarımı çatıp babam öfkeyle bana döndü bende aynı bakışıyla babama
"neyse şimdi söyleyin aksi takdirde şimdi söylemediğiniz şey bir süre sonra umrumda olacağını sanmıyorum"
dedim ve dememle babam bir hışımla masadan kalkıp kolumu sıkmaya başladı ilk kez babamı böyle öfkeli görüyorum ve ilk kez fiziki olarak canımı yaktığını, diğer anlamda defalarca yaktı zaten.
"Çok mu merak ediyorsun Aygün hanım? O zaman merakını dindireyim"
annem babamın yanına gelip yapma Barış dese de kolumu ondan kurtaramadı ve sözünü bitirdi sözü beni bitireceği gibi
"evleniyorsun!"
Kulağımda yankılanan babamın sesi beni hayattan bir kez daha koparmışcasına kesti iplerimi, sırf kardeşime verdiğim söz için bir kez daha koptuğu yerden düğümlediğim, hayat ve benim aramdaki bağları bir kez daha kopardılar.
Biri Ali'nin gidişinde kopmuştu biri de şimdi baba dediğim mafyanın ağzından çıkan zehirli kelimesi ile.
Gözümden ne zaman düştüğünü bilmediğim yaşla babamın hışımla kapıdan çıkıp gidişini izledim kardeşime verdiğim sözü tutamadım diye daha da çok ağlamaya başladım 1 yılda içimde dolan yaşları akıttım sel misali akıyordu her bir yaş damlası 1 yıl içerde tutsak kalıp özgür olmanın verdiği sevinci yaşarcasına, bitmişti onların tutsaklığı ama kulaklarımda duyduğum kelime her yankılanışında ruhuma zincirler kelepçeler takıyordu, ne ses çıkarıyordum ne de tepki veriyordum sadece yanaklarımı ıslatan göz yaşlarım.
Annem çaresizce bakarken kalktım ayağa hiç bir şey olmamış gibi anneme dönüp
"yok öyle bir dünya!"
diye bağırdım ve bende babamın ardından çıktım evden.
Belki de hiç dönmezdim bilmiyorum kafama ne eserse ama bir bildiğim var kimse hiç bir güç beni istemediğim bir adamla evlendiremez!.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana ait!
Teen FictionDelirmiş gibi bağırıyordu, herkezin onu duyduğuna emin olmaya çalışırcasına tekrar ve tekrar bağırıyordu. BANA AİT! Bana anladınız mı lan!? Bana ait! BU KIZ BANA AİT!!!